İstanbul Barosu’na Yönelik Soruşturma: Barolara Yeni Bir Baskı mı?

İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulu üyeleri hakkında, sosyal medyada yapılan bir açıklama gerekçe gösterilerek resen bir soruşturma başlatılmıştır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bu açıklamayı ‘terör örgütü propagandası yapmak’ ve ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak’ suçları ile ilişkilendirmiştir. Söz konusu açıklama, firari sanıklar Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’i övdüğü ve Türkiye’yi savaş suçu işlemekle itham eden bir dil kullandığı iddialarıyla özellikle gündeme gelmiştir.

Barolar, hukukun üstünlüğünü savunma ve insan haklarını koruma görevlerini üstlenmektedirler. Ancak son yıllarda Türkiye’de baroların, özellikle iktidara eleştirel yaklaşan tutumları dolayısıyla baskı altında olduğu bir gerçektir. İstanbul Barosu’na yönelik bu soruşturma, bu baskının bir yansıması olarak değerlendirilmektedir.

İfade Özgürlüğü ve Hukukun Üstünlüğü

Soruşturmanın, ‘terör örgütü propagandası yapmak’ gibi ciddi bir suçu içeriyor olması, baro üzerindeki baskının yalnızca hukuki değil, siyasi bir boyut taşıdığı anlamına geliyor. Türkiye’de terör suçlamaları çoğunlukla muhalefeti bastırmak amacıyla kullanılmaktadır. Bu bağlamda, İstanbul Barosu gibi bir kurumun hedef alınması, hukukun tarafsızlığı konusunda endişeleri artırmaktadır. Eğer baronun açıklaması, devlet politikalarını eleştiriyorsa, bu ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmelidir.

İstanbul Barosu’na yönelik bu soruşturma, Türkiye’de hukukun üstünlüğü ve ifade özgürlüğü konusundaki tartışmaları daha da derinleştirmektedir. Barolar, hukukun savunuculuğu görevine devam edecek ve bu süreçte sessiz kalmayacaklardır.