Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ın Tavsiyesi: Ekmek Yiyin, Doyarsınız

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, “Ramazan Günlükleri” kitabında yer alan “Ekmek israfı” başlıklı yazısında, ekmeğin doyurucu ve ekonomik bir besin olduğunu vurguluyor. Özellikle halk ekmek kuyruklarında uzun süre bekleyen vatandaşların yaşadığı ekonomik zorluklar dikkate alındığında, Erbaş’ın “ekmek yiyin doyurucudur” ifadesi, hem bilimsel hem de toplumsal açıdan dikkat çekiyor ve eleştiri konusu oluyor.

Bilimsel Açıdan: Ekmek Doyurucu Ama Yeterli mi?

Ekmek, karbonhidrat kaynağı olarak günlük enerji ihtiyacını karşılamada önemli bir rol oynasa da dengeli bir beslenme için tek başına yeterli değildir. Erbaş’ın, ekmeğin protein, kalsiyum, demir ve B vitaminleri gibi mikrobesinler içerdiğini vurgulaması bilimsel olarak doğru olsa da bu oranlar, dengeli bir diyet için yetersiz kalmaktadır. Modern tarım ve endüstriyel üretim süreçlerinde işlenen beyaz ekmek gibi türler, tam tahıllı ekmeğe kıyasla daha düşük besin değerlerine sahiptir.

Beslenme uzmanları, yalnızca ekmekle beslenmenin uzun vadede eksikliklere yol açabileceğini belirtmektedir. Örneğin, hayvansal kaynaklardan alınan protein ve demir, ekmekte bulunanlara kıyasla biyoyararlanım açısından daha üstündür. Dolayısıyla, ekmeği birincil besin kaynağı olarak sunmak, düşük gelirli bireylerin zaten sınırlı olan beslenme olanaklarını daha da daraltabilir.

Ekmeğin Ekonomikliği: Yoksulluğun Üstünü Örten Bir Söylem mi?

Erbaş’ın ekmeğin ekonomikliği üzerindeki vurgusu, Türkiye’de derinleşen ekonomik krizle halkın artan yoksulluğunu gözler önüne seriyor. Et, süt ürünleri, sebze ve meyve gibi temel gıdalara erişimin giderek zorlaştığı bir dönemde, ekmeğin “ekonomik ve doyurucu” bir çözüm olarak sunulması, geniş halk kesimlerine “mevcutla yetin” mesajı olarak yorumlanabilir. Ancak bu söylem, temel ekonomik sorunlara bir çözüm önerisi sunmaktan çok uzak.

Halk ekmek kuyrukları, temel beslenme hakkına erişimin bir kriz haline dönüştüğünün en açık göstergelerinden biridir. Bu koşullarda ekmeğin, halkın tüm besin ihtiyaçlarını karşılayan bir gıda gibi sunulması, ekonomik ve sosyal eşitsizliklerin derinleştiği bir ortamda gerçekçi olmaktan uzaktır.

Vitamin ve Mineraller: Gerçekten Zengin mi?

Erbaş’ın ekmekte bulunan vitamin ve mineral oranları hakkındaki iddiaları, tam tahıllı ekmekler için geçerli olabilir. Ancak piyasadaki ekmeklerin büyük çoğunluğu, işlenmiş unlardan yapılmaktadır ve bu ürünlerde lif, vitamin ve mineral kaybı oldukça yüksektir. Örneğin, beyaz ekmekte bulunan kalsiyum ve demir oranları, diğer tam tahıllı veya zenginleştirilmiş ekmek türlerine göre çok daha düşüktür. Ayrıca, bu oranlar dengeli bir beslenme için yetersizdir ve eksik beslenmeye yol açabilir.

Erbaş’ın ekmek israfına dikkat çekmesi önemli bir noktadır. Türkiye, dünya genelinde kişi başına en fazla ekmek tüketen ülkelerden biri olmasına rağmen, aynı zamanda ciddi bir israf sorunu yaşamaktadır. Ancak israfı önlemenin yolu, ekmeği tek başına bir beslenme kaynağı gibi sunmaktan ziyade, gıda güvenliği ve sürdürülebilirlik politikalarını hayata geçirmektir.

Ekonomik Zorlukların Ardına Gizlenmiş Tavsiyeler

Ali Erbaş’ın ekmek üzerine yaptığı değerlendirme, temel besin maddesi olarak ekmeğin önemini vurgularken, yoksulluğun artışıyla başa çıkma stratejisi olarak eleştirilere açıktır. Halkın sadece ekmeğe yönlendirilmesi, toplumsal eşitsizliklerin çözümüne yönelik yapısal adımlar atılmasını engelleyen bir söylem olarak görülebilir. Temel soru ise şu: Gerçekten doyurucu bir çözüm arıyorsak, neden halk ekmek kuyruklarının uzamasını değil, insanların tüm gıdalara erişimini tartışmıyoruz?