Nobel’in Gölgesinde Milliyetçilik

“Bilim etiği, tarafsızlık ve entelektüel sorumluluk bağlamında bir değerlendirme.”

İsmini anmak istemediğim Nobel ödülü almış bir sözde bilim insanının, kamuoyunun gözleri önünde belirli bir milliyetçi siyasi partinin sembolünü yapması, bilimsel ahlak ve entelektüel sorumluluk açısından ciddi biçimde sorgulanması gereken bir durumdur. Bilim, evrensel ilkelere, eleştirel düşünceye ve tarafsızlığa dayanır. Bu nedenle, bilimsel saygınlık taşıdığı varsayılan bir figürün ideolojik bir aidiyet göstergesiyle kendini konumlandırması, sadece kendi bireysel imajını değil, temsil ettiği tüm bilim camiasının tarafsızlığına ve güvenilirliğine gölge düşürmektedir.

Bilim insanı denildiğinde kamuoyunun zihninde oluşan ilk imge; akla, eleştiriye, deney ve gözleme dayalı, hakikati arayan, özgür düşünceli ve ideolojiler üstü bir figürdür. Bu figür özellikle bir Nobel ödülüyle taçlandığında, artık sadece kendi toplumunun değil, insanlığın ortak değerleriyle özdeşleşmiş bir konumda bulunur. Bu nedenle, böyle bir bilim insanının herhangi bir siyasi partinin sembolünü yapması — hele ki bu parti milliyetçi ideolojiyi merkezine almışsa — hem ahlaki hem de bilimsel sorumluluk açısından ciddi bir tartışmayı beraberinde getirir.

Bilim insanının temel görevi; hakikati, ideolojik angajmanlardan ve grup bağlılıklarından bağımsız bir şekilde araştırmak ve ortaya koymaktır. Bu nedenle bilimsel üretim, bireysel ya da kolektif siyasi çıkarlardan, duygusal aidiyetlerden ve özellikle de kutuplaştırıcı sembollerden arındırılmış olmalıdır. Bir bilim insanının, hele ki Nobel gibi insanlığa katkı üzerinden verilen bir ödüle layık görülmüş bir kişinin, milliyetçi bir siyasi partinin sembolünü yapması, bu tarafsızlık ilkesini gölgeler.

Milliyetçilik, tanımı gereği bir grubun ötekilerden üstün ya da daha öncelikli olduğu iddiasına dayanır. Bu da bilimin evrensel doğasıyla çelişir. Bilim, milliyetin değil insanlığın ortak malıdır; dolayısıyla bilimi temsil eden birinin milliyetçiliğin sembolik göstergelerine başvurması, bilim adına temsil ettiği evrensellik iddiasını zedeler.

Bir Nobel ödüllüsü, sıradan bir birey değildir. Sözleri, davranışları ve tercihleri, yalnızca bireysel değil toplumsal anlamda da etki yaratır. Bu nedenle bu tür figürlerin siyasi simgeleri kullanması, özellikle genç kuşaklarda bir “normalleştirme” etkisi yaratabilir. Bu da, akademik ortamların partizanlaşmasını, bilimin ideolojik yönelimlerle araçsallaştırılmasını hızlandırabilir.

Ayrıca, bir bilim insanının özellikle ayrımcı ve dışlayıcı politikalarıyla bilinen bir siyasi partinin işaretini yapması, o partinin sembollerini meşrulaştırma etkisi yaratır. Böylece bilim, eleştirmesi gereken bir ideolojik yapının onaylayıcısı konumuna düşer. Bu da “bilimsel bağımsızlık” ve “kamusal sorumluluk” ilkeleriyle ciddi bir çelişki doğurur.

Toplumun bir kesimi böyle bir durumda ilgili kişiye “sözde bilim adamı” yakıştırması yapabilir. Bu ifade, kişinin akademik başarılarını değil; bilim insanına yakışmayan etik dışı davranışları hedef alır. Zira bir bilim insanı sadece laboratuvarda yaptığı keşiflerle değil, kamusal alandaki duruşuyla da tanımlanır. Nazizm döneminde bilim insanlarının Hitler’e sadakat yemini etmesi, Sovyetler ‘de Lysenko’nun bilim dışı iddialarının politik nedenlerle desteklenmesi, bize bilimin siyasallaştığında nasıl yozlaştığını acı bir şekilde göstermektedir.

Nobel ödülü, bir bilim insanına verilmiş olabilir; ancak o ödül, o kişinin ebediyen her davranışının doğru olduğu anlamına gelmez. Tam tersine, ödül sahibi olmak entelektüel sorumluluğu katlar. Bir bilim insanı, düşüncesiyle topluma ışık tutmak zorundadır; bir parti sembolüyle değil. Bilimi temsil eden bir figürün, milliyetçiliği ya da herhangi bir siyasi hareketi kutsayan simgelerle sahneye çıkması, bilimi özgürleştirmez, tersine araçsallaştırır ve sınırlandırır.

Bilim; herhangi bir etnik, dini ya da siyasi grubun tekelinde değil, evrensel vicdanın rehberliğindedir. Bu nedenle, bir Nobel ödüllüsünün siyasi bir partinin sembolünü yapması, sadece kendi bireysel imajını değil, bilimin güvenilirliğini de sarsar.

Arslan ÖZDEMİR