Gıda israfı ve açlık: Küresel ve Türkiye gerçekliği

Gıda israfı ve açlık, dünya genelinde ve Türkiye’de ciddi sosyoekonomik sorunlar arasında önemli bir yer tutmaktadır. Bu iki konu, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaÅŸma yolunda büyük engeller oluÅŸturmakta ve toplumsal adalet meselelerini gündeme getirmekte.

Gıda israfı, sadece ekonomik bir kayıp değil, aynı zamanda su, enerji, zaman ve emek gibi değerli kaynakların da boşa harcanması anlamına gelmektedir. Açlık ise, insanların temel haklarından biri olan yeterli ve dengeli beslenme hakkının ihlali olarak karşımıza çıkmaktadır.

Gıda israfı ve açlık, kapitalist üretim biçimi ve tüketim toplumunun yarattığı çarpıklıkların en belirgin örneklerinden biridir. Kapitalizmin temelindeki üretim fazlası ve tüketimi teşvik eden yapılar, gıda israfının artmasına ve kaynakların verimsiz kullanımına neden olmaktadır. Tüketim toplumu, bireyleri sürekli olarak daha fazla tüketmeye ve bu şekilde üretimin sürdürülmesini sağlamaya yönlendiren bir sistemdir. Bu durum, gıda ürünlerinin aşırı üretimine ve dolayısıyla israfına yol açmaktadır.

Kapitalist üretim tarzı, kar maksimizasyonunu esas aldığı için, gıda üretimi ve dağıtımında kısa vadeli kârları önceliklendirir ve verimlilik ile sürdürülebilirlik ikinci planda kalır. Bu yaklaşım, gıda güvenliği ve adil dağıtımı göz ardı eder ve hem açlık hem de israf sorunlarını derinleştirir. Tüketim toplumunun insan ilişkileri ve insani değerler üzerindeki etkisi, maddi ilişkilerin ve tüketim alışkanlıklarının öne çıkmasına neden olur. Bu da, gıda gibi temel bir ihtiyacın bile aşırı tüketim nesnesine dönüşmesine ve israfın normalleşmesine yol açar.

BirleÅŸmiÅŸ Milletler Çevre Programı’nın (UNEP) 2024 Gıda Atığı Endeksi Raporu, gıda israfının küresel ölçekteki boyutlarını ve bunun Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 12.3’ün (SDG 12.3) gerçekleÅŸtirilmesine olan etkilerini detaylandırmaktadır. Rapor, perakende, gıda hizmetleri ve hanehalkı sektörlerindeki gıda israfını anlamada bir dönüm noktası oluÅŸturmakta ve özellikle hanehalkı düzeyinde beklenenden daha fazla gıda israfı verisi bulunduÄŸunu ortaya koymaktadır. 2024 raporu, daha geniÅŸ veri noktalarını içerecek ÅŸekilde geniÅŸletilmiÅŸ ve daha saÄŸlam global ve ulusal tahminler sunmaktadır.

BirleÅŸmiÅŸ Milletler’in 2021 yılında yayımladığı bir rapora göre, Türkiye’de her yıl 7,7 milyon tondan fazla gıdanın israf edildiÄŸi ve kiÅŸi başına düşen israf miktarının 93 kilogram olduÄŸu belirtilmektedir. Türkiye, bu verilerle dünya genelinde en fazla gıdanın israf edildiÄŸi ülkeler arasında yer almaktadır.

Dünya genelinde ise, BirleÅŸmiÅŸ Milletler’in 2022 yılında yayımladığı Gıda GüvenliÄŸi ve Beslenme Durumu Raporu’na göre, 2021 yılında açlıkla mücadele eden insan sayısı 828 milyona yükselmiÅŸtir. Bu, 2020 yılına göre yaklaşık 46 milyonluk bir artış ve COVID-19 pandemisinin baÅŸlangıcından bu yana 150 milyonluk bir artış anlamına gelmektedir. Rapor, dünya genelinde yaklaşık 2.3 milyar insanın 2021 yılında orta veya ÅŸiddetli düzeyde gıda güvensizliÄŸi ile karşı karşıya kaldığını ve bu sayının pandemi öncesine göre 350 milyon daha fazla olduÄŸunu belirtmektedir.

Bu veriler, gıda israfı ve açlıkla mücadelede küresel ve ulusal düzeyde atılması gereken adımları belirlememize yardımcı olmaktadır. Gıda israfını azaltmak ve açlığı sona erdirmek için toplumun her kesiminden bireylerin ve kurumların iş birliği yapması gerekmektedir. Sürdürülebilir gıda sistemleri oluşturmak, gıda güvenliğini sağlamak ve çevresel etkileri azaltmak için gıda israfıyla mücadele etmek, hepimizin sorumluluğu altındadır.

Bu çerçevede, kapitalist üretim biçimi ve tüketim toplumunun etkilerini azaltmak için, gıda üretimi ve dağıtımı süreçlerinin yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Gıda israfını azaltmak ve açlığı sona erdirmek adına, sürdürülebilir ve adil bir gıda sistemi oluşturulmalıdır. Bu, hem bireylerin tüketim alışkanlıklarının değiştirilmesini hem de üretim süreçlerinin daha verimli ve adil hale getirilmesini gerektirir. Böylece, gıda israfı ve açlıkla mücadelede daha etkili ve kapsayıcı bir yaklaşım benimsenebilir.

NHY, Deniz Çınar