Ormanları, tarım alanlarını, su havzalarını, doğayı ve kültürel mirası bir daha yenilenemeyecek düzeyde tahrip eden 3. Havalimanı inşaatı, Erdoğan iktidarının siyasi şova döndürülerek 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’na yetiştirilmeye çalışılan bir prestij yatırımı. İnşaatı yapan firma, AKP iktidarının en büyük ihalelerini alan 5 holdinge ait olan İGA (açılımı İstanbul Grand Airport), Cengiz-MAPA-Limak-Kolin-Kalyon’un ortak girişimi. Bu 5 şirketten her birinin %20 oranında eşit hissesi bulunan İGA, 7 Ekim 2013 tarihinde kuruldu. İnşaat tamamlandıktan sonra İGA, 25 yıl boyunca havalimanının işletmesini de yapacak.
Şehir merkezinden 35 kilometre uzaklıkta ve 76,5 milyon metrekarelik alanı kapsayan bu inşaatta, kesin sayı bilinmemekle birlikte 20 ile 30 bin işçi günde 16-18 saat düşük ücretle çalıştırılıyor. 17 işçi yaralanmasıyla sonuçlanan servis kazası sonrası işçiler eylem başlattı. Sabah erken saatlerde başlayan eylem kısa sürede yaygınlaşarak kitleselleşti. TOMA’ların yardımıyla havalimanına giren jandarma biber gazı kullanarak işçilerin yürüyüşlerini engelledi ve yatakhaneleri basarak 500’den fazla işçiyi gözaltına aldı.
İşçiler, yaşadıkları sömürü, baskı ve insanlık onuruyla bağdaşmayan koşullara karşı taleplerini söyle sıraladı:
1-Eyleme katılan arkadaşlarımızdan hiçbiri işten çıkarılmayacak… Bu konu tüm işçi direnişlerinin en büyük sorunudur. Patronlar direnişe katılan ve özellikle de direnişlere öncülük eden işçileri her zaman işten atar.
2-Habersizce işten atılanların işe iadesi… Yasa dışı bir şekilde herhangi bir neden gösterilmeden ve kendisine açıklama yapılmadan işten atılan işçilerin işe iadesi isteniliyor.
3-Servis sorununun çözülmesi… Bu konu son derece ciddi bir sorun. İşçilerin iradesi dışında servislerde gecikmeler oluyor ve yüzden işçilerin ücretlerinden ceza kesintileri yapılıyor.
4-Yatakhaneler ve lavabo-banyo temizliklerinin düzenli yapılması, tahtakurusu sorununun çözülmesi-yatakların yenilenmesi… Demek ki işçiler pislik içinde ve sağlıksız koşullarda yaşamaya zorlanıyor. Tahtakurusu için bile önlem almayan işveren en kötü koşulları işçilere layık görüyor.
5-Revir personelinin işçilerle ilgilenmemesine son verilmesi, tedavi için genel sağlık malzemelerinin temini, aşağılayıcı davranışların olmaması… En ağır koşullarda ve kimi yerde insan gücüyle çalışan işçilerin sağlık sorunlarıyla ilgilenilmiyor, revirde gerekli sağlık malzemeleri bulunmuyor ve sağlık sorunu yaşayan işçiler revir personeli tarafından aşağılanıyor.
5-Ücretlerin tamamının hesaba yatırılması, elden ödemelerin yapılmaması… Bu işyerinde açıktan vergi kaçırılıyor. Ücretlerin bir kısmı (500 TL) banka dekontlarıyla işçilerin hesaplarına yatırılıyor. Geri kalan ise elden ödeniyor. Böylelikle SSK, stopaj gibi gederler şirket tarafından düşük gösteriliyor ve vergi kaçırılıyor.
6-Geçmişe dönük ödenmeyen ücretlerin ödenmesi… Birikmiş ücretler ödenmiyor ve işçilerin alın terine el konuluyor. Bu nedenle işçilere birikmiş alacaklarını istiyor.
7-İşçiler ve formenlerin aynı yemekler yemek yemesi… İşçilere ve formenlere (yani ustabaşı ve işçibaşı gibi denetleyici personel) farklı yerlerde ve farklı yemekler veriliyor. Bu ayrım işçiye daha kötü yemek verilmesi anlamına geliyor.
