Dar Gelirli Et Kuyruğunda, Et ve Süt Kurumu Vergi Listesinde

Et ve Süt Kurumu (ESK), 2024’te 22,2 milyar lira ciro yaparak 4,3 milyar lira kurumlar vergisi ödedi ve Türkiye’nin en çok vergi veren 15. kurumu oldu. Ancak bu tablo, kamu yararı misyonunu üstlenen bir kurumun kâr odaklı işletilmesiyle ilgili sert tartışmaları da beraberinde getirdi. Vatandaşın ete erişimi zorlaşırken, ESK’nın “vergi rekortmenliği” sosyal devlet anlayışının sorgulanmasına yol açıyor.

Yüksek Ciro, Rekor Vergi, Artan Kuyruklar

ESK’nın vergi rekortmenleri listesine 15. sıradan girmesi, kurumun 2024 yılında elde ettiği olağanüstü kârı gözler önüne serdi. 860 bin ton ürün satışı yapan kurum, bir yıl içinde cirosunu yüzde 130 artırarak 22 milyar lirayı aştı.

Ancak aynı dönemde, kırmızı et ve süt ürünlerine yapılan sert zamlar dikkat çekti. Et ve şarküteri ürünlerinde yüzde 66 ile 103 arasında, süt ürünlerinde ise yüzde 56 oranında fiyat artışı gerçekleşti. Bu tablo, ESK’nın halka ucuz ve erişilebilir gıda sağlama amacından uzaklaşıp özel şirketler gibi kâr maksimizasyonu güttüğü eleştirilerini güçlendirdi.

“Kamu Kurumu Şirket Gibi Yönetilirse…”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe, sosyal medya hesabından yaptığı değerlendirmede kurumun kâr ederek “vergi rekortmenliği” sıralamasına girmesinin vatandaşın et kuyruğuna mahkûm edilmesi pahasına gerçekleştiğini belirtti:

“Et pahalı olduğu için insanlarımız alamıyor. Et ve Süt Kurumu, mağazalarında ucuz fiyata et sattığı için dar gelirli yurttaşlarımızın karda kışta saatlerce kuyruğa girdiği bir kurumdu. Şimdi ise kurumlar vergisi listesinde 15. sırada. Bu kârı kimden ve nasıl elde etmişler acaba?”

Karatepe, kamu kurumlarının şirket mantığıyla işletilmesinin sosyal devlet anlayışını tasfiye ettiğini vurguladı: “Kamu kurumları kâr edebilir ama vatandaş ete ulaşamaz. Hangisini tercih edeceğiz? Vatandaşın ete erişimini mi, kamu kurumlarının kârını mı?”

Türkiye’de Et Fiyatı Dünya Ortalamasının 2,5 Katı

Türkiye’de kırmızı etin Temmuz 2025 itibarıyla kilogram fiyatı 17,76 dolar oldu. Bu, dünya ortalamasının (6,72 dolar) yaklaşık 2,5 katına denk geliyor. Üstelik yalnızca üç yıl önce Türkiye’deki fiyat 7,26 dolar seviyesindeydi.

Ekonomist İnan Mutlu, bu çarpıcı makasa işaret ederek şunları söyledi:

“Dolar bazında dünya ortalamasının yaklaşık 2,5 katı fiyata kırmızı et tüketiyoruz. Halka ucuz et sağlayıp zarar etmesi gereken Et ve Süt Kurumu’nun, yüksek kâr elde edip vergi rekortmenleri listesine girmesi şaşırtıcı değil.”

Sosyal Devlet mi, Ticari Kâr mı?

Ortaya çıkan tablo, devletin gıda regülasyonu rolünü hangi ölçüde yerine getirdiğini sorgulatıyor. Temel protein kaynağı olan et ve süt ürünlerinin yüksek fiyatlarla kamu eliyle satılması, dar gelirli yurttaşlar için bu ürünleri ulaşılmaz hale getiriyor.

Bir yanda ete erişemediği için ESK mağazalarının önünde uzun kuyruklara giren vatandaşlar, diğer yanda kâr ederek vergi listesine giren bir kamu kurumu… Bu çelişki, Türkiye’de sosyal devletin asli görevlerinden biri olan “temel gıdaya erişim hakkının” giderek piyasa mantığına terk edildiğinin göstergesi olarak değerlendiriliyor.