Türkiye’de gazetecilik, iktidarın uzantısı haline gelen medya figürleriyle itibarsızlaştırma kampanyalarının aracı haline gelmişken, bir yalan daha yargıya taşınıyor. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Meclisi Üyesi Berkay Gezgin, AKP’ye yakınlığıyla bilinen ve sık sık ekranlarda muhalefeti hedef alan Cem Küçük hakkında suç duyurusunda bulunacağını açıkladı. Gerekçe: Cem Küçük’ün, Gezgin’in İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraklerinden 1 milyon lira aldığı yönündeki asılsız iddiası.
Kamuoyunun, 2019 yerel seçimlerinde Ekrem İmamoğlu’nun “Her şey çok güzel olacak” sloganının simge ismi olarak tanıdığı Gezgin, bu iddiaları net bir dille yalanladı. Gezgin, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Cem Küçük’ün kamuoyunu yanıltmaya ve şahsıma yönelik gerçek dışı ve iftira içeren beyanları nedeniyle, kendisi hakkında gerekli yasal süreç başlatılmış olup suç duyurusunda bulunacağımı kamuoyuna saygıyla bildiririm.”
Karalama Zincirine Yeni Bir Halka: Hedefte Bu Kez Berkay Gezgin Var
İktidara yakın medya kalemlerinden Cem Küçük, uzun süredir İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP kadrolarına yönelik karalama yayınlarıyla gündemde. Daha önce gazetecilikten çok bir propaganda faaliyetini andıran çıkışlarıyla eleştirilen Küçük, bu kez doğrudan kişisel bir iftira kampanyasına imza attı.
Berkay Gezgin’in İBB’den “1 milyon TL alındığı” yönündeki iddiayı herhangi bir belge ya da kaynak sunmaksızın yayması, etik gazeteciliğin çok ötesinde bir itibarsızlaştırma çabası olarak değerlendiriliyor. Üstelik bu iddia, Gezgin’in herhangi bir İBB görevlisi ya da danışmanı olmamasına rağmen, halk nezdinde CHP’li isimlerin yolsuzlukla özdeşleştirilmesi hedefiyle servis edildi.
İtibar Suikastı ve Medyanın Siyasi Aparatlaşması
Uzmanlara göre, bu türden asılsız ithamlar, Türkiye’de medya ve siyaset arasındaki simbiyotik ilişkinin geldiği noktayı bir kez daha gözler önüne seriyor. Özellikle seçim öncesi ve sonrasında muhalefeti hedef alan sistematik medya kampanyaları, yargı süreçlerini de tetikleyerek hem gündemi manipüle ediyor hem de kamuoyunun güvenini istismar ediyor.
Söz konusu suç duyurusu, sadece bireysel bir hukuki mücadele değil, aynı zamanda Türkiye’de gazetecilik kisvesi altında yürütülen yalan haberciliğe karşı açılmış sembolik bir dava niteliğinde.
Berkay Gezgin, 2019 yılında seçim atmosferine damga vuran o sembolik cümlesiyle iktidarın hedefi haline gelmişti. Bugün ise sadece kendi değil, tüm muhalif isimlerin itibarı için mücadele ediyor.
Bu gelişme, iktidar medyasının kamu kaynaklı bir kurguyla mı beslendiği, yoksa düpedüz yalanla mı hareket ettiği sorusunu yeniden gündeme getiriyor.