Yakmadığımızla yanıyoruz

İnsana dair gelecekle ilgili mekanikleşme öngörüsü iki kola ayrılarak bazı raporlarda ruhsuz olacağı yönüne dikkat çekerken, bazı raporlarda da bilgi deposu olacağı yönüne dikkat çeker. Lakin bilgi deposu öngörüsünün gerçekleşmesi için insanın zamanla değil bilgisayarla yarış haline girmesi gerekir ki mekanik kısmı seri, tek tip kavramıyla birlikte daha gerçekçi durur sanırım; zamanın insan manzaralarına baktığımızda. Üstelik azalan ya da zihinde geri çağrılması mümkün olamayacak bilgiyle. Bize en yakın en basit olanın seçimidir zira zamanın getirisi. Bu da ister istemez fastfood anlayışı akla getirir. Tüketimin çoğalması, tüketimdeki seçicisizlik ve üretimde kuraklığa sürükleniş.

Üretimdeki kuraklık; düşünsel ve eylemsel sistemde fastfood yaşamanın bir sonucudur diyebiliriz o halde. Pasta’nın karşılığı copy paste -repeat after, Hdl nin karşılığı (düşünmek) Ldl (popüler kült-kapital çark) olur bu durumda kaçınılmaz bir şekilde .

Ve sonuç: Bu kötücül şişirilmenin etkisi altında düşünmenin baskılanması. Daha ayrıntılı bir ifadeyle; düşünmede azalma ya da ürettim sananların üretimlerinde – kendin deliklerinden çok bir kabul durumu (ki siyasetten felsefeye sanata kadar)ve kişinin kendi perspektifinde  sözün, düşüncenin ,eylemin yinelenmesi .Bunun yakın planda hiçbir sakıncası yok gibi gözükse de sakıncası; dikkatle ya da zamanla görünür ki uyananlar henüz  uyanamayanlar diye ayırabiliriz bu yüzden rahatlıkla toplumu. Düşünme öğretisinin, eğitim ve öğretimdeki eksikliği. Felsefeyi alıyoruz, bilimi alıyoruz herşeyi alıyoruz gücümüz ölçüsünce ama yaratmıyoruz. Kolaylıkla yarattığımız tek şey siesta! Ve bulursak arasında bir boşluk o bizim yaşam ezberimiz.

Ve işte tam da uyanık olduğumuz o boşlukta şöyle bir benzetimle kendimize şu soruyu sormalıyız. Üstüste konmuş ve ilk katında karbon kâğıdı olan beş kat A4 kağıdının en alttaki A4 kâğıdı kim ya da ne? (gittikçe silinen bir düşünce, silinen bir kimlik). Bu kendimizin bir yansıması ve bu çoktan gelinen bir durum belki de. Âmâ yine de inatla karbon kağıtlarını çoğaltıyoruz (bu Türk toplumunun uyanıklığı farklı yorumu, ön sıraya geçme teşebbüsü, köşeyi dönme hamlesi, kolaycılığı, vs). Oysa sadece mutlak sonucu geciktiren. Sonrası şikayetlenmeler nedenler niçinler. Hepimiz arada kalan kağıtların bir benzeriyiz baksak aslında. Karbon – fastfood yaşamın ordovr tabağı -popülist kült’ün kabarık faturası. Doydum sanmanın yanılgısı, düşünlerin ve eylemlerin iflası!

Kabuller ve rahatlık yerine – emilimlerde red, rahatsız etmek, rahatsız olmak; oysa üretmenin dolayısıyla düşünsel ve eylemselliğe kendindelik katmanın tek yolu! Ve doymanın!

Ne yazık ki günü geçiştirmek ve siesta kuralımızı bozamayacak kadar sisteme bağımlıyız

Ama unutmamak gerekir ki derin uykuları kabuslar böler ancak!