Aydın ilimiz ve ilçeleri, kısaca Büyük Menderes Havzası çok verimli toprakları ile üzerinde üretim yapılan her üründe yüksek rekolteler elde edilen bir ovadır. Ülkemizdeki birçok üretilen ürün açısından baş sırayı çekmektedir. “ Ancak havzadaki plansız OSB’ler, sanayi tesisleri, Jeotermal Enerji Santralleri, Madden, taş ve mermer ocakları yanı sıra Çimento sektörü, seramik sektörü, oto lastikleri ile üretim yapan termik santraller, Biyokütle enerji santrali ve diğer tesislerle ovanın havası, suyu, toprağı aşırı şekilde kirletilmekte ve üretim her yıl giderek düşmektedir.” Yine de tüm bu olumsuz girişimlere rağmen havza hala üretimdeki ilk sırada olmaya devam etmektedir. Gerek Ziraat Mühendisleri Odasının, gerekse TÜİK’in verilerinde bu açıkça görülmektedir. Ziraat Mühendisleri Odasının İncir ve Kestane üretimleriyle ilgili 2019 Raporunda Aydın ilimizin üretimdeki liderliği devam etmektedir. Bunları o Raporlarda alıntılayarak aktaralım:
“Kestane dendiğinde kestane şekeri nedeni ile akla ilk gelen il Bursa olmakla birlikte, en fazla kestane üretimi yapılan ilimiz Aydın’dır.
Kestane üretimimiz 2019 yılında 70 bin ton geçmiştir. 2019 yılında kestane üretimimizin % 41’ü Aydın’da gerçekleşmiştir.” Yani Kestane üretiminde 1. Sırada yer almaktadır.
“300 bin ton civarında olan incir üretimimizin %60’ı Aydın’da … gerçekleşmektedir.
Dünya incir üretimi 2017 yılında 1.15 milyon ton olmuştur. Türkiye dünya incir üretiminde %26’lık pay ile ilk sırada yer almaktadır.
*İncir üretiminin en fazla yapıldığı Aydın ilimizde ve Ege Bölgesi’nde jeotermal enerji üretimine yönelik tesislerin toprağa, suya ve havaya yaptığı olumsuz etkiler, üretimi ve ürün kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir.” İncir üretiminde de 1. Sırada olmasına rağmen Jeotermal Santraller ve Maden ocakları yüzünde bu ürünlerde verim ve rekolte her geçen yıl düşmeye başlamıştır.
Yine Türkiye İstatistik Kurumu 2019 yılı Bitkisel Üretim İstatistiklerini yayımladı. Yayımlanan bu verilere göre; incir, kestane, yağlık zeytin ve kerevizi en çok üreten il Aydın oldu. Yayınlanan verilere göre Aydın ilinde üretilen ürünlerin miktarı, yüzdelik oranları ve sıralaması aşağıdaki gibidir:
Ülkemizde üretilen 310 bin ton incirin %61,4’ü (190 bin 445 ton) Aydın’da üretilmiştir. ( Bu üretim payı ile 1. Sırada yer almaktadır.)
Ülkemizde üretilen 72 bin 655 ton kestanenin %44,4’ü (32 bin 232 ton) Aydın’da üretilmiştir. ( Bu üretim payı ile 1. Sırada yer almaktadır.)
Ülkemizde üretilen 1 milyon 110 bin ton yağlık zeytinin %28’i (310 bin 832 ton) Aydın’da üretilmiştir. ( Bu üretim payı ile 1. Sırada yer almaktadır.)
Ülkemizde üretilen 415 bin ton Sofralık Zeytinin 73 bin 195 ton ile (%17,6) ile yine Aydın en çok sofralık zeytin üretilen üçüncü il olmuştur.
Ülkemizde üretilen 2 bin 169 ton kerevizin %74,7’si (bin 620 ton) Aydın’da üretilmiştir. (Kereviz de bu üretim payı ile 1. Sırada yer almaktadır.)
Aydın’ın Türkiye genelinde üretiminde önemli paya sahip olduğu ürünler ve üretim miktarlarından bazıları şunlardır.
67 bin 402 ton üretim miktarı ve %13,8’lik payla “çilek” üretiminde 2. sırada,
246 bin 382 ton üretim miktarı ve %11,2’lik payla “pamuk, (kütlü)” üretiminde 2. sırada,
91 bin 161 ton üretim miktarı ve %11,2’lik payla “pamuk, (lifli)” üretiminde 2. sırada,
147 bin 831 ton üretim miktarı ve %11,2’lik payla “pamuk çekirdeği (çiğit)” üretiminde 2. sırada .
