Türkiye’den tanıdık bir olgu, şimdi ABD’de de kendini göstermeye başladı: otoriter liderlerin baskıcı yönetim tarzından kaçan nitelikli çalışanların kurumları terk etmesi. Trump yönetimi, federal sağlık kurumlarının içini boşaltma yönünde adımlar atarken, bu durum özellikle halk sağlığı alanında ciddi bir beyin göçüne yol açtı.
Son bir ayda, 2.000’e yakın deneme süresi çalışanı işten çıkarıldı. Ancak bu işten çıkarmalar, kurumların üst düzey yöneticilerinin istifaları ve emeklilikleriyle karşılaştırıldığında daha az etkili görünüyor. FDA, CDC ve NIH gibi önemli sağlık kurumlarının ikinci komutanları ve diğer üst düzey yetkililer, son iki ayda istifa ederek veya emekli olarak kurumları terk etti. Bu durum, kurumların işleyişini ciddi şekilde etkileyecek bir boşluk yarattı.
Yeni bir yönetimde bazı değişikliklerin olması beklenir, ancak bu değişiklikler genellikle belirli bir yönetim için atanan “siyasi personel” ile sınırlı kalır. Kariyer memurları ise, başkan kim olursa olsun genellikle görevlerine devam eder. Bu süreklilik, kurumların yeni atanan siyasi liderlerin ajandalarını belirlerken işlevlerini sürdürmesini sağlar. Ancak Trump yönetimi döneminde, kariyer memurları arasında da önemli bir ayrılma dalgası gözlemlendi.
Özellikle üst düzey yetkililer, daha önce herhangi bir istifa niyeti göstermemiş olmalarına rağmen görevlerini terk etti. Örneğin, CDC’nin baş yardımcısı Nirav Shah, Ocak ayında bir Politico muhabirine “hükümetten ayrılma planı olmadığını” söylemesine rağmen istifa etti. Benzer şekilde, FDA’nın gıda merkezi başkanı Jim Jones, ofisi canlandırmak için uzun vadeli bir plan üzerinde çalışmaya yeni başlamışken görevinden ayrıldı. Bu yetkililer, hikayede bahsedilen diğer sağlık yetkilileri gibi, yorum yapmaktan kaçındı.
Bu istifalar ve emeklilikler, federal sağlık kurumlarının işleyişini ciddi şekilde etkileyebilir. Özellikle FDA, CDC ve NIH gibi kurumlar, halk sağlığı politikalarının belirlenmesi ve uygulanmasında kritik bir rol oynar. Üst düzey yetkililerin ani ayrılıkları, bu kurumların uzun vadeli planlarını sekteye uğratabilir ve halk sağlığı alanında ciddi boşluklar yaratabilir. Türkiye’de de benzer bir sürecin yaşanması, otoriter yönetimlerin nitelikli çalışanlar üzerindeki baskısının küresel bir sorun haline geldiğini gösteriyor. ABD’de yaşanan bu beyin göçü, halk sağlığı alanında uzun vadeli etkiler yaratabilecek bir trend olarak dikkat çekiyor.
- NHY / The Atlantic