Kadınların ve erkeklerin toplumda eşit olmadığı bir gerçek. Bu eşitsizlik, kadınların sağlığına ve refahına zarar veriyor. Özellikle kalp hastalığı riski, cinsiyet eşitsizliğinin yüksek olduğu ülkelerde kadınlar için daha fazla.
Bu sonucu ortaya koyan bir araştırma, İngiltere’de The Lancet Public Health dergisinde yayımlandı. Araştırmada, 175 ülkede cinsiyet eşitsizliği ve kalp hastalığı arasındaki ilişki incelendi. Cinsiyet eşitsizliği, kadınların eğitim, istihdam, gelir, siyaset ve karar alma süreçlerine erişimini ölçen bir endeksle belirlendi. Kalp hastalığı riski ise, kadınların kalp krizi veya inme geçirme olasılığı olarak hesaplandı.
Araştırmanın bulgularına göre, cinsiyet eşitsizliğinin yüksek olduğu ülkelerde kadınların kalp hastalığı riski de yüksek. Örneğin, Afganistan, Yemen ve Çad gibi ülkelerde cinsiyet eşitsizliği en yüksek seviyede iken, kadınların kalp hastalığı riski de en yüksek seviyede. Buna karşılık, Norveç, İzlanda ve İrlanda gibi ülkelerde cinsiyet eşitsizliği en düşük seviyede iken, kadınların kalp hastalığı riski de en düşük seviyede.
Araştırmacılar, bu sonucun nedenini şöyle açıklıyor: Cinsiyet eşitsizliği, kadınların yaşam tarzı seçimleri, stres seviyeleri ve sağlık hizmetlerine erişimi üzerinde olumsuz etki yaratıyor. Cinsiyet eşitsizliği nedeniyle kadınlar, sağlıklı beslenme, fiziksel aktivite ve sigara bırakma gibi kalp hastalığından koruyan davranışlara daha az yönelebiliyor. Ayrıca, cinsiyet eşitsizliği nedeniyle kadınlar, daha fazla şiddet, ayrımcılık ve yoksulluk gibi stres kaynaklarıyla karşılaşıyor. Bunlar da kalp sağlığını bozuyor. Son olarak, cinsiyet eşitsizliği nedeniyle kadınlar, kalp hastalığının önlenmesi, teşhisi ve tedavisi için gerekli olan sağlık hizmetlerine daha az ulaşabiliyor.
Bu araştırma gibi pek çok çalışma, cinsiyet eşitsizliğinin kadın sağlığına verdiği zararı gözler önüne sermektedir. Bu çalışmalar, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadele etmenin hem kadınların hem de toplumun yararına olduğunu ortaya koyuyor.
Türkiye’de durum ne?
Türkiye’de cinsiyet eşitsizliği konusunda durum pek iç açıcı değil. Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) 2020 yılında yayımladığı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’nde Türkiye 156 ülke arasında 133’üncü sırada yer aldı. Ülkelere 0 ile 1 arasında puan verilen endekste Türkiye’nin puanı 0,638 olarak açıklandı. Bu puan Türkiye’deki cinsiyet uçurumunun yüzde 63,8 kapanmış olduğu anlamına geliyor.
Türkiye, endeksin dört alt boyutu olan sağlık, eğitim, ekonomi ve siyaset alanlarında da düşük performans gösteriyor. Sağlık alanında Türkiye’nin puanı 0,975 iken, eğitim alanında 0,994, ekonomi alanında 0,573 ve siyaset alanında 0,111 olarak belirlendi. Bu sonuçlar, Türkiye’de kadınların sağlık ve eğitimde erkeklerle neredeyse eşit olduğunu, ancak ekonomik ve siyasi hayatta erkeklerden çok geride kaldığını gösteriyor.
Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranı %34,2 ile OECD ülkeleri arasında en düşük seviyede. Kadınların istihdam oranı ise %28,7 ile yine OECD ortalamasının çok altında. Kadınların işgücüne katılımını ve istihdamını engelleyen faktörler arasında eğitim düzeyi, ev içi iş yükü, çocuk bakımı sorumluluğu, aile baskısı ve cinsiyet ayrımcılığı sayılabilir.
Türkiye’de kadınların siyasi temsili de oldukça düşük. En güncel seçim verilerine göre Türkiye’de milletvekillerinin yalnızca %17’si kadınlardan oluşuyor. Bu oran Avrupa Birliği ülkelerinde %32,6. Türkiye’de yerel yönetimlerde de kadın temsili zayıf. Belediye başkanlarının %3’ü, belediye meclis üyelerinin %12’si ve muhtarların %1’i kadın.
NHY/ Cumhuriyet, The Lancet Public, DW Türkçe, Dergi Park, UNFPA
- Kapıların Ardındaki Hayat: Sibel Saçık’ın Eserine Dair - 21 Kasım 2024
- AYM’den Yurt Dışına Çıkış Yasağına Dair Önemli Karar - 21 Kasım 2024
- Çin Savunma Bakanı, ABD’li Mevkidaşıyla Görüşmeyi Reddetti - 21 Kasım 2024