ErdoÄŸan’dan ekonomi ağırlıklı, salgına karşı alınan önlemler açıklaması

Partili CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın salgına karşı alınmış olan önlemlere iliÅŸkin açıklamaları merakla bekleniyordu. EÄŸitim alanında öğretim ve sınavlarla ilgili konulardan, kafe ve restoranların açılıp açılmayacağı sorusuna kadar birçok husus merak edilmekteydi.

ErdoÄŸan konuÅŸmasının başında önemli bir bölümü ekonomiye ayırdı ve bu alandaki “baÅŸarılardan” söz etti. Bir süredir 2023’te, bir olasılıkla da daha önce, yapılacak seçimlerin propaganda dönemine girdiÄŸimiz görülüyor. Her konu böyle bir bakış açısıyla ele alınıyor, sunuluyor. Bu akÅŸamki konuÅŸmada ekonomi kadar zaman ayrılan bir konu da Batı ülkelerinde yükselen aşırı saÄŸ eÄŸilimlerdi. Bu konunun bu kadar geniÅŸ iÅŸlenmesi çok da sürpriz sayılmamalı. Seçim yaklaşırken milliyetçilik temasının giderek artan ölçüde kullanılması zaten bekleniyordu. Milliyetçilik teması popülist- otoriter liderlerin en çok sevdikleri konulardan biridir.

Bu akÅŸamki konuÅŸmanın önemli bir bölümü de, iktidarın ekonomide ne kadar baÅŸarılı olduÄŸunu göstermeye ayrılmıştı . Ne var ki, bu “baÅŸarının” kanıtları olarak sayılan örnekler hiç de ikna edici olamadı, çünkü ya gerçeÄŸe aykırıydılar ya da ekonomideki resmin küçük bir bölümünü yansıtıyorlardı. Birkaç örneÄŸi ele alalım. Sayın CumhurbaÅŸkanı 2020 yılı ekonomik büyüme hızını (% 1.8) büyük bir baÅŸarı olarak sundu. Ancak bu büyümenin toplum için ne gibi bir anlam taşıdığını anlamak için bakmamız gereken baÅŸka göstergeler de var. Bunlardan birincisi enflasyon hızı. Bu da resmi verilere göre % 15 dolayında ve özellikle sabit gelirliler için reel fakirleÅŸme anlamını taşıyor. Bu açıdan dünya ülkeleri ile bir karşılaÅŸtırma yapacak olursak, Batı ülkelerine hiç bakmasak bile, Meksika, Åžili, Brezilya, Uruguay’dan Pakistan, Tunus, BangladeÅŸ, Kazakistan’a kadar birçok ülkede enflasyon Türkiye’den çok daha düşük. İkinci önemli gösterge olarak iÅŸsizlik oranını ele aldığımızda da, benzer bir durum var. Yine sadece ekonomisi geliÅŸmiÅŸ Batı ülkelerine deÄŸil, geliÅŸmekte olan birçok ülkeye de baktığımızda, Türkiye’den daha düşük oranlar görüyoruz.

CumhurbaÅŸkanı’nın ele aldığı ve baÅŸarı olarak ileri sürdüğü konulardan biri de, devletlerin borçlarının milli hasılalarına oranlarını ele alarak yaptığı bir karşılaÅŸtırma ile ilgiliydi. Borçlarla ilgili olarak yapılacak karşılaÅŸtırmalarda bakılması gereken önemli bir ölçüt de borçların vadeleridir. Evet, İtalya, Belçika ve diÄŸerlerinin borç oranları Türkiye’ye göre daha yüksektir, ama vadeleri de Türkiye’ye göre daha uzundur, dolayısıyla sorun ve risk yaratma olasılıkları daha düşüktür.

Son olarak, konuÅŸmada son haftaların önemli konusu olan Merkez Bankası’nın 126 milyar dolarlık rezervi nasıl kullandığı sorusuna da deÄŸinildi ve bu tutarın Covid 19’la mücadelede etkili olduÄŸu ileri sürüldü. DoÄŸal olarak bu açıklama hiç yeterli olmadı. Toplumu son derece ilgilendiren bu konuda hangi tarihlerde hangi kurdan ne kadar dövizin piyasaya verildiÄŸinin bilinmesi büyük önem taşıyor. Son yıllara kadar, benzer konularda bilgi veriliyordu.

Otoriter rejimlerin bir özelliÄŸi de saydamlığın ve topluma hesap vermenin giderek zayıflaması, propaganda dozunun da artması ile ilgili. “BaÅŸarı öykülerini” de, sözde reform vaadlerini de mutlaka irdelemek, gerçeklik ve geçerlilik derecelerini gözler önüne sermek gerekiyor.

Burhan ÅžENATALAR