Zurnalı Hayat

Milli değerimiz olan zurna, kafa ütüleme pipeti değildir. Zurnacılar sessizlerin sesi ve kimsesizlerin hemşehrisidir. Zurna hak, hukuk ve guguk çerçevesinde üflenirse insanı mest eder. Zurnada çok sesliliğe karşı değiliz, zart zurta karşıyız. Bir kişinin hatası yüzünden zurnacılar zan altında kalıyor. Kaç kez, “Ağzınızla çalın şunu!” dedim. Sağ olsunlar beni kırmadılar. Demokratik nezaket ve üslup içerisinde zurna çalarak geldik bu günlere. Alnımız hep açık, zurnamız bazen tıkalı. Uzun lafın kısası, milletten saklayacağımız bir zurnamız yok bizim. Herkes kendi zurnasını bilsin, başkasının zurnasını üflemesin. Kişi başına düşen zurna sayısı  azalınca, vatandaş nereye üfleyeceğini şaşırdı. Zurnayı öttürürken tahrik olduğumuzu iddia edenler, halt etmiş! Tahrik olsaydık dimdik duramaz ve vatandaşı kucaklayamazdık. 

Beklediğimiz fırsat, karşımıza düdük değil zurna olarak çıktı. Çok şükür, zurnada elle tutulur bir gelişme sağladık. Vatandaş zurnayı, düdük makarnası gibi sevdi. Artık bu mereti, milli mutabakatla ve de uluslararası hukuktan kaynaklanan kararlılıkla öttürmeliyiz. IMF’yi zurnaladık mesela. Bıyıkları çıkmamış çocuklarımızı zurna sahibi yaptık. İki elin nesi var, zurnanın sesi var. Zurna deyip geçmeyelim. Zurnası olanla olmayan arasında en az 30 cm fark var. Zaman kötü, sakla zurnayı gelir zamanı. Zurnanın kıymetini bilmezsen eğer, zurna da senin kıymetini bilmez. Döner dolaşır ve zart diye karşına çıkar. Zurnacı Zakir, “Ev alma, komşu da alma zurna al” demiş. Parayı veren düdüğü çalar ama, dudak yalama alışkanlığı olanlar zurna çalamaz. Siyasetçi bir saat konuşur, eline zurna versen bir saniyelik ses çıkartamaz. Meclisimiz kanun fabrikası gibi çalışır ama, kanun çalmasını öğretmez. Öğretmeye kalksa, “Devlet, neden zurna çalmayı öğretmiyor?” diye sorarlar.  

Siyasette Aydın Havası yerine zurna havası estirmeliyiz. Çünkü son söz millettin, son şarkı Zurnacı Zakir’in. Biz zurnamıza, hep bu pencereden baktık. “Zurnam çalacak mı, çalmayacak mı?” diyerek fal bile açtık. “Zurna, flütün babasıdır” diyenlere itibar etmedik. “Dediğim dedik, çaldığım zurna” anlayışına hep karşı çıktık. Bir yetkili, “Zurnama nazar değdi. Yoksa bu alet, bu kadar çabuk bozulmaz” dedi. Valla haklı… Yüzün yarısı ellidir, ülkemizdeki gelir adaletsizliği işte buradan bellidir. Dumansız baca, davulsuz zurna olmaz. Zurnalı hayat devam ediyor, bekleme yapmayalım. Zurnacıların karşısında limon yalayanları uyaralım. Zurnayı ne kadar çok çalarsak, o kadar iyidir. Soru sormak yok, kayıtsız şartsız öttür! Anlayana sivrisinek saz, anlamayana zurna az. Ben bunu bilir bunu söylerim. En çok da, zurna dürümü severim. 

Ahmet Zeki YEŞİL
Latest posts by Ahmet Zeki YEŞİL (see all)