Dersim’den Yükselen Kadınların Direnişi: Eşitlik ve Özgürlük için Mücadele

Türkiye’de kadınların sesi her geçen gün daha gür çıkıyor. Bu ses, Dersim’de kayyım politikalarına karşı düzenlenen yürüyüşte bir kez daha yankılandı. Kadınlar, kentlerin meydanlarında özgürlük ve eşitlik taleplerini haykırırken, sadece kayyım politikalarını değil, kadın kazanımlarını hedef alan sistematik saldırıları da teşhir ediyorlar. Bu direniş, bireysel bir öfkenin değil, ortak bir geleceğe duyulan inancın haykırışı.

Adana’dan Diyarbakır’a, Mersin’den Ankara’ya kadar uzanan kadın dayanışması, Dersim sokaklarında bir nehre dönüştü. Ellerinde bayraklar, dillerinde sloganlar ve kalplerinde eşitlik arzusu taşıyan kadınlar, kayyım yönetimlerinin yalnızca siyasi bir müdahale olmadığını; kadınların yaşamlarına, özgürlüklerine ve varlıklarına yönelik açık bir tehdit olduğunu ortaya koydu.

Kayyım Politikalarının Kadın Düşmanı Yüzü

DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu’nun sözleri, bu tehditin boyutlarını gözler önüne seriyordu:

“Kayyım politikaları hem kadın düşmanı hem Kürt düşmanı politikalardır. Bu rejim, faşizmin erkek egemen, ayrımcı ve cinsiyetçi yüzünü temsil ediyor.”

Kadınların mücadelesi yalnızca eş başkanlık sisteminin feshedilmesine ya da kadın merkezlerinin kapatılmasına karşı değil. Bu mücadele, yıllarca verilen emeklerin, kazanılmış hakların gasp edilmesine duyulan öfkenin dışavurumu. Kayyımların atanmasıyla birlikte kadınların yerel yönetimlerdeki gücü budanıyor; kadınlar için güvenli alanlar yaratmaya yönelik çabalar baltalanıyor.

Bu politikanın bir diğer boyutu ise kadınları evlerine kapatmayı hedefleyen ataerkil zihniyetin güçlendirilmesi. Eş başkanlık sistemi, kadınların siyasette eşit temsiliyeti için önemli bir adımdı. Bu sistemin hedef alınması, yalnızca kadınlara değil, eşitlik mücadelesine duyulan tahammülsüzlüğün göstergesidir.

Dersim’den Yükselen Bir Umut

Dersim’deki yürüyüş, bu tahammülsüzlüğe karşı bir meydan okumadır. Barış Anneleri’nden feminist aktivistlere, siyasi temsilcilerden bağımsız kadın hareketlerine kadar uzanan geniş bir dayanışma ağı, kadın mücadelesinin gücünü ve çeşitliliğini ortaya koyuyor. Her biri farklı hikayelere, farklı acılara ve farklı umutlara sahip bu kadınlar, ortak bir özgürlük idealinde buluşuyor.

Kadınlar, geçmişte de olduğu gibi faşizme, ayrımcılığa ve adaletsizliğe karşı direniyor. Halide Türkoğlu’nun şu sözleri bu mücadelenin tarihsel ve güncel bağlamını özetliyor:

“Geçmişte diktatörleri nasıl devirdiysek, bugün de kayyım rejimine karşı mücadeleyi sürdüreceğiz.”

Kayyımların Gasp Ettiği Sadece Yönetimler Değil

Kayyımların atanmasıyla birlikte belediyelerin kadın dostu politikaları yerini, ataerkil düzenin temsilcisi olan uygulamalara bırakıyor. Kadın merkezlerinin kapatılması, kadınların güvenli alanlarının yok edilmesi anlamına geliyor. Bu yalnızca bir siyasi müdahale değil; kadınların sosyal hayatta görünürlüğüne, güçlenmesine ve dayanışmasına vurulan bir darbedir.

Bu müdahalelerin daha büyük bir planın parçası olduğunu görmek zor değil. Türkoğlu’nun dile getirdiği gibi, bu “düşmanlık hukuku”, Kürtlere, Alevilere, sosyalistlere ve feministlere karşı topyekûn bir saldırıdır. Ancak bu saldırıya karşı, Dersim’den yükselen dayanışma, kadınların haklarına sahip çıkma kararlılığını bir kez daha göstermiştir.

Kadınlar Asla Razı Olmayacak

Kayyım politikalarına karşı çıkan kadınlar, sadece bugün için değil, geleceğin daha eşit ve özgür bir toplumunu inşa etmek için mücadele ediyor. Kelepçelerle özgürlüğü bastırmaya çalışsanız da, kadınların kararlılığı her geçen gün büyüyor. Bu mücadele, yalnızca bir hak arayışı değil, bir yaşam biçiminin savunusudur.

Dersim’den yükselen bu ses, Türkiye’nin her köşesindeki kadınlara cesaret ve umut aşılıyor. Kadınlar, kayyım rejimine karşı özgürlükte ısrarcı, mücadelede kararlı. Çünkü onlar biliyor ki, eşitlik ve özgürlük talepleri sadece kendi hakları için değil, toplumun tüm kesimlerinin özgürlüğü ve adaleti için atılmış bir adımdır.

Dersim’deki yürüyüş bir kez daha gösterdi: Kadınlar susmayacak, pes etmeyecek ve özgür bir toplumun yolunu açmaya devam edecek. Çünkü bu mücadele sadece bugünün değil, yarının tarihini de yazıyor.