Türkiye’de Vergi Adaletsizliği: İşçiye Yük, Patrondan Muafiyet

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı son bütçe raporu, Türkiye’de vergi adaletsizliğinin giderek derinleştiğini ortaya koydu. Ocak-kasım döneminde ücret ve maaşlı çalışanlardan alınan vergi yüzde 119.8 artarken, şirketlerden alınan verginin artış oranı sadece yüzde 13.5 oldu. Bu durum, gelir dağılımındaki eşitsizliğin daha da keskinleşmesine yol açtı.

İşçi Daha Fazla Ödedi, Şirket Daha Az Yüklenildi

2023 yılının ilk 11 ayında ücret ve maaşlardan toplanan gelir vergisi, şirketlerden toplanan vergiyi açık ara geride bıraktı. İşçi ve emekçiler toplamda 1.3 trilyon TL gelir vergisi öderken, şirketlerden alınan toplam vergi sadece 870.3 milyar TL olarak kaldı. Bu, işçilerin patronlardan %54.48 daha fazla doğrudan vergi ödediği anlamına geliyor.

Bu tablo, resmi enflasyonun yüzde 33.9 olduğu bir dönemde işçi ve emekçilerin reel olarak daha fazla vergi yükü altında kaldığını, şirketlerin ise bu yükten muaf tutulduğunu gözler önüne seriyor.

Dolaylı Vergilerde Rekor Artış

Vergi adaletsizliğinin başka bir boyutu ise dolaylı vergilerdeki ciddi artış. Emekçiler yalnızca gelir vergisiyle değil, aynı zamanda mal ve hizmetlerden alınan vergilerle de ağır bir yük altında:

KDV (Katma Değer Vergisi): İlk 11 ayda yüzde 97.9 artarak 903 milyar TL’ye ulaştı.

ÖTV (Özel Tüketim Vergisi): Toplamda 1.2 trilyon TL gelir sağladı. Petrol ve doğal gazdan alınan ÖTV yüzde 140 artarak 361 milyar TL’yi aştı.

Bu rakamlar, Türkiye’de vergi sisteminin büyük ölçüde dolaylı vergilere dayandığını ve bu vergilerin ağırlıklı olarak emekçi kesimleri etkilediğini ortaya koyuyor.

Verginin Tabana Yayılması: Gerçekten Adalet Mi?

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in kasım ayında yaptığı, “Vergiyi tabana yayacağız” açıklaması, artan vergi yüküyle birlikte daha fazla tartışılmaya başlandı. Şimşek, açıklamalarının yanlış anlaşıldığını belirterek, “Vergi ödemeyenlerin üzerine gideceğiz” demişti. Ancak, vergi gelirlerindeki dağılım, reformların düşük gelirli grupların sırtındaki yükü hafifletmek yerine daha da ağırlaştırdığını gösteriyor.

Vergi sisteminde yapılan düzenlemeler, sermaye kesimlerini koruyan ve emekçileri hedef alan bir yapıya dönüşmüş durumda. Bu tablo, vergi adaletsizliğini çözmek yerine daha da derinleştirdi.

Devletin ocak-kasım döneminde yaptığı faiz ödemeleri de dikkat çekici boyutlara ulaştı. Toplamda 1.2 trilyon TL faiz ödemesi yapılırken, bu kalemdeki artış oranı yüzde 89 oldu. Faiz giderlerindeki bu artış, kamu kaynaklarının büyük bir kısmının borç ödemelerine harcandığını ve sosyal harcamalar ile altyapı yatırımlarından kesintiler yapıldığını ortaya koyuyor.

Vergi Adaletsizliği ve Emekçiler Üzerindeki Etkisi

Türkiye’nin mevcut vergi sistemi, gelir eşitsizliğini artıran bir mekanizma olarak işliyor. Ücret ve maaşlı çalışanlardan alınan vergilerin hem doğrudan hem de dolaylı yollarla artması, düşük gelirli kesimlerin yaşam standartlarını daha da düşürüyor.

Evrensel gazetesi yazarı ve ekonomist Uğur Ökdemir’in bu konudaki yorumu, tabloyu özetliyor:

“Vergi adaletsizliği sadece ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda bir demokrasi krizidir. Sermaye kesimlerinin korunması, toplumsal refahı baltalayan bir uygulamadır.”

Adil Bir Vergi Reformu Mümkün Mü?

Ekonomistler, Türkiye’nin vergi sisteminde köklü bir reforma ihtiyacı olduğunu vurguluyor. Bu reformun, dolaylı vergiler yerine doğrudan vergilere odaklanması ve sermayeden alınan vergi oranlarının artırılması gerektiği belirtiliyor. Ayrıca, işçi ve emekçiler üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesi, sosyal devlet anlayışının gereği olarak öne çıkıyor.

Vergi adaletsizliği, sadece bir maliye politikası sorunu değil; toplumsal eşitsizliğin temel nedenlerinden biri. Bu sistemin sürdürülebilir olmadığı her geçen gün daha net ortaya çıkıyor. Ancak, hükümetin bu konuda nasıl bir adım atacağı belirsizliğini koruyor.