Tren ile yolculukta bir anı ve Çorlu tren kazası üzerine

Hafızalarda bazı olayların ve yaşanmışlıkların silinmesi için çok çaba sarf edilir. Unutturulmaya çalışılır. Önce eksik bilgi, sonra bilgi kirliliği ve zamana yaydırılan soruşturmalar bezdirici bir hale gelir ve üstü örtülmeye çalışılır. Bu işte en büyük rolü Medya üstleniyor. Toplumsal bellekte yer eden bazı olaylarla ilgili haberleri, kısa bir süreliğine ekranlarına taşıyıp, sonra oradan kaldırılıyor. 5 dakika ara girmeden ara ki bu önemli haberi bulasınız. Ama bazı toplumu ilgilendirmeyen özele ilişkin haberleri ise saatlerce, günlerce ekranlarından indirmiyorlar.

Önce Kısa bir Tren yolculuk anımla başlayayım, sonra ana soruna gelelim. Ortaklar’dan İzmir’e bir yolculuğumda yaşadıklarım çok garibime gitmişti. O zaman yazmayı düşünmüştüm ancak ne olduysa yazamadım. Ama Çorlu kazasından ve yapılan haberlerin çelişikliğinden bunu yazma gereği duydum. Denizli-İzmir seferi yapan Trene Ortaklar’dan bindik. Ama nasıl bir biniş. Vagonların hepsi doluydu. Üstelik aralarda tıklım tıklımdı. Nerdeyse ayakta bile yer yoktu. Merdiven basamaklarında bile oturanlar vardı. Bizimde o sefer dışında gideceğimiz işe ulaşma şansımız yok. Binip ayakta yolculuğa razı geldik. Ama biz ayaktayız, fakat yerlere uzananlar, oturup yolculuk edenlerden bir adım ileri gitmek ne mümkün. Kısaca bu yolculukta bindiğimiz Tren kapasitesinin çok çok üstünde yolcu ile yola devam ediyordu. Üstelik her durakta yeni yolcular alarak. Bu esnada vagonlardaki reklam ekranlarında da Demiryollarının avantajından, tren yolculuklarının konforundan ve verilen hizmetlerden övgüyle bahsediliyordu. İçinde bulunduğumuz vagon ve yolculuğumuzla ekrandakiler tam bir tezat teşkil ediyordu. Burada konfor yerine balık istifi yığılmış insanlarla nefessiz yolculuk etmekti. Her istasyonda itişip, kakışmalar, itirazlar vb. yaşanıyordu. İleriye geçmek mümkün olmuyordu.

Yine bu yolculuğun İzmir-Eskişehir devamında ise yolda üç kere lokomotif değiştirilerek 5 saat gecikmeyle yolculuğu bitirmiştik. Çünkü Lokomotifler eski ve yeterli bakımı yapılmadan sefere sokulduklarında bu tür sorunların sık sık yaşandığı da ifade edilmişti.

Şimdi kaza yaşanan Tren olayındaki bilgi kirliliğine bir bakalım: Bu bilgiler gazete ve gazetelerin internet sayfalarından alınmadır. En başta Bu yolculukta Trende 302 yolcu 6 personel denildi. Sonra yine resmi verilere göre 24 ölü 341 yaralı denildi. Yine akabinde 362 yolcu 6 personel açıklaması yapıldı. Bu tren 6 vagonlu ve 360 yolcu kapasiteli imiş. Muratlıya gelmeden önce Kodoktörlerin kontrollünde 393 yolcu tespiti var. Bu Tren için satılan bilet sayısı ise 563 olarak görülüyor. Tabiiki bu sayı, inen binen yolcular ile sürekli değişiklik gösteriyor. Bu veriler bile demiryolları ile taşımacılıkta sefer sayısını artırmaktan ziyade, olan seferlerle kapasitesi üzerinde yolcu taşıma bir gelenek haline getirilmiştir. Bu kalabalık yolculuğa katılan insanlar ise zorunluluk ve kısmen ucuzluğundan dolayı tercih etmektedirler. Bu konu aslında çok hassas olmasına rağmen yetkililer kapasite üzeri yolculuğa engel olma yerine devamından yana çaba göstermektedirler. Kapasite üstü yolculuklarda sıkıntı ve sorunlar kaçınılmazdır. Bunların önlemesi ise yasal kurallara uyarak iş yapmaktır. Bu yönde çözümler üretmektir. Bir çok kaza da bu yolla önlenebilinir.

Ülkemizde yolcu ve yük taşımacılığında araçların taşıma kapasiteleri yok sayılarak ilave aksamlarla daha fazla yük ve yolcu taşıma hedefleniyor. Buradaki amaç daha fazla kâr ve kazançtır. Bu kâr güdüsü ise hesapta olmayan yüzlerce, binlerce kazaya neden olmakta, yanı sıra can ve mal kaybına neden olmaktadır. Tren ve özellikle TIR’ların sebep olduğu kazalar bu kapasite üstü taşıma mantığıdır.