Gezi’nin ağaçları

Gezi davasında hukuksuz biçimde ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilen Osman Kavala’nın Silivri Cezaevi’nden BirGün Pazar için mektup kaleme aldı.

Gezi Parkı’nda başlayan ve tüm Türkiye’ye yayılan protestoların üzerinden 10 yıl geçti. Bu protestolar, Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı en büyük sivil itiraz hareketiydi. Peki, Gezi’nin ağaçları bugün ne durumda? Gezi davasında hukuksuz biçimde ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilen Osman Kavala’nın Silivri Cezaevi’nden BirGün Pazar için mektup gönderdi

Gezi Parkı, İstanbul’un merkezinde yer alan ve Beyoğlu ilçesinin son yeşil alanlarından biri olan bir parktır. Taksim Meydanı’nın yanında bulunan park, Taksim’in yeniden düzenlenmesi projesi kapsamında yıkılmak istenmişti. Bu proje, parkın yerine 1940 yılında yıkılan Osmanlı dönemine ait bir kışlayı ve içinde alışveriş merkezi de bulunan bir kültür merkezini yeniden inşa etmeyi öngörüyordu.

Bu plana karşı çıkan çevreciler, parkın korunması için kampanya başlattılar. 28 Mayıs 2013’te parkta çadır kurarak nöbet tutmaya başladılar. Ancak ertesi gün polis, biber gazı ve tazyikli su kullanarak çadırları yıkıp parktan çıkardı. Bu müdahale, sosyal medyada büyük tepki topladı ve binlerce kişi parka akın etti. Polisin şiddetini artırması üzerine protestolar daha da büyüdü ve ülkenin birçok şehrine yayıldı.

Protestocular, otoriterleşen ve demokratik hakları ihlal eden dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın istifasını istiyorlardı. Farklı siyasi görüşlerden, yaşam tarzlarından ve kimliklerden insanlar, Gezi ruhu adı verilen bir dayanışma içinde hareket ediyorlardı. Sanatçılar, spor taraftarları, feministler, LGBT bireyler, solcu gruplar, Kürtler, Aleviler, liberaller ve milliyetçiler Gezi’de ortak bir ses oluşturdular.

Protestolar sırasında çok sayıda genç hayatını kaybetti, 8 binden fazla kişi yaralandı. Erdoğan, protestocuları “çapulcu” olarak nitelendirdi ve polisin sert müdahalesini savundu. 15 Haziran’da polis, Taksim Meydanı ve Gezi Parkı’nı boşalttı. Protestolar zamanla azaldı ve sona erdi.

Gezi Parkı ise yıkım planından vazgeçildiği için hâlâ ayakta duruyor. Ancak parkın sembol isimlerinden biri olan iş insanı ve sivil toplum aktivisti Osman Kavala ise hâlâ hapiste. Kavala, Gezi protestolarını finanse etmekle suçlanarak 2017’de tutuklandı. 2020’de beraat etmesine rağmen tahliye edilmedi ve yeni bir dava açıldı. Kavala, Gezi davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılma riskiyle karşı karşıya.

Kavala, Silivri Cezaevi’nden BirGün Pazar için gönderdiği mektubunda Gezi protestolarının anlamını şöyle anlatıyor: “Gezi Parkına yönelik saldırının ardından ortaya çıkarak kendini gösteren toplumsal enerjiyi anlamak önemliydi; bu enerjiyi yok saymak ya da bastırarak yok etmeye çalışmak değil… Gezi Parkına yönelik saldırının ardından ortaya çıkarak kendini gösteren toplumsal enerjiyi anlamak önemliydi; bu enerjiyi yok saymak ya da bastırarak yok etmeye çalışmak değil… Bu enerjiyi anlamak ve onunla uyumlu bir şekilde hareket etmek gerekiyordu.”

Gezi’nin ağaçları bugün de direniyor. Onların gölgesinde büyüyen umutlar da.