Can Dündar: Hayır kampanyası İçin birkaç öneri

Wolfgang Borchert’ın dizelerini Genco Erkal’ın sesiyle dinlediğimiz “Hayır” filmini izlediniz mi?
Benim gibi Genco Erkal hayranları mutlaka izlemiştir.Sosyal medyada paylaşım rekorları kıran bu etkileyici videoyu biz oğlumla birlikte izledik.
Bittiğinde, “Ne düşünüyorsun” dedim.
“Baba gel sana ‘No’yu bir daha izleteyim” dedi.

“No”yu bilirsiniz.
Şili diktatörü Pinochet, 15 yıllık iktidarından sonra 8 yıl daha istemek için sandık kurduğunda yapılan “Hayır” kampanyasını anlatan film… Şilili muhalifler için gözaltında kayıplar, işkenceler ve baskıyla geçen 15 yılın sonunda nihayet diktatörden kurtulma şansı doğmuştur. 1988 yazında kampanya başlayınca televizyonda “Evet” ve “Hayır” taraflarına 27 gün boyunca, 15’er dakika propaganda fırsatı verilir.
“Evet” kampanyası elbette Pinochet’in liderliği üzerine kuruludur.
“Hayır” kampanyası ise, doğal olarak 15 yılda yaşanan zulmü anlatacaktır.
Kampanya kesinleşmeden genç bir reklamcıyı davet edip fikrini sorarlar. Genç reklamcı, hazırlanan filmdeki katliam, dayak, işkence, yoksulluk görüntülerini izledikten sonra “Başka bir şey yok mu” diye sorar. Herkes “Daha ne olsun” merakıyla ona bakarken ekler:
“Daha umutlu şeyler…”
Sonra da kampanyayı üstlenip silbaştan yeni bir tanıtım stratejisi geliştirir:
Geçmişe dövünmek yerine, geleceğe bakmak…
Karamsarlık yerine iyimserlik…
Hüzün yerine neşe…
Öfke yerine alay…
Korku yerine cesaret…
Bildiğiniz Gezi işte…
Yaşanan onca acıya inat, cıvıl cıvıl, eğlenceli, mizahı bol bir reklam filmi çıkar ortaya. “Şili! Mutlu günler yakında” sloganına yaslanır.
“Hayır” diye diye faşizme karşı dans edenler, “Zıpla… Zıpla… Zıplamayan Pinochet” diye eğlenenler, mutlu bir gelecekten bahsedenler, gökkuşağı altında bir araya gelenler…
Özgür ve mutlu bir ülkenin nasıl bir şey olduğunu hatırlatan sahneler…

“Evet”çiler şaşkına döner. Sansür devreye girer. Ama kampanyanın, “O’nu her gün görmek beni hasta ediyor” şarkısı herkesin dilindedir artık…

Muhtemelen şu an Ankara ve İstanbul’da birçok reklam ofisinde “Hayır” kampanyası için hazırlık yapılıyordur. Bazıları, beyin fırtınası, fikir jimnastiği aşamasındadır. Kimisi çekiliyordur.

“Evet”in filmi belli…
Fragmanları girdi bile…

“Reis” filmi, referandum öncesi vizyona girecek ve Erdoğan’ın baskı yılları konuşulmasın diye, Cumhuriyet’in bir baskı dönemi olduğu tezine yüklenecek. İktidara, kritik referandum öncesi din soslu bir propaganda desteği verecek.
Korkular…
Pinochet’in de temel dayanağı buydu; Erdoğan’ın da bu…
“No” filminde Pinochet’in propaganda sorumluları, reklamcılara “İnsanları geçmişiyle korkutun” der.
Tıpkı “Reis” filminde yapıldığı gibi…
“No”cuların cevabı ise insanları geleceğiyle umutlandırmak üzerine kuruludur. Elbette polis şiddetinin görüntülerini de kullanırlar, ama hem dayak atan polisin, hem dayak yiyen gencin, aslında barış istediğini vurgulayarak…

1988 Şili’sinden hiç farklı değil durumumuz…
15 yıllık bir zorbalık, en zorlu sınavına giriyor.
Önümüzde tek bir sözcük etrafında birleşme şansı var; ilk kez:
“Hayır!”
Kamuoyu yoklamaları, “Evet” ve “Hayır”ları başabaş gösteriyor. “Evet’ler açık ara önde” gazı pompalayan araştırma şirketlerini uyarıyor hükümet yanlıları: “Rehavet, sonumuz olur” diye…
Muhalefeti hapsetme, medyayı kıstırma, üniversiteyi susturma, gösterileri yasaklama yetmezmiş gibi, meydanlara silahlı milisler çıkarma noktasına kadar geldi iş…
Bütün bunlar, Saray’daki paniğin göstergesi…
Korkuyorlar.
Korkularını korkutarak bastırmaya çalışıyorlar.

Korkuya dayalı bir kampanyanın alternatifi daha çok korku üretmek olamaz. Hepimiz yeterince korkutulduk. Karşımızdaki en büyük düşman, korku ve umutsuzluk… Bunlara dayalı bir kampanya, olsa olsa, güçlü lider arayışına hizmet eder.
Bizim yanyana durmaya, dayanışmaya, birbirimize güvenmeye, birlikte neşelenmeye, gülmeye ihtiyacımız var. Bu ülkenin güzelliklerini hatırlamaya, henüz yenilmediğimize, birarada yenebileceğimize inanmaya…
Yarın için umutlanmaya…
Tıpkı Gezi’deki gibi…

“Ama şu anda MHP’lileri kazanmak zorundayız” itirazlarını duyar gibiyim. Onlara sadece “Ekmek için Ekmelettin”i hatırlatmakla yetineyim.

10 haftamız var.
Kampanya filmi üzerinde çalışanlara, ben de oğlum gibi, iki saatlerini ayırıp “No”yu –yeniden- izlemelerini tavsiye edeyim.
Ve buradan 1988 Şili seçim sonuçları bir daha hatırlatayım:
Yüzde 56 Hayır.
Yüzde 44 Evet…

 

Kaynak: https://ozguruz.org/tr/2017/02/06/1658/