8-Bu sorunları bildikleri halde müdahale etmeyen ve devam ettikleri sürece aynı mağduriyeti yaşatacak olan İGA yetkililerinin görevden alınması… Bütün bu uygulamalardan sorumla olan işyerindeki şirket yöneticilerin değiştirilmesi ve daha insani davranışlar sergileyecek yöneticilerin görevlendirilmesi isteniyor.
9-Kabul edilen protokolün basın karşısında da okunması… Bu taleplerin bir protokole bağlanması ve bunun basın karşısında açıklanmasını istiyor. Böylelikle bir anlaşma/uzlaşma niteliği olan yazılı protokolün kamu tarafından bilinmesi isteniyor.
10-İş cinayetlerine karşı önlemlerin alınması… Bu işyerinde iş güvenliğinin olmadığı, çok sayıda iş cinayetinin olduğu ve bunların kamuoyundan gizlendiği biliniyor. Bu nedenle işçiler iş güvenliği için somut önlemlerin alınmasını istiyor.
11-6 aydır ücret alamayan arkadaşlardan memlekette olanların da ücretlerinin ödenmesi… Belli 6 aydan beri ücretlerini alamayan veya işten çıkarıldıkları için memleketlerine dönen işçilerin ücretlere ödenmemiş. İşçiler haklı olarak bu ücretlerin ödenmesini istiyor.
12-Yatak ve yemek, bayram ikramiyelerinin verilmesi… İşçi barakalarında adet kölelik koşullarında kalan işçiler yatak ve yemek gibi işçi sağlığının gerektirdiği bir talepte bulunuyor. Ayrıca hala ödenmemiş olan bayram ikramiyelerinin ödenmesini istiyor.
13-Azerbeycanlı işçilerin başındaki Selim Öztürk mağduriyet yaratmıştır, görevden alınması… Çok sayıda yabancı işçinin de çalıştırıldığı işyerinde Azerbeycanlı işbaşının görevden alınma isteniyor. Bu adam kendi yurttaşlarının ve işçilerin değil patronun çıkarlarını koruyarak işçilere ihanet ediyor.
14-İşçilere kıyafet verilmesi… İnşaat işkolunda açık alanda çalışıldığı için giyim kuşam ve güvenlik donanımı (baret, postal, yağmurluk, içlik, yelek vb) gibi kıyafetlerin hayati bir önemi var. Bu nedenle işçiler yasalara uygun olan iş kıyafetleri istiyor.
15-Serviste geçen sürenin mesai olarak verilmesi… Bu işyeri kentten oldukça uzakta bulunduğu için servislerin zamanında iş verine varmaması nedeniyle işe başlama saatlerinde gecikmeler oluyor. Üstelik işçiler çok erkenden servislere biniyor ve yolda uzun zaman geçiyor. Bu nedenle de işveren gecikmenin bedelini işçilerinden ücretlerinden kesiyor. Fazla çalışma anlamına geldiği bunun fazla mesai olarak ödenmesini istiyor.
Köle muamelesi gören işçilerin kargacık burgacık el yazısıyla maddeler halinde yazdıkları talepleri son derece masum ve makul şeyler. Bunlar, ILO sözleşmeleri, Anayasa ve İş Kanunu başta olmak üzere yasalar gereği yerine getirilmesi zorunlu taleplerdir. İş bırakma eylemi de Anayasa ve İLO sözleşmeleri, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararları çerçevesinde işçilerin meşru hakkıdır. Kölece koşullarda çalıştırılan, insanlık dışı barınma-beslenme ve ulaşım koşullarına maruz kalan, her gün en az iki işçinin kanının aktığı bu köle kampında iş bırakma şeklinde yapılan direniş, “Artık yeter. Biz köle değiliz” isyanıdır. İşçiler için bıçak kemiğe dayanmış olmalı ki, her şeyi göze alarak “İşçiyiz, güçlüyüz, haklıyız, kazanacağız” sloganları ile direnişe geçti. sloganları ile İşçilerin taleplerinden anlaşıldığı kadarıyla işçileri çağdışı koşullarda çalıştıran, vergi kaçıran, sigorta primlerini, ücretleri yasaya aykırı bir şekilde geç veya eksik ödeyen asalak bir firma ile karşı karşıyayız.
- Siyasal Önderlikler ve Sosyalizm Anlayışı – Şaban İba - 14 Haziran 2024
- Eğitimde müfredat sorunu! - 26 Mayıs 2024
- Solun Durumunu Yeniden Düşünmek! - 20 Mayıs 2023