Erzurum’da Bir Kadın Daha Öldürüldü: Hatice Agcakale Buzlak, Evli Olduğu Erkek Tarafından Boğularak Katledildi

Türkiye’de kadınlar yine en yakınlarındaki erkekler tarafından öldürülmeye devam ediyor. Son kadın cinayeti haberi Erzurum’dan geldi. Henüz 20’li yaşlarının başındaki Hatice Agcakale Buzlak, evli olduğu Ali Osman Buzlak tarafından boğularak öldürüldü. Cinayet, kamuya ait bir alanda, Erzurum Şehir Hastanesi’nin bahçesinde, bir araç içinde işlendi. Katil zanlısı, ardından intihar girişiminde bulundu.

Edinilen bilgilere göre, Hatice Agcakale Buzlak, hastane bahçesinde birlikte bulunduğu Ali Osman Buzlak tarafından boğularak öldürüldü. Cinayet sonrası genç kadının cansız bedeni aracın bagajına konuldu. Zanlı, araç içindeki bir kesici aletle intihar girişiminde bulundu. Ancak kanlar içinde kullandığı araçla hastane bahçesinden ayrıldı ve Hüseyin Avni Ulaş Mahallesi’nde polis tarafından durduruldu. Araç içinde hareketsiz bulunan zanlı hastaneye kaldırıldı, aracın bagajında ise Hatice’nin cansız bedeni bulundu.

İkili arasında resmi nikah olduğu ve düğün hazırlıkları içinde bulundukları öğrenildi. Ancak kamuoyuna yansıyan bu bilgi, kadına yönelik erkek şiddetinin ilişkisel değil yapısal bir sorun olduğunu değiştirmiyor.

Bu Cinayet Bireysel Değil, Sistematik

Hatice Agcakale Buzlak’ın öldürülmesi, ne yazık ki münferit bir “aile içi şiddet” vakası değil. Bu, Türkiye’de her gün ortalama bir kadının erkekler tarafından öldürüldüğü sistematik bir kadın kırımı tablosunun parçası. 2024 yılında da kadınlar boşanmak istedikleri, evlenmek istemedikleri, kendi kararlarını almak istedikleri, ya da sadece “erkek egemen düzene karşı var olmak” istedikleri için öldürülmeye devam ediyorlar.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre, 2023 yılında Türkiye’de en az 315 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Bu kadınların önemli bir kısmı tıpkı Hatice gibi, en yakınlarındaki erkekler—eşleri, sevgilileri, nişanlıları ya da ayrılmak istedikleri partnerleri—tarafından katledildi. Çoğu zaman bu cinayetler, kadınların yardım talebinde bulunmasına rağmen önlenemedi. Kolluk kuvvetleri, yargı ve sosyal hizmetler mekanizması kadını korumakta yetersiz kaldı.

Cezasızlık Algısı Şiddeti Teşvik Ediyor

Uzmanlar, erkek şiddetinin cezasızlık ve caydırıcılıktan uzak yargı kararlarıyla körüklendiğini ifade ediyor. Birçok kadın cinayetinde faillere uygulanan “haksız tahrik” ve “iyi hal” indirimleri kamu vicdanını yaralarken, erkek şiddetini normalize eden patriyarkal bir hukuk anlayışını gözler önüne seriyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması da bu sürecin sembol adımlarından biri oldu.

Erkek Şiddetine Karşı Mücadele Hayati

Kadın örgütleri ve insan hakları savunucuları, yaşanan her kadın cinayetinin arkasında devletin yap(a)madığı görevlerin bulunduğunu söylüyor. Koruma kararlarının etkin uygulanmaması, caydırıcı cezaların verilmemesi ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini yeniden üreten politik söylemler, bu cinayetlerin önünü açıyor.

Hatice Agcakale Buzlak’ın adı, Türkiye’de erkek şiddetiyle yaşam hakkı elinden alınan yüzlerce kadının arasına eklendi. Ancak bu cinayetlerin sayılarla değil, isimlerle ve sorumlulukla anılması gerekiyor.

Bu ülkenin kadınları korunmak değil, yaşamak istiyor. Evde, sokakta, okulda, hastane bahçesinde değil; her yerde, her zaman yaşamak. Hatice’yi ve diğer tüm kadınları yaşatmak için ses yükseltmek, örgütlü mücadeleyi büyütmek her geçen gün daha da hayati hale geliyor.