Vefa(t)

Bugün ölüm kavramına etimolojik bir noktadan giriş yapalım. Vefat…

Türk Dil Kurumu ‘Vefat’ın sözcük anlamı ölüm diyor. TDK’ya göre iki sözcük arasında bir fark yok.

Sözcüğün kökenini biraz araştırınca Nişanyan Sözlükten aldığım bu tanıma ulaştım. “Arapça wfy kökünden gelen īfāˀ إيفاء “(gereğini) yerine getirme, (görevini) yapma, (borcunu) ödeme” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça wafā وفا “sözüne sadık oldu” f iilinin ifˁāl vezninde IV. mastarıdır. “

Yani bu durumda dil bilimsel olarak hayatını kaybeden bir insan için “öldü” demekle “vefat” arasında bir fark yok diyebilir miyiz? Aslında diyemeyiz. Türkçede, maddi anlamda bedenen ölümün, karşılığı “mevt” fiilidir.  Ve Türkçe tıbbi yazımda da vefat kavramı yoktur. Ölüm vardır, ölüm riski vardır, ölümcül hastalıklar vardır.  Ama “Ölüm” soğuk bir sözcük. Ve sert geliyor birçok insana. Kaç kişi bir yakınımız hayatını kaybettiği zaman ‘öldü’ demişizdir. Daha üstü örtük ibareler, -vefat etti- tercih etmek ölümü sanki biraz daha kabul edilebilir kılıyor.

Vefat sözcüğünü politik ve ideolojik bir dil kullanım niyetiyle tercih edenleri de buraya not edip -bu tartışmaya girmeden- ama dilde Türkçeleşmenin öneminin de altını çizerek, yazımıza devam edelim ve ölüme dönelim. 

Bence ölüm güzel Türkçemizin, vefat ise Arapçanın vefa ile aynı kökten gelen en anlamlı sözcüklerinden biri. Sözünü tutmak, borcunu ödemek demek, yani ölmek bir nevi vefa göstermek. İnsan dünyaya geldiğinde bir emaneti taşır ve öldüğünde sözünü tutup emaneti teslim etmiş olur. 

Peki kime karşı vefa göstermeli insan. Bu soruyu sorduğumda cevabı Mevlana’da bulurum. “Dostlarını daima vefa ile hatırla can. Arayan sen ol, bulan sen. Tanıyan sen ol, kucaklayan sen. Kula vefası olmayanın Hakka vefası olmaz.”

Mevlana’dan devam edelim. O vefayı Allaha duyulması gerekenin dışında birçok boyutta ele alıyor. Mevlana’nın eserlerinde vefanın diğer boyutu insanların birbirlerine vefa göstermesidir. Birisine iyilik yaptığımızda, onun bizi bilmesini isteriz. Mevlana, ‘Vefayı başkasından bekleme, vefayı sahibi olan Allah’tan bekle’ diyor. Üçüncü boyutu hayvanlara ve vefanın dördüncü boyutu ise eşyaya karşı vefa göstermektir. Mevlana’ya göre cansız varlıkların özünde bir şey vardır, o da Allah’ı zikretmektir. Ona göre cansızlarda Allah der. Onların da kıymetini bilin, hakkını teslim edin der. Kim bilir yaptığımız tüm işlere, girdiğimiz, çıktığımız mekanlarda şahit oluyor ve insandan eşyaya, eşyadan da insana bir şeyler geçiyordur.

Ne, “Bu kadar iyi niyetli olmayın. Çünkü en yakın bildiğiniz vefasız çıkabilir ve sizi düşmanlarınız değil de dostlarınız yıkabilir…” diyen Charles Bukowski’ye, ne de Vefa İstanbul’da bir semt adı ve bozacıdır! diyenlere” kulak asmayın. Vefasızlık görseniz de siz duruşunuzu ve inancınızı bozmayın. Başta kendiniz olmak üzere tüm yaşama vefa ve saygı gösterin. Bir iyilik yapacaksanız da, başkasına kötülük etmeden yapın. 

Mevlana’nın sözüyle noktayı koyalım: “İyilik aradın mı insanda, kötülük kalmaz.”

Sevmeye, sevilmeye, değer verilmeye, hoşgörüye, sadakate ve vefayla geçen bir yaşama…

A. Semih İŞEVİ
Latest posts by A. Semih İŞEVİ (see all)