Ortadoğu Rönesansı

Ortadoğu Rönesans’ı 2013 yıllında Sınırsız Yayınevinden çıkan yazdığım kitabın adıdır. Bu kitap Tarihi ve Sosyolojik bir araştırma-inceleme çalışmasıdır. Daha çok Anti-Oryantalist bir bakış açısıyla bir dönemi aydınlatma çabasıdır.

Bugüne kadar medeniyetlerin başlangıç noktası olan Ortadoğu kültürü Oryantalist bakış açısıyla ortaya konulmaya çalışılırken aslında ortaya konulmak istenen Batı hayranlığını artırma çabasıdır.

OrtadoÄŸu kültürü, kültürlerin ana beÅŸiÄŸidir. OrtadoÄŸu Rönesans’ı olarak anılan dönemde bu kültür doruÄŸa çıkmıştır. Bu çalışmayla bu doruÄŸu ifade eden M.S.8. ve 12. yüzyıllar arası OrtadoÄŸu kültürü Anti-Oryantalist bir bakış açısıyla aydınlatmaya çalışılmıştır.

Merkezi uygarlığın beÅŸiÄŸi olarak deÄŸerlendirilen OrtadoÄŸu, OrtaçaÄŸda bir dönem Rönesans’ını yaÅŸamıştır. Batı Rönesans’ıyla birlikte giderek özgünlüğünü yitirmeye baÅŸlamıştır. Avrupa uygarlığının son iki yüzyıllık giderek geliÅŸen hegemonyası altına giren OrtadoÄŸu kültürü iflasında ötesinde bir intihar çizgisinde seyretmektedir. Özellikle batı uygarlığının Oryantalist açıklamaları bu kriz ve intiharı derinleÅŸtirerek, OrtadoÄŸu Rönesans’ını görmemizi engellemektedir.

OrtadoÄŸu kültürünü, Rönesans’ını anlamak ve son iki yüzyılda Modernitenin yaratmış olduÄŸu tahribatlara çözüm ÅŸansı olmak için öncelikle Milliyetçilik, Cinsiyetçilik, Dincilik ve Pozitivist Bilimcilikle hesaplaÅŸmak gerekir. 

OrtadoÄŸu Rönesans’ının bu anlayışla deÄŸerlendirirken esas alacağımız yıllar M.S. 800-1200 yıllarıdır. Bu dönemde gerçekten Bilim ve Felsefede ciddi açılımlar saÄŸlanmıştır. Tıp, Biyoloji, Matematik, Fizik, Kimya, Tarih, Toplum Bilimlerinde Avrupa’nın çok önündedir. Felsefe ‘nin Hikmet, Tasavvuf, Mantık, Ä°lahiyat, Adalet konularında oldukça açılımlar söz konusudur.

M.S.8.ve 12. Yüzyıllarda Ä°slam Dünyasındaki bilgi, teknik ve maddi zenginlikler Avrupa’nın çok ilerisindedir. Müslüman Dünyası, M.S.12, yüzyılın sonuna kadar Batı üzerinde gerçek bir ekonomik üstünlüğe sahip olarak kalmıştır. O dönemlerde, Batı’da tedavülde olan nadir birkaç altın sikke bile, ya Yunan ya da Arap atölyelerinde imal edilmiÅŸtir. Batının kendi basabildiÄŸi, gümüş sikkelerinin taklidi olmaktan öteye gidemiyordu. Fakat sonuçta dinsel dogmatizmin ağır basmasıyla bu çalışmalar engellenmeye çalışılmış, hatta lanetlenerek devre dışı bırakılmıştır.

Ä°mam Gazali’den beri Ä°slam Dünyası Felsefeyi terk etmiÅŸtir. Karşılığı ise günümüze kadar despotik devlette yoÄŸunlaÅŸarak toplumsal artık-deÄŸerleri gasp etme savaÅŸlarıyla toplumları ele geçirme imha etme ve yönetme biçiminde sayısız fenomenler olmuÅŸtur. Ä°slam Dünyasının giderek gerilemesi, Avrupa’nın büyük bir dönüşüm yaÅŸaması, nedeninin ideolojik olduÄŸunu kanıtlamaktadır. 

Bütün bu gerçekliklerden hareketle Pozitivist Sosyolojik bakıştan uzak, Anti- Oryantalist bakış açısıyla dönemin Sosyolojik çözümlemesini yapmak bu çalışmanın ana temasıdır. 

Bu kitapta detaylara boğulma yoktur. Anlatılmak istenen kısa ve öz ifadelerle anlatılmıştır. Bir nevi bu dönemi anlamak isteyenlere yol göstericidir. Daha detaylı araştırma yapmak isteyenlere bir yol haritası niteliğindedir.

Her kesimden insanların okuyabileceği ve anlayabileceği bir dil kullanılmıştır. Zorunlu olarak kullanılan bazı bilimsel kavramların anlaşılması zor gelebilir; ancak o kavramların yerine başka kavramları bulunamadığı için bu kavramlar kullanılmıştır. Bütün okuyucularıma iyi okumalar diliyorum.

Arslan ÖZDEMİR