Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasını sona erdirmesinin ardından iktisatçı Mahfi Eğilmez, konuya dair kapsamlı bir değerlendirme yaptı. “KKM Faciası” başlıklı yazısında Eğilmez, uygulamanın yaklaşık 60 milyar dolarlık bir maliyete neden olduğunu, toplumsal ve ekonomik etkilerinin ise hâlâ sürdüğünü vurguladı.
Eğilmez’e göre KKM’nin kaldırılması “zarar bitti” anlamına gelmiyor. Tam tersine, bu kez de yabancı sermaye girişlerini teşvik eden carry trade yolunun açıldığını belirten Eğilmez, “Kazın ayağı öyle değil. KKM’yi kaldırabilmek için başka riskli kapılar aralandı” dedi.
KKM’nin Ortaya Çıkışı: İrrasyonel Sürecin Ürünü
Mahfi Eğilmez, KKM’nin ortaya çıkış sürecini hatırlatarak, 2021 yılındaki faiz kararlarının ekonomiyi çıkmaza soktuğunu ifade etti. O dönemde hem enflasyonun hem de politika faizinin yüzde 19 seviyesinde olduğunu, buna rağmen Merkez Bankası’nın faiz indirimine gittiğini aktaran Eğilmez, “Faiz sebep enflasyon sonuç” söylemi doğrultusunda alınan kararların irrasyonel bir sürecin kapısını açtığını söyledi.
Kurlardaki yükselişin durdurulamaması üzerine siyasi baskılarla KKM’nin devreye sokulduğunu belirten Eğilmez, uygulamanın kısa vadede döviz talebini frenlemiş gibi görünse de, uzun vadede ekonomiye ağır maliyetler yüklediğini ifade etti.
60 Milyar Dolarlık Fatura ve TCMB’nin Zararları
Eğilmez’in hesaplamalarına göre KKM’nin yarattığı toplam zarar yaklaşık 60 milyar dolar. Bu yükün önemli bölümü Merkez Bankası tarafından karşılandı. 2022 yılında 72 milyar TL kâr eden kurumun, 2023’te 818,2 milyar TL, 2024’te ise 700,4 milyar TL zarar açıkladığını hatırlatan Eğilmez, 2025 yılında da zararın azalarak devam ettiğini belirtti.
Her ne kadar küresel belirsizlikler ve rezerv değerlemelerinin de Merkez Bankası zararına katkısı olsa da, Eğilmez’e göre asıl neden KKM oldu. “KKM olmasaydı bu zararların boyutu bu denli büyük olmayacaktı” dedi.
Toplumsal ve Ekonomik Yansımalar
KKM’nin yarattığı zarar yalnızca bilançolarla sınırlı değil. Eğilmez, uygulamanın toplumu pek çok yönden etkilediğini vurguladı. Kamunun sırtına yüklenen maliyetler, bütçe açıklarını derinleştirirken, kamu kaynaklarının üretim ve sosyal harcamalara yönelmesi engellendi.
Ayrıca, bu modelin finansal adalet açısından da tartışmalı bir miras bıraktığını belirten Eğilmez, yüksek miktarda mevduata sahip kesimlerin korunması için tüm toplumun kaynaklarının seferber edildiğini, bunun da sosyal eşitsizliği artırdığını söyledi.
Carry Trade ve Yeni Riskler
KKM’nin kaldırılması ilk bakışta ekonomik rasyonalizme dönüş olarak yorumlansa da, Eğilmez bu konuda temkinli olunması gerektiğini ifade etti. Ona göre KKM’nin sonlandırılması için bu kez carry trade kanalı devreye sokuldu.
Yani, yüksek faiz getirisiyle yabancı sermaye Türkiye’ye çekilmeye çalışılıyor. Eğilmez, bu yöntemin kısa vadede döviz girişini sağlasa da, uzun vadede kırılganlıkları artırabileceğine dikkat çekti: “KKM’nin açtığı gedik kapanmış gibi görünse de, yeni açılan kapılar başka riskler barındırıyor.”
“Yanlışlardan Ders Alınmalı”
Eğilmez, yazısında ekonomi yönetimine yönelik bir uyarıyla da seslendi. KKM’nin baştan sona yanlış bir uygulama olduğunu belirterek, “Babam bana hep derdi: yaşamında bir şey yanlış gidiyorsa önce kendine bak. Hata başkasındaysa yapacak şeyler sınırlıdır ama hatanın sende olduğunu anlarsan, önce o adımları geri alman gerekir” sözleriyle yaklaşımını özetledi.
Ancak Türkiye’nin, hatayı düzeltmek yerine daha yanlış bir uygulama olan KKM’yi devreye aldığını söyleyen Eğilmez, “Ülkeyi 60 milyar dolar zarara uğratan bu sürecin tekrarlanmaması için aynı zihniyetin değişmesi gerekir” dedi.
Bir Dönemin Sembolü
KKM, yaklaşık dört yıl boyunca Türk ekonomi politikalarının en çok tartışılan başlığı oldu. Uygulamanın sona erdirilmesiyle birlikte teknik olarak bir dönem kapansa da, bıraktığı ekonomik ve toplumsal etkiler hâlâ gündemde. Eğilmez’in işaret ettiği üzere, KKM yalnızca bir mali araç değil, irrasyonel politikaların somut bir sembolü olarak da tarihe geçti.
Şimdi ise temel soru şu: Türkiye, KKM’nin bıraktığı enkazdan ders çıkararak daha dengeli, şeffaf ve sürdürülebilir bir ekonomi yönetimine yönelecek mi, yoksa yeni “yanlış adımlar”la aynı döngüyü yeniden mi yaşayacak?
- Munzur Gözeleri’ne Mescit Tepkisi: Alevi Toplumu Tekçi Dini Dayatmalara Karşı Uyarıyor - 24 Ağustos 2025
- CHP’li Yavuzyılmaz’dan DMM’ye Yanıt: “Hileli Açıklamayla Bile Milyar Dolarlık Kayıp Ortada” - 24 Ağustos 2025
- İBB Soruşturması Derinleşiyor: Şamil Tayyar’dan “4 İddianame, Eylül’de Yargılama” İddiası - 24 Ağustos 2025