CHP’den ‘Adalet Raporu’

TBMM Adalet Komisyonu’nun CHP’li üyesi Süleyman Bülbül, son üç ayda yaşanan hukuk dışı uygulamalara ilişkin bir rapor kaleme aldı. Her alanda hak ihlallerinin yaygınlaştığı kaydedilen Adalet Raporu’nda, hukuksuzluklarda mevcut iktidarın sorumluluğuna vurgu yapıldı.

TBMM Adalet Komisyonu Üyesi ve CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, son dört aya ilişkin hak ihlallerini, “Adalet Raporu” başlığı altında topladı. Rapora göre; sadece dört ayda en az 131 toplantı ve gösteriye kolluk kuvvetlerince müdahale edildi, 804 gün boyunca her türlü eylem ve gösteri yasaklandı, 6 bin 322 kişi gözaltına alındı, erkekler 89 kadını öldürdü, 761 işçi çalışma koşulları nedeniyle hayatını kaybetti, 349 habere erişim engeli getirildi, cezaevlerinde bin 276 kişi hak ihlaline uğradı.

CHP’li Bülbül, bu yılın şubat, mart, nisan, mayıs aylarını kapsayan kapsamlı bir “Adalet Raporu” hazırladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı ‘Adalet Yürüyüşü’nün dördüncü yıl dönümünde, CHP, HDP, İYİ Parti ve bağımsız milletvekilleri ile CHP’li belediyeler ve CHP il ilçe örgütlerine dağıtılan rapor, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na da sunulacak.

Raporda; “Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün görüntü almayı yasaklayan genelgesi, içki yasağı, 103 emekli amirale açılan soruşturma, İnsan Hakları Eylem Planı ve yeni anayasa açıklamaları, ‘128 milyar dolar nerede’ afişleri dolayısıyla açılan soruşturmalar, Boğaziçi eylemleri, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine karşı yapılan protestolar, salgın önlemleri kapsamında kesilen cezalar, sağlıkta yaşanan şiddet, artan işsizlik ve intiharlar” özel olarak işlendi.

Cezaevlerindeki durum ile ilgili de şu tespite yer verildi:

“Türkiye’de halihazırda 374 cezaevi mevcuttur. Bu cezaevlerinin kapasitesi ise 250 bin 756 kişi. Geçen yıl nisan ayında çıkarılan infaz yasasına ve açık cezaevlerindekilerin izne çıkmasına rağmen cezaevlerinde halen 276 bin 438 mahpus bulunuyor. Bu kapsamda, kapasite fazlası yüzde 9,70 şeklindedir. Bu mahpusların 235 bin 775’i hükümlü, 40 bin 663’si tutuklu. Mahpusların 200’si LGBTİ, 7 bin 897’si yabancı, bin 453’ü ise ağırlaştırılmış müebbet mahkumudur. Hapishanelerde 18 yaş altında bin 615 çocuk tutulurken 10 bin 208 kadın mahpusun yanında annesi ile kalan çocuk sayısı ise 743’tir.

Tüm bu veriler kapsamda, Türkiye’de cezaevi sayısındaki artışı doğru okuyabilmek için mahpus sayısındaki artışın öncelikli olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. 2005 yılında 50-60 bin civarında olan mahpus sayısı gitgide artmıştır. 31 Aralık 2019 tarihinde cezaevinde bulunan kişi sayısı, 2018 yılının aynı tarihine göre yüzde 10.1 artarak, 291 bin 546’ya yükselmişti. 2018 yılında bu sayı 264 bin 842’ydi.”

“Cezaevlerinde bin 276 hak ihlali”

Rapora göre; son dört ayda en az 131 toplantı ve gösteriye kolluk kuvvetlerince müdahale edildi. 804 gün boyunca her türlü eylem ve gösteri salgın bahanesiyle yasaklandı. İstanbul Sözleşmesi ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü eylemleri, Boğaziçi protestoları, içki satışı, işçi sendikaları eylemleri ve çeşitli soruşturmalar kapsamında toplam 6 bin 322 kişi gözaltına alındı.

Birinci derece yakın, eski eş veya sevgili olan erkek, 89 kadını boşanmak istediği, barışmayı veya ilişkiyi reddettiği için yani kendi hayatına dair karar aldığı için öldürdü. 65 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu.

761 işçi çalışma koşulları nedeniyle hayatını kaybetti. 349 habere erişim engeli getirildi. cezaevlerinde bin 276 kişi hak ihlaline uğradı.

“Netflix dizisinden daha vahim”

Raporda, “İnsan Hakları Eylem Planı ile kamuoyunun oyalandığı dönemde, kolluk şiddeti görülür bir şekilde artmıştır. Hak ihlallerinin giderek derinleştiği ve ülkenin hukuksuzluklar girdabına sürüklendiği ise bir mafya başının ortaya çıkan videolarıyla açık hale gelmiştir. Siyaset-mafya-sermaye ilişkilerinin geldiği düzeyin, ne yazık ki Güney Amerika ülkesinde geçen bir Netflix dizisinden daha vahim duruma işaret ettiği de açıktır. Toplumsal muhalefetin yükseldiği her alanda baskı ve yasakları fütursuzca kullanan iktidarın karşısında bu sayılar sadece buzdağının görünen yüzüdür” denildi.