Tuncer Bakırhan Mersin’de Ekmek ve Adalet Buluşmaları’nda Anayasa ve Seçim Tartışmalarını Değerlendirdi

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Ekmek ve Adalet Buluşmaları kapsamında Mersin’de bir dizi temaslarda bulundu. İlk olarak yerel basın temsilcileriyle bir araya gelen Bakırhan, anayasa ve seçimlere ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

“Darbe Anayasasından Kurtulmak Yeterli Değil”

Anayasa tartışmalarına ilişkin soruya yanıt veren Bakırhan, Türkiye’nin yıllardır darbe anayasasından kurtulmaya çalıştığını vurguladı. “İktidar ve küçük ortakları sürekli darbe anayasasına gönderme yapıyor. Ancak, yargının bağımsız olmadığı, siyasi erk tarafından denetlendiği bir dönemdeyiz. Darbe dönemlerinde bile Anayasa Mahkemesi kararları dikkate alınır, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ihlal kararları uygulanmak zorunda kalınırdı. Bugün ise bu kararlara uyulmuyor” dedi.

Bakırhan, mevcut anayasanın toplumun çeşitliliğini yansıtmadığını belirterek, “Kürtlerin dili, Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı, Süryani, Arap kültürleri tanınmıyor. Yeni bir anayasa yapılacaksa, demokratik olmalı ve toplumun tüm dinamikleri katılım sağlamalı” diye konuştu. Ayrıca, anayasa yapım sürecinin samimiyeti için mevcut siyasi ve toplumsal baskıların sona ermesi gerektiğini vurguladı.

Cezaevlerindeki siyasi tutuklulara dikkat çeken Bakırhan, “Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Can Atalay gibi onlarca seçilmiş kişi cezaevindeyken anayasa yapım sürecinin samimiyetinden bahsedilemez. Eğer samimiyet varsa, önce bu konuda bir yol temizliği yapılmalı” dedi. Bakırhan ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi yetkilerinden vazgeçmeye ne kadar istekli olduğunu sorguladı.

Seçim Güvenliği ve Toplumun Güveni

Seçimlere ilişkin bir soruya cevap veren Bakırhan, seçmen taşımaları ve seçim hilelerine rağmen halkın halen seçimlere güvendiğini belirtti. DEM Parti olarak seçimlere büyük önem verdiklerini vurgulayan Bakırhan, “31 Mart seçimleri iktidara büyük bir ders verdi. Halk, iktidara politikalarını değiştirme çağrısı yaptı. Ancak, seçimlerin tek başına çözüm olmadığını, esas çözümün toplumun ortak örgütsel birlikteliği olduğunu unutmamak gerekiyor” ifadelerini kullandı.