76 altı gündür açlık direnişini sürdüren Nuriye Gülmen ve Semih Özakça gecenin bir saatinde, kapıları kırılarak gözaltına alınıyor ve sonra tutuklanabiliyorsa: 88 gündür oğlunun kemiklerini alabilmek için bedenini ölüme yatıran Murat Gün Amcayı “kemikleri kargoya verdik” diyerek günlerdir oyalıyorlarsa hiç şüpheniz olmasın ki örgütsüz oluşun, ölümden ve gözyaşından gelecek üreten egemenlere verdiği güçtendir.
Çok olmak , haklı olmak zalimler karşısında direnmek için yetmez, aynı zamanda örgütlü olmak gerekir. Örgütsüzlük cesaret değil korku üretir. Korku, karanlığın bir adım öncesidir. Karanlık ise yönetenlerin dalgakıranıdır.
Meşruluğunu yitirmiş her iktidar yaşam enerjisini korku üretmekten alır. Bu yüzden gündüzler dururken geceleri kırıyor kapıları, bir araya gelmeye çalışan insanlara sıkıyor biber gazını ve basıyor tetiğe; dayanışma büyümesin, umut örgütlenmesin diye. En korktuğu şeydir dayanışma çünkü dayanışma, zalimlere karşı en güçlü kalkandır.
7 Haziran 2015’ten bu yana terör, şiddet, katliam kuşatmışsa toplumu daha büyük korkular yaratmak içindir; 15 Temmuz 2016 askeri darbe bahane edilerek yüzbinlerce insan işinden , ekmeğinden, sosyal haklarından mahrum bırakılmışsa; demokratik siyaset zemini kaldırıp siyasetçiler, gazeteciler tutuklanmışsa; belediyelere kayyumlar atanmışsa; şehirler, kasabalar , mahalleler yakılıp yıkılmışsa, korku eliyle toplumun nefesi kesilsin diyedir.
16 Nisan 2017 referandumunda sandıkta “Hayır” çıkmışken, YSK eliyle “Evet” kazandırılmışsa hukuktan, adaletten yoksun bir toplum yaratılmak içindir.
İşte bugün gözlerimizin önünde Nuriye ve Semih hukuksuz bir biçimde hem de bedenleri ölüme bu kadar yakınken alınıp zindanlara atılabiliyorsa tarihin bize tanıdığı fırsatlara sahip çıkamamamızın sonucudur.
7 Haziran 2015 seçim sonuca sahip çıkamadığımız için 1 Kasım 2015’de korku salanlar kazandı.
15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra darbe üretenlerin ekmeğine “Yeni Kapı ruhu” adı altında yağ sürüldüğü için; “Anayasaya ters ama dokunulmazlıkların kalkmasına evet diyeceğiz” dendiği için;
16 Nisan meşru olmayan referandum sonucunda , meşru olan sokaktaki toplumsal tepkiye “kurumsal olarak yokuz” dendiği için bütün zalimliği ile saldırıyor iktidar.
Cumhuriyet Gazetesinde şöyle bir başlık vardı bugün: “Gülmen ve Özakçe vicdanları kanatan bu soruyla tutuklandı: Ölümden çıkarınız nedir?”
Yaşamdan çıkarı olmayanların izleyecekleri başka bir yol var mıdır?
Hak -hukuk tanımayanların baskı ve şiddetten başka uygulayacakları bir yöntem var mıdır?
Toplumsal demokratik tepkiyi örgütlemek ve bu tepkiye öncülük etmesi gereken muhalefet ucuz demeçlerle geçiştiriyorsa olup biteni, Nuriye ve Semih özelinde yeşeren umudu, cesareti siyasi iktidarın söndürme girişimine şaşmak gerekir mi?
Sonuç:
Korkuyu dağıtmanın , ölümleri durdurmanın, OHAL rejimini geriletmenin tek bir yolu vardır: Umudu örgütlemek, topyekün saldırıya karşı topyekün direnmektir.
- Anadilde Eğitim Hakkı, Temel İnsan Hakkıdır - 18 Şubat 2020
- İşsiz, Güvencesiz, Geleceksiz Gençler - 8 Şubat 2020
- Yarıştırılmayı Değil Anlaşılmayı Bekleyen Çocuklarımız - 17 Ocak 2020