Kayyımlarla görevden alınan Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanları Abdullah Zeydan ve Neslihan Şedal, meclis toplantısını alternatif bir mekânda gerçekleştirdi. Toplantının ana gündemi halk iradesi, dil hakları ve kayyım uygulamasının demokratik siyasete etkileriydi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından 31 Mart yerel seçimlerinde Van Büyükşehir Belediyesi’ne seçilen eşbaşkanlar Abdullah Zeydan ve Neslihan Şedal, İçişleri Bakanlığı’nın kayyım kararıyla görevden alınmıştı. Aradan geçen haftalarda seçilmiş meclis üyeleriyle birlikte yapılan ilk meclis toplantısı, belediye binasında değil, KESK Şubeler Platformu binasında gerçekleştirildi.
Toplantıya eşbaşkanlar Zeydan ve Şedal başkanlık etti. Toplantıda kayyım uygulamasının meşruiyeti ve demokratik siyasete etkileri değerlendirildi. Seçilmiş yöneticiler, halkın iradesinin gasbedilmesini “darbe” olarak nitelendirdi.
Şedal: “Dilimiz ve irademiz için mücadele ettik”
Toplantının açılış konuşmasını yapan Eşbaşkan Neslihan Şedal, 15 Mayıs Kürt Dil Bayramını hatırlatarak “Dilimiz için büyük bedeller verdik. Büyük zorluklar, asimilasyon yaşandı ama halk büyük mücadeleler vererek, dilini savundu” dedi. Şedal, belediyelerde Kürtçe’nin yaşatılması için verilen çabaları hatırlattı ve mücadelelerinin kültürel varoluş ile siyasal haklar arasında bir bağ kurduğunu vurguladı.
Şedal, 27 Şubat’ta Abdullah Öcalan tarafından yapılan ve kamuoyunda “barış çağrısı” olarak değerlendirilen açıklamaya da değindi:
“Sayın Öcalan’ın çağrısı, bu topraklarda herkesin özgürce yaşama çağrısıdır. Bu çağrıdan bugüne yaşananlar, içimizdeki barış duygusunu büyütüyor. En büyük barış, halkın iradesini tanımaktır.”
Kayyım atamalarını halkın seçme hakkına dönük doğrudan bir müdahale olarak değerlendiren Şedal, “Bu halk kayyım değil, hizmet için sandığa gitti. Bu iradeye saygı göstermemek barışı inkâr etmektir” dedi.
Zeydan: “Demokratik çözüm için adım atılmalı”
Toplantının ikinci konuşmasını yapan Eşbaşkan Abdullah Zeydan ise, Öcalan’ın çağrısının yalnızca Türkiye için değil, Ortadoğu halkları için de önemli bir “çözüm vizyonu” sunduğunu söyledi.
“Bu çağrının gereği yerine getirilmelidir. Umut hakkı, hasta tutukluların durumu ve toplumsal barış için atılması gereken adımlar bir an önce hayata geçmelidir” dedi.
Zeydan, kayyım uygulamasını yalnızca yerel yönetim meselesi olarak değil, sistematik bir siyasal tercih olarak gördüklerini belirtti:
“Bugün birçok belediyemiz kayyım işgali altındadır. Bu sadece belediye hizmetleriyle ilgili değil; halkın yönetime katılma hakkına yönelik doğrudan bir müdahaledir.”
Zeydan, DEM Parti’nin “demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigma”sını hatırlatarak, bu anlayışın hem yerel hizmetlerde hem de siyasal çözümde temel alınması gerektiğini ifade etti.
Toplantı sembolik bir duruştu
Van’daki toplantı, yalnızca teknik bir belediye meclisi toplantısı değildi; kayyım politikasına karşı demokratik bir duruşun beyanı niteliğindeydi. Alternatif bir mekânda gerçekleştirilmiş olması, hem hukuki açıdan tartışmalı bir görevden alma kararına karşı itirazı, hem de seçilmiş siyasetçilerin halkla bağını sürdürme iradesini simgeliyordu.
Kayyım Politikası ve Demokratik Siyaset
İçişleri Bakanlığı tarafından 31 Mart seçimlerinin ardından çeşitli DEM Partili belediyelere kayyım atanmış, bu uygulama muhalefet partilerinden ve hukuk çevrelerinden sert eleştiriler almıştı. Eleştiriler, Anayasa’nın 38. maddesine ve seçme-seçilme hakkına doğrudan aykırılık olduğu yönünde yoğunlaşırken, uygulama yalnızca bir güvenlik önlemi değil, sistematik bir idari ve siyasal mühendislik biçimi olarak değerlendiriliyor.
DEM Parti’nin Van’daki meclis toplantısı, bu politik mühendisliğe karşı verilen demokratik cevabın bir örneği olarak kayda geçti.
- Bilim İnsanlarından Alarm: 1,5 Derecelik Isınma Eşiği 2028’de Kalıcı Olarak Aşılabilir - 20 Haziran 2025
- NASA’nın Mars’taki “Mantar” Gizemi: Gerçekten Yaşam Belirtisi mi, Yoksa Sıradan Bir Jeolojik Şekil mi? - 20 Haziran 2025
- CHP’li 81 İl Başkanından Ortak Direniş: Kayyum Darbesini Tanımayacağız - 20 Haziran 2025