Şair İsmet Özel’in şiirinde dediği gibi “İkna edilmişlerle yola çıkılmaz. Yola, inanmışlarla çıkılır.”
Sevdiğim, kullandığım ve inandığım bir cümle. Konuşmak için konuşan, ilk zorlukta karşısındakini hemen yarı yolda bırakan, verdiği sözleri tutmayan, bencilliği ve kibri yüzünden karşısındaki göremeyen çok insan çıktı karşıma, şu yarım asrı geçen ömrümde.
Gücün, paranın ve makamın insanı nasıl zehirlediğine de çokça şahit oldum. Onun için yolda kaldığım da oldu.
Hayat dediğimiz şeyin kısalığını unutacak kadar kibirli olduğumuzu biliyorum. Ama ne olursa olsun dostum dediğiniz, inandığınız insanları kesinlikle yarı yolda bırakmayacak kadar vefa sahibi olmamız gerektiğini de düşünmeden edemiyorum.
Günümüzde “Yola inanmışlarla çıkılır” sözü nedense makamdan düşen insanların dilinde pelesenk olmakta. Sadece bu söze sığınıp, eleştirilerde bulunan insanlar inanmış olsaydı, ülkemiz bu halde olur muydu acaba? Neyse… Biz devam edelim.
Belli bir yaş ve deneyimden sonra yola çıkma adına kimseyi ikna etmemeye başlamıştım. Bugün benim ikna ettiklerimi yarın başkaları da ikna edebilir diye düşünüyordum artık. O yüzden yoluma nimetleri için değil, külfetlerine rağmen talip olanlarla, yol dedin mi yordam bilecek, kadir kıymet bilecek, her koşulda yanında olabileceklerle yola çıkmaya çalıştım.
O yüzden insan çıktığı yolda, yol arkadaşlarını çok iyi seçmeli, zor yola kolay insanlarla çıkmamalı. Bu konuda en güzel cümleleri bence Charles Bukowski kurmuş;
“Zordur benimle yürümek.
Bunu benimle yola çıkanlar bilir, hepsi yarı yolda gittiler.
Suç kimde?
Ben zoru seviyorum, onlar sevmiyor.
Yapacak bir şey yok.
Suçum var mı?
Tabi ki var.
“Zor yola, kolay kişilerle çıkmak en büyük hatam.”
İnsan yaşamı boyunca anlam arıyor. Ben de onlardan biriyim. Okuyarak, yazarak, gezerek hep öğrenmeye çalışarak yaşadım, yaşıyorum. Yaptığım her işi anlamlı gördüm. Hakkını vermeye, kendimi tanımaya ve beni neyin harekete geçirdiğini anlamaya çalıştım. Her işimde, ilişkimde tutku olsun istedim. Bazı arkadaşlarım eğlenirdi tutku sözcüğüne takılmışlığıma. Canları sağ olsun…
Özünde, herhangi bir şeyde anlam bulmak, sizin için neyin en önemli olduğunu anlamak ve ona bu düzeyde değer vermektir. Anlam, her gün yaptığınız şeyi sevmek kadar basit veya dünyayı bulduğunuzdan daha iyi bir şekilde terk etmeye çalışmak kadar karmaşık olabilir.
İnsanın özünü keşfetme çabasında kendi ile tanışması, değişiminin ve dönüşümünün tanığı olması muazzam bir olay. Bir amacın ve sürecin sonucunda yaşanan bu dönüşümler için süreç boyunca emek verirken destek almak, bir yol göstericiye sahip olmak ise çok kıymetli.
Herkesin yaşamında, meyvesi bol olan ağacın dallarını yerlere eğdiği gibi, tevazu sahibi olup, en güzel meyvelerinden tattırıp, etrafına güzel lezzetler sunan ağaç benzeri örnek insanlar vardır. Yıllar önce tanıştığım, adı gibi Refik olan güzel insan da onlardan biriydi.
Bir amaç verdi bana. Yolu gösterdi, yol arkadaşları ile tanıştırdı. Öğretti, bıkmadan usanmadan anlattı. Tükenmiş hissettiğimde elimden tuttu. Ne kadar güçlü olduğumu kulağıma fısıldadı. Sırf bana karşı değildi bu tutumu, etrafındaki herkese böyle davranıyordu. Sabırsız olan ben sabrı ondan yeni baştan öğreniyor ve bu kadar sabırlı olmasına şaşırmaktan alıkoyamıyordum kendimi. Bazı konularda kendimi sabırlı sanıyor, ama bunun tahammül olduğunu yeni yeni anlıyordum.
Bu satırları okuyan sizlere sorsam, örnek aldığınız birinin ismini tutun, sizin meyve veren ağacınız kimdir desem, kim bilir aklınıza ilk önce kimin ismi gelecek? Belki anne babanız, belki tarihten bir kişilik ya da çalışma yaşamınızda elinizden tutan bir büyüğünüz.
Herkesin bir amacı ve yolu var bu yaşamda. Yok diyorsanız, gerçekten yaşıyor muyum, yoksa yalnızca zamanımı mı dolduruyorum diye sorun kendinize. Amacım var diyenlerle devam edelim o zaman.
Amaç var, yol var. Biliyorsunuz yolu bitirmek için yola çıkmak lazım. Hazır mısınız yola çıkmaya, o ilk adımları atmaya? Başlayın gerisi gelecek. İhtiyacınız olan tek şey; inanç, disiplin ve devamlılık. Ve de sevgi. Sevgi kuşkusuz ki her şeyin özü. Kendiniz olun ve ruhunuzu sevgiyle besleyin! Kendinizi ve yolunuzu ve de yolculuğunuzu sevin.
Yaşamda yapmadığınız şeyler için pişmanlık duyacağınıza, konfor alanınızdan çıkarak yaptığınız şeyler için pişmanlık duyacaksanız da duyun. Sorun kendinize “Yarın ölecek olsam da şu anda yaşadığım hayatı mı yaşamak isterdim?”
Cevabınız hayırsa, ha gayret. Kaynakta, güç de sizsiniz, ilham da. Hatta siz “İlham”ın ta kendisisiniz. Serbest bırakın ruhunuzu, gitmek istediği o yerlere doğru yola çıksın özgürce. Emin olun, yol sizi olmanız gereken yere götürecek.
Zahmet edip yazıyı okuyup buraya kadar gelmeyi başardıysanız tebrikler ve teşekkürler.
Ve sırada en son adım ve sorgulama kaldı. İNANCINIZ…
Her şeyden önemlisi sizinle yola çıkanları ve yolu sorgulamadan önce inancınızı sorgulayın. Yola çıkmak istediğiniz “kendiniz” kendinize inanmış olsun.
İnançlı mısınız ve yola koyulmaya hazır mısınız?
Var mısınız?
Bu yazıya ilham olan, yolumda bana beni işaret eden, yolu hatırlatan ve yoldaş olan Mehmet Refik Yücel’i sevgi ve şükranla anıyorum.
- Yalnız Balina - 17 Aralık 2024
- İnsan Hayatının Anlamı ve Değeri Nedir? - 21 Kasım 2024
- Düşünceyi Düşünmek - 2 Kasım 2024