Aile, bireyin ve toplumun fonksiyonlarından en temel öğedir. Aile, bireyin yaşamında çok önemli bir yer tutan beslenme, bakım, sevgi ihtiyacı, duygusal gelişim, psikolojik gelişim, eğitim, kültürel değerleri kazanma, sağlıklı zekâ gelişimini sürdürme gibi temel ihtiyaçlarını karşıladığı birincil yerdir(En temel toplumsal kurumdur).
Aile üyeleri arasındaki ilişkiler ve aile ortamı, psikososyal yönden gelişen bireyin en çok etkileşime uğradığı yerdir. Bu ilişkiler, bireyin kendisine güvenmesini, kendine ve diğer bireylere sevgi duymasını, kimlik kazanmasını, kişilik gelişimini, sosyal beceriler geliştirmesini ve topluma adaptasyon(uyum) sürecini olanaklı hale getirir.
Aile bireye ve topluma karşı temel fonksiyonlarını yerine getirmediği takdirde bireyin temel ihtiyaçları olarak belirttiğimiz temel ihtiyaçlar karşılanmayacaktır. Ailesi tarafından temel ihtiyaçları karşılanmayan çocuk psikososyal gelişimini gerçekleştiremediği için toplumsal anlamda sorunlar yaşayabilecektir.
Bu gün toplumumuzun temel sorunlarından biri haline gelen sokakta yaşayan çocuklar(sokak çocukları),Tinerci çocuklar, Kapkaççı çocuklar özellikle ailenin temel fonksiyonlarını yerine getirmeyişinden ya da getiremeyişinden kaynaklanmaktadır.
Aile çocuğun beslenme ihtiyacını karşılamadığı ya da karşılayamadığı bir durumda olduğu için çocuğunu sokağa çalışmaya göndermektedir. Sokakta mendil satan, kâğıt toplayan, simit satan, ayakkabı boyayan, ışıklarda araba camı silen, dilenen çocuklar çok istediklerinden ve sevdiklerinden dolayı bu işleri yapmamaktadırlar. Temel beslenme ihtiyaçları olan ekmeğin parasını kazanmak için aileleri tarafından sokağa gönderilmekteler. Tabi ki hiçbir neden çocuğun sokakta çalıştırılmasının nedeni olamaz. Aile temel beslenme ihtiyaçları karşılayacak olanaklara sahip olsa, sokakta çocuğunu hangi tehlikelerin beklediğinin farkında olsa çocuğunu kolay kolay sokağa göndermeyecektir.
Bu sorunun çözümünde birinci derecede ilgili devlet kurumları bu sorunun sorumluluğunu üstlenmelidir. Eğer devlet Sosyal devlet olmanın gereği olarak sokakta çalışan veya yaşayan çocukları bir sorun olarak görüyorsa bu sorunu ortadan kaldırmak istiyorsa öncelikli olarak bu çocukların aileleriyle iletişime geçmeli, Uzmanlarca(Sosyolog, Sosyal Hizmet uzmanı, psikolog vd.) gerekli çalışmalar yürütülmeli, sorunun kaynağı tespit edilmeli ve sonuca göre aileye gerekli olanakları sağlamalı ya da devlet kurumları çocuğa normal yaşama olanakları sunmalıdır.
Bilimsel olarak yapılan araştırmalara göre sorunun temel kaynaklarından en önemlisi aile bireyleri arasında normal iletişimin olmaması ya da ailenin anomik(Anomik: bir toplumun normlarının etkisizleşmesin verilen ad. Çöküntü, karışıklık ya da çatışma olması durumunu gösteren terim. Yunan metinlerinde yasasız anlamında kullanılır.) olmasıdır. Eğer aile bireyleri arasında normal bir aile ilişkisi kurulamıyorsa, Çocuk aile içerisinde psikososyal yönden gelişimini tamamlayamıyorsa, ihtiyaç duyduğu sevgiyi alamıyorsa, aile dışında sokakta bu ihtiyaçlarını karşılama çabası içine girecektir.
Çocuk aile dışında(sokakta) istemeden bu ilişkiyi klik denilen anormal gruplar(Klik: Bir topluluk içinde ayrı bir grup oluşturan ve genellikle olumsuz bir tavırla bir araya gelen kimseler topluluğu) içerisinde gerçekleştirebilir. İçerisine girdiği bu gruplar aracılığıyla madde bağımlısı, Kapkaççı, en kötüsü cinsel istismar mağduru olabilir. Günümüzde sokakta çalışan veya yaşayan çocukların büyük bir çoğunluğu bu durumu yaşamaktadır. Bu çocuklar genelde çete grupları (Yasa dışı işler yapmak veya şiddet içeren davranışlarda bulunmak amacıyla bir araya gelmiş topluluk) dediğimiz grupların içine düşmekte ve bu gruplar tarafından istenildiği gibi olumsuz davranışlar içerisine sürüklenmektedirler.
Sokakta yaşayan veya çalışan çocuklarının sayısı gittikçe artmaktadır. Sayı artıkça bu çocukları topluma kazandırma çalışmaları da yetersiz kalmaktadır. Çabalar yetersiz kaldıkça da sokakta suça itilen çocuk sayısı artmaktadır. Çocuk ne yapıyor olursa olsun suçlu çocuk yoktur. O halde bu çocuklar için yapacağımız çok şey vardır. Unutmayalım ki bu çocuklar bizim çocuklarımız. Bu konuda öncelikli olarak herkesin kendisini sorumlu olarak görmesi gerekiyor. Bu anlamda temel amaç onları kazanmak olmalı, onlara topluma faydalı bireyler haline gelecek ortamlar oluşturulmalı, hiçbir koşula bağlı olmadan ne gerekiyorsa yapılmalıdır.
- Mizojinin Tarihsel ve Sosyolojik Temelleri - 19 Kasım 2024
- Teknolojinin Yetiştirdiği Kuşak: Z Kuşağının Sosyal ve Kültürel Profili - 12 Kasım 2024
- Türkiye’de Sosyoloji ve Türk Milliyetçiliği İlişkisi - 6 Kasım 2024