AİHM, yargılandığı Gezi davasında müebbet hapis cezasına çarptırılan iş insanı Osman Kavala’nın ikinci başvurusunu öncelikli olarak incelemeye karar verdi. Mahkeme, Türkiye’den de 16 Temmuz’a kadar savunmasını iletmesi talep etti.
Gezi davasında müebbet hapis cezasına çarptırılan iş insanı Osman Kavala, ikinci kez Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. Mahkeme, 18 Ekim 2017’den beri tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala’nın yaptığı ikinci başvuruya öncelik verdiğini duyurdu.
AİHM ayrıca başvurunun incelenmesi için Türkiye Hükümeti’nden cevaplamasını istediği soruları da açıkladı. AİHM, 18 Ocak 2024 tarihinde yapılan bu başvuruyu 21 Mart 2024 tarihinde hükümete ilettiğini ve hükümetten 16 Temmuz 2024 tarihine dek savunmasını mahkemeye iletmesini istediğini duyurdu.
Profesör Başak Çalı, Profesör Philip Leach ve Kavala’nın avukatları tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“AİHM’in 10 Aralik 2019 tarihli kararı Osman Kavala’nın tutukluluğunun keyfi olduğunu ve siyasi saiklere dayandığını tespit etmiş ve bu nedenle Osman Kavala’nın derhal salıverilmesi gerektiğine hükmetmişti. Osman Kavala’nın bu karar gereği serbest bırakılmaması sebebi ile Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Türkiye hakkında ‘ihlal prosedürü’ başlatmıştı. AİHM Büyük Daire 11 Temmuz 2022 tarihinde verdiği ‘ihlal prosedürü’ kararında, “[10 Aralık 2019 tarihli] Kavala kararında AİHS’in 18. maddesiyle bağlantılı olarak 5. maddesinin ihlal edildiğinin tespit edilmiş olmasının, Gezi Parkı olayları ve darbe girişimiyle ilgili suç isnatlarına dayanan her türlü işlemi geçeriz kılacağına” karar vermişti (Büyük Daire’nin 11 Temmuz 2022 tarihli ‘ihlal prosedürü’ kararı, para. 172). Ancak Türk mahkemeleri bu iki kararın da hukuken bağlayıcı olduğunu gözardı etmiş ve 2022 yılında Osman Kavala, hükümeti devirmeye teşebbüs suçundan mahkum edilerek ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Osman Kavala’nın derhal salıverilmesini gerektiren 2019 ve 2022 tarihli kararların icrasını denetlemeye devam etmektedir. Türkiye hukuken bağlayıcı olan bu kararlara uymakla yükümlüdür. Mahkemeye yapılan yeni başvuru, Bakanlar Komitesi’nin denetim süreci ve Türkiye’nin AİHM’in kararından doğan ve devam eden hukuki yükümlülükleri üzerinde herhangi bir etkisi yoktur. Yeni başvuru, AİHM’in 2019 yılında verdiği ihlal kararından beri devam eden ve yeni hak ihlallerini dile getirmektedir.”
Yeni başvuruda aşağıdaki şikâyetler öne sürüldü:
– Osman Kavala’nın 10 Aralık 2019 tarihinden bugüne kadar süren tutukluluğu bir bütün olarak hukuka aykırıdır (AİHS’in 5. maddesi);
– Yerel mahkemeler Osman Kavala’nın tutukluluğunun hukukiliğini süratle denetlememişlerdir (AİHS’im 5(4). maddesi);
– Osman Kavala’nın adil yargılanma hakkı ağır bir şekilde ihlal edilmiştir (AİHS’in 6(1), 6(2) ve 6(3)(d) maddeleri);
– Osman Kavala’nın Türk Ceza Kanunu’nun 312. maddesi (Hükümeti devirmeye teşebbüs etmek) uyarınca mahkûm edilmesi öngörülebilirlik şartına uygun değildir (AİHS’in 7. maddesi);
– Osman Kavala’nın tutuklanması, kovuşturulması ve hapis cezasına çarptırılması kendisinin bir insan hakları savunucusu olarak susturulması ve cezalandırılması amacını taşımaktadır ve ifade özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü haklarını ağır bir biçimde sınırlandırmaktadır (AİHS’in 10. ve 11. maddeleri);
– Osman Kavala siyasi bir amaçla tutuklanmış, mahkûm edilmiş ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır. Bu siyasi amaç, onu susturmak vecezalandırmaktır (AİHS’in 18. Madde ile beraber 5, 6, 7, 10, 11. maddeleri);
– Masum bir insanın aşırı derecede uzun, keyfi, siyasi saiklere dayalı ve hukuka aykırı bir şekilde tutuklanması ve hakkında verilen müebbet hapis cezasının gözden geçirilme imkanının bulunmaması AİHS’in 3. maddesini ihlal etmektedir.” (MA)