Türkiye’de Yabancı yatırımların hukuk sistemine bağlılığı

Türkiye, son yıllarda yabancı yatırımları çekmekte zorlanan bir ülke haline geldi. Bunun bir çok sebebi var, ancak en önemlisi hukuk sistemimizin güvenilirliği ve istikrarı. Yabancı yatırımcılar, yatırım kararlarını verirken, hukukun üstünlüğü, adalet, şeffaflık ve tahkim gibi kriterleri göz önünde bulunduruyorlar. Bu kriterler, yatırımcılara haklarını koruyacak ve anlaşmazlıkları çözecek bir ortam sağlıyor.

Peki, Türkiye bu kriterleri ne kadar karşılıyor? Maalesef, uluslararası kuruluşların hazırladığı raporlara göre, Türkiye hukukun üstünlüğü endeksinde düşük bir sırada yer alıyor. Örneğin, Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nin 2020 yılında yayınladığı rapora göre, Türkiye 128 ülke arasında 107. sırada bulunuyor. Bu rapor, hukuk sisteminin sekiz farklı boyutunu değerlendiriyor: sınırların belirlenmesi, yolsuzlukla mücadele, açık hükümet, temel haklar, düzen ve güvenlik, düzenleyici uygulama, sivil adalet ve ceza adaleti. Türkiye, bu boyutların hiçbirinde ortalamanın üzerinde bir performans gösteremiyor.

Bu durumun yabancı yatırım akışını olumsuz etkilediği açık. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre, Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı yatırım miktarı 2019 yılında 8.5 milyar dolar iken, 2020 yılında 7.7 milyar dolara geriledi. Bu rakamın 2021 yılında da artmadığı tahmin ediliyor. Türkiye’nin küresel doğrudan yabancı yatırım stokundaki payı ise %0.6 civarında seyrediyor.

Bu noktada, bazıları Çin’i örnek göstererek, hukuk sisteminin yabancı yatırım için önemli olmadığını iddia edebilir. Çin’in hukuk sistemi de Türkiye’den çok farklı değil mi? Çin de insan hakları ihlalleriyle suçlanmıyor mu? Çin de siyasi baskı altında olmayan bağımsız bir yargı var mı? Buna rağmen Çin nasıl oluyor da dünyanın en büyük doğrudan yabancı yatırım alıcısı olabiliyor?

Bu sorulara cevap vermek için Çin’in hukuk sistemini daha yakından incelemek gerekiyor. Çin’in hukuk sistemi de elbette sorunlu ve eksiklikleri var. Ancak Çin, son 40 yılda ekonomik reformlar yaparak piyasa ekonomisine geçiş sürecinde hukuk sistemini de geliştirmeye çalıştı. Çin, uluslararası ticaret ve yatırım anlaşmalarına uyum sağlamak için mevzuatını revize etti, alternatif uyuşmazlık çözüm mekanizmalarını hayata geçirdi, ticari mahkemelerini kurdu ve uluslararası standartlara uygun bir fikri mülkiyet koruma sistemi oluşturdu. Bu adımlar sayesinde Çin, hem iç hem de dış yatırımcılara daha güven verici bir hukuki ortam sunmaya başladı.

Bu durumu rakamlarla da görebiliriz. Daha önce bahsettiğimiz Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün  raporunda, Çin 128 ülke arasında 97. sırada yer alıyor. Yani Türkiye’den 10 sıra daha yukarıda. Bu raporun değerlendirdiği sekiz boyutun dördünde (sınırların belirlenmesi, yolsuzlukla mücadele, düzenleyici uygulama ve ceza adaleti) Çin, Türkiye’den daha iyi bir performans sergiliyor. Ayrıca, Dünya Bankası’nın İş Yapma Kolaylığı Endeksi’nde de Çin 190 ülke arasında 31. sırada bulunurken, Türkiye 85. sırada yer alıyor. Bu endeks, iş kurma, vergi ödeme, sözleşme uygulama, iflas etme gibi iş hayatının önemli unsurlarını ölçüyor.

Bu veriler, Çin’in hukuk sisteminin Türkiye’den daha iyi olduğunu gösteriyor. Tabii ki bu, Çin’in hukuk sisteminin mükemmel olduğu anlamına gelmiyor. Çin’in de hukukun üstünlüğü, insan hakları, demokrasi gibi alanlarda ciddi sorunları ve eksiklikleri var. Ancak bu sorunlar, yabancı yatırımcıların Çin’e olan ilgisini azaltmıyor. Çünkü Çin, yabancı yatırımcılara büyük bir pazar, ucuz işgücü, altyapı imkanları, teşvikler ve vergi avantajları sunuyor. Bu faktörler, yabancı yatırımcıların hukuk sistemindeki riskleri göze almasını sağlıyor.

Türkiye ise ne yazık ki Çin’in sunduğu bu avantajlara sahip değil. Türkiye’nin pazar büyüklüğü, nüfus artış hızı, gelir seviyesi ve tüketim alışkanlıkları Çin’le kıyaslanamaz. Türkiye’nin işgücü maliyetleri de Çin’den daha yüksek. Türkiye’nin altyapısı da Çin’in gerisinde kalmış durumda. Türkiye’nin yabancı yatırımcılara sunduğu teşvikler ve vergi indirimleri de yeterli değil.

Bu durumda, Türkiye’nin yabancı yatırım çekebilmesi için hukuk sistemini güçlendirmesi şart. Hukuk sistemi, yabancı yatırım için bir ön koşul olarak görülmeli. Hukuk sistemindeki iyileştirmeler, hem yabancı hem de yerli yatırımcılara güven verecek ve ekonomik büyümeyi destekleyecek. Hukuk sistemindeki sorunları görmezden gelmek veya başka ülkelerle kıyaslamak ise ülkeyi geriye götürür.

  • NHY/ Deniz Çınar