Erbil Tuşalp geçti bu dünyadan

12 Eylül’ün baÅŸlarında Siyasal’da öğrenciydim. Cumhuriyet’te 12 Eylül rejiminin insan hakları ihlallerini yazan en baÅŸta gelen gazeteci Erbil TuÅŸalp’ti.

Ä°zmir’de cenazesinin kaldırıldığı ÅŸu fotoÄŸrafa bakınca, Tunç Soyer’i görüyorum. Yılın karesidir bana göre.

Neden mi?

12 Eylül darbesi yapıldıktan sonra Ankara Emniyeti’ne alınanların büyük kısmı 4. Kolordu ve Sıkıyönetim Savcılığına sevk ediliyorlardı. Tunç Soyer’in babası Hakim Albay Nurettin Soyer de Ankara Sıkıyönetim Savcısı idi.

O Dönemi bilenler anımsayacaktır; Ankara Emniyeti’nden Sıkıyönetim Savcılığı’na gelmiÅŸ olmak “karaya ayak basmak” gibiydi.

Emniyet’teki muameleler Sıkıyönetim Komutanı’nın kontrolü altında iken, Askeri Savcılık idari olarak komutana baÄŸlı olsa da olabileceÄŸi kadar zorlanan ÅŸartlarda “kitaba” yaslanmaya çalışıyordu. Ne yazık ki tutuklananlar yine komutanlığın kontrolü alanındaki cezaevine gittiklerinden iÅŸkence ve baskı devam ediyordu.

Askeri Savcılık’taki savcıların büyük bir bölümü sivildi. Yani Ankara Cumhuriyet Savcılığı ve Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı’ndan geçici görevle gelen savcılardı.

Bu savcıların kötü muamele ve zorlayıcı koÅŸullara direndiklerini, en aza indirgemeye çalıştıklarını biliyorum. “Patron” olan Nurettin Soyer’in de Sıkıyönetim Komutanı’na bu destekle direndiÄŸini, örneÄŸin tutuklanmış olan kiÅŸilerin yeniden emniyete gönderilmesini isteyen Sıkıyönetim Komutanı’na (Recep Ergun) direnip izin vermediÄŸini biliyorum.
Bunları nereden biliyorum?

Babam Yargıtay Savcısı iken geçici olarak Sıkıyönetim Savcılığı’nda görevlendirilmiÅŸti. (Ama epey uzun sürdü).

Tunç Soyer’le ortak tarafımız bu.

Erbil Tuşalp gazeteci olarak işini iyi yaptığı için, insan hakları ihlallerini, yargılamalarda adil olmayan unsurları yazdığı için büyük bir işlev yerine getirdi. Kamu adına hesap sorulmasını sağladı, baskı yarattı.

Savcıların Erbil TuÅŸalp’in yazdığı haberleri izlediklerini iyi biliyorum. Babam da bahsetmiÅŸti.
Babam, kendi hukuksal ve vicdani deÄŸerlerinin ötesinde, “evdeki solcu ses” olarak benim baskımı da hissediyor olsa da, Erbil TuÅŸalp’in yaptığı gazetecilikle oluÅŸturduÄŸu kamuoyu baskısını ciddiye aldı hep. Eminim Tunç Soyer de kendi evindeki “evdeki ses” idi.

Basının 4. güç olarak iktidardakileri, onların uygulamalarını hatta ve hatta darbe hukuku içinde bile denetlenebileceğini gösterdi.

Hele bugünkü “istibdat” koÅŸullarına bakarak, darbecilerin iktidarında yaptığı bu kayda geçirme ve denetleme baskısının paha biçilemez olduÄŸunu düşünüyorum.

Tunç Soyer’in TuÅŸalp’in cenazesini sırtlaması, insani deÄŸerler ve kendi kiÅŸisel deÄŸerleri, duyduÄŸu saygı çerçevesinin de ötesinde, bu “tarihsel baÄŸ” bakımdan da çok ama çok anlamlı.

Erbil Tuşalp ne güzel bir iz bıraktı, hepimize.


Bu yazı , UÄŸur Gürses‘in sosyal medya hesabından alınmıştır.