1 922 ton üretim miktarı ve %10,4’lük payla “taze börülce” üretiminde 3. Sırada yeralmıştır.
Yukarıdaki verilerde de görüldüğü gibi Aydın havzası bir çok üründe oldukça bol verim vermekte ve en çok ürün elde edilen bir havza olarak öne çıkmaktadır. Bu ürünlerin birçoğu da ihraç edilerek ülkemize gelir sağlamaktadır. Ancak ihraç ettiğimiz ürünlerden birçoğunu da dışarıdan ithal ettiğimiz gerçeği var karşımızda.
Örneğin TÜİK verilerine göre İncirde 78.542.421 kg ihraç ediyoruz. Ancak 950.922 kg inciri ise ithal ediyoruz. Kestanenin 14.225 tonunu ihraç ederken, 2.362 tonu ise ithal ediyoruz. Bunu anlamakta açıkçası zorlanıyorum. İhtiyacımız fazlası varken ve bunu ihraç ediyorken, neden bu ürünlerde tekrar ithal yolunu seçiyoruz? Bu sorumun cevabını yetkililerden almak istiyorum. Hani derler ya; “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” Fazlamız var, dışarıya ihraç ediyoruz. Ama birileri teşvik alsın diye, aynı üründen ithal ediyoruz. Bu tür çabalar yerli üreticinin şevkini kırmakta. Yerli ürünlerde fiyat düşürmek yoluyla birilerine kapı aralanmak isteniyor. Bu tür her girişim, birilerine yeni bir kapı aralayarak vurgun vurmanın fırsatını veriyor.
Asıl sorunumuz ise, bu kadar verimli bu havzamızın, esas olarak Jeotermal Enerji şirketleri tarafından talan edilmesine izin verilerek, bu verimli toprakların kısırlaşmasına yol açmaktadır. Çeşitli OSB’ler, çeşitli sanayi tesisleri ve benzeri yapılaşmalara açılmaları sonucu, yerli ürünlerimizin üretim alanını kısıtlayarak, daha fazla dışa bağımlı hale getirilmesine olanak sağlanıyor. Artık bu yanlış ve sakat politikalardan vaz geçilmeyecek mi? Tarıma daha ne kadar kötülük edilmeye izin verilecek? Bu yanlışlara dur denmeyecek mi? Üreticilerimiz ne zaman tam destekle üretimlerini artırmasının teşviki yapılacaktır? Yanlış politikalar ile toprak çoraklaşmakta, toprak verimden düşmekte, çölleşme emareleri daha fazla görülmektedir. Artık toz bulutları yaşamımıza girip, ayrıca hem bizi hem doğamızı tahrip etmeye hız verecektir. Bunun önlenmesinin yolu, doğru tarım politikaları ve alana hakim mühendisliklerin işin içine alınarak, üreticileri doğru politikalar ile toprağını ve ürününü korumasının anahtarı verilmelidir. Ve üretimdeki verimliliğin artarak sürmesiyle ürün bolluğunun sağlanması, dışa bağımlılığı da ortadan kaldıracaktır. Kendine yetebilecek bir üretim alanı ve kapasitesi varken, neden dışa bağımlı hale gelsin bu güzelim ülkemiz? Üretecek tecrübe ve birikime sahip üreticilerimiz varken, neden onlara destekler sağlanarak ve kolaylıklar sunarak rekolteleri artırmıyoruz? Yeterki doğru politikalar ve doğru uygulamalarla Toprağımıza, Suyumuza, Havamıza ve Tohumumuza sahip çıkıp, ona zarar verecek uygulamalardan koruyalım. Toprağımız bereketli ve verimlidir. Ona ne verirsen onu alırsın. O hiçbir emeği karşılıksız bırakmaz. Ama yapılacak her tür kötülüğünde karşılığını vermekten kaçınmaz…
- Zeytinyağlı Yerim, Ama Zeytinliklerden Vazgeçemem! - 10 Nisan 2022
- Yasadışı Yaşamımdan Geçen Sekiz Yıl - 2 Nisan 2022
- Maden Şirketleri ;Rehabilite Değil, Cehennem Çukurlarını Arkalarında Bırakıyorlar!!! - 18 Mart 2022