Başkasına değil, Bay Kemal’e yenilmek

İşler iyi gidiyor. Alman General Clausewitz, “En büyük tuzaklara düşmanı kovalarken düşülür” diyor. Bütün gücümüzle maça asılmayı bırakmadan diyebiliriz ki, yine de işler iyiye gidiyor.

Başarı, en önemli meşrulaştırıcıdır. Sonuç odaklı değerlendirmeye yatkın olunduğu için Bay Kemal’in izlediği süreç, sonuçtan geriye doğru yeniden değerlendirilecek. Önemi yaşandığı günlerde de zaten açık olan adımlar belki biraz daha abartılarak anlamlandırılacak. Sözün ve eylemin gerçekleştiği günler de eleştirilen, karşı çıkılan veya anlam verilemeyen adımlar başarı faktörü ışığında yeni bir bakışla baştan değerlendirilecek.

Çünkü dünya çapında önem taşıyan bir siyasal süreç yaşıyoruz. Başka bir kıtada yaşayan bizler, Brezilya’da Lula’nın zaferinden nasıl moral ve ilham aldıysak, dünyanın nice köşelerinde de Türkiye deneyimi, moral ve ilham kaynağı olacak. Ve bu hikâyede dünya halkları Bolsonaro ve Lula’yı nasıl, hangi sıfatlarla okuyorlarsa bizim deneyimimizi de aynı vurgularla okuyacaklar. Özgürlük isteyen halklar olayı Erdoğan üzerinden konuşacaklar. Erdoğan bir bakıma sevinebilir, epeyce meşhur olacak. Ne de olsa şöhret şöhrettir.

Acaba tek adam rejiminden kurtulmanın, olağanüstü hal devletine son verip “olağan devlet işleyişi”ne yönelişimizin bir adım önünde, “kendi deneyimimiz”den ana başlıklar çıkartabilir miyiz? Bunun için henüz erken mi, yoksa başarının abartıcı etkilerinden uzak olduğumuz için zamanı mı?

***

Uzunca süre AKP ve MHP güven içindeydi. Çünkü 2017 referandumu ile kurulan tek adam rejimini, siyasal kutuplaşmanın son tahlilde “sağ-sol ayrımı” üzerinden olduğu ülkemizde, her zaman güvenli ellerde olmasını garantilediklerini düşünüyorlardı. Son günlere kadar gösterdikleri dirence bakıldığında hak vermek de gerekir. Eğer süreci bir sağ-sol kutuplaşması üzerinden yaşasaydık durum nasıl olabilirdi, tartışılmaya değer.

Kutuplaşmayı bu düzlemde tutmak için Bay Kemal’e odaklandılar. Sürekli meydana çağırdılar. Türkiye’nin modernleşme sürecini “milli ve manevi değerleri olmayanların devleti işgal etmesi, halka zulüm uygulaması”, “bir parantez” olduğu üzerinden bir geçmiş savunmasına sıkıştırmaya çaba gösterdiler. Uzatılabilir, ama yeterli. Buna karşın Bay Kemal ne yaptı?

Cumhur İttifakı’nın tek adam rejiminin teminatı olarak gördüğü ana önermeyi bozacak bir yol izledi. Otoriterliğe son verme hattını Cumhur’un beklediği gibi sağ-sol üzerinden değil, otoriterlikten bizar olan herkesin, her toplumsal ve siyasal hareketin ortak talebi üzerinden kurdu. Böylece belli bir toplumsal ve siyasal kesimin temsili üzerinden bekledikleri Bay Kemal, karşılarına mahallenin bütün çocuklarını toplayarak çıktı. Çünkü mahallenin hepsi despotluktan, dışlanmışlıktan bıkmıştı. Kabadayıyı şürekâsıyla birlikte göndermekte kararlıydı.

AKP’ye kaybetmek çok ağır gelecek. Ama özelikle Bay Kemal’e yenilmek üzüntülerini katbekat artırmakta. Bir dünya lideri, dayanılmaz karizma, ayakları yere basan, güncel duruma uygun bir strateji karşısında kar gibi erimekte. Hâlbuki daha birkaç yıl önce kitleleri “Ay’a dört şeritli yol” yapılacağına ikna edebilecek bir şahsiyetti. Bugünlerde ise neyi tutsa elinde kalıyor. Topluma yeniden demokratik kuruluş vaat eden ortak programlar karşında birkaç on bin oy için domuz bağıyla cinayet işleyenlerle iş tutmakta.

***

Tek adam rejimine karşı demokratik, çoğulcu bir ortam özlemiyle oluşan geniş bir ortak hat oluştu. Elbette bu sürecin her noktasını yalnızca sonuçtan hareketle kutsamamalı, eleştirel değerlendirmelerden muaf tutmamalıyız. Zaman zaman ölçüler kaçtı, zaman zaman atılması gereken adımlardan geri duruldu. Sondaki adımlar baştan da atılabilirdi. Uzayan süreçler kısaltılabilirdi. Uzunca süre toplumsal tepkiler bir yana ortaklaşma çabaları bir yana düştü, kesişemedi. Ancak ortak hedefte birleşmiş geniş bir toplumsal muhalefetin oluşmasında, çok farklı toplumsal ve siyasal hareketlerin “ortak derdin çözümü için yan yana gelmeleri” çizgisinin hakkını teslim etmek gerekir. Demokratik ve sol hareketler, devamında farklı önerileri olsa da “Bir Oy Bay Kemal’e, Bir Oy …’ye” sloganıyla sürece güçlü destek veriyor.

Bay Erdoğan için, bugüne kadar neyi savunuyorsa tam zıddını temsil eden Bay Kemal’e anahtarı teslim etmenin, iktidarı bırakmanın çok ötesinde anlamı ve yükü olsa gerek.

Kaynak: BirGün Pazar