Sizi teselli edecek çok kişi olabilir çevrenizde ama ölüm acısının tesellisi yoktur. Acıdan boğazım düğümleniyor. Paramparçayım, yıllar toparlayamıyor parçalarımı. Nusaybin’de, Silvan’da, Eskişehir’de İzmir’de, Ankara’da karşıma çıkıyor parçalarım. Acı gölgem gibi bırakmıyor peşimi.
Ne zaman bir cinayet haberi duysam hatta havai fişekler patlasa bile ben biri vuruldu sanıyorum. Yine o yıla, o aya o günde o saate donup kalıyorum. Kendimi ne kadar çaresiz, işe yaramaz hissettiğim o anda donup kalıyorum. Erimiyor o an eriyip yok olmuyor, benimle yaşıyor, acıdan kıvranarak yaşıyor benimle. Oysa silinsin istiyorum beynimden, silah sesi duymayayım istiyorum. Ölüm haberi duymayayım…
Tam 30 yıl geçti, mevsimler geçti mekanlar değişti, hayatıma giren çıkan insan değişti ama o an hiç değişmiyor benimle uyuyor, uyanıyor. Yeni doğan çocuklar doğdu, ismini verdiler çocuklara, çocuklar büyüdü 30 yaşına geldi. Beyne kurşun sıkılarak amcalarının, dayılarının öldürüldüğünü öğrendiler.
Bu ülke bana sadece acı hatıraları anımsatmıyor, hiç aklımdan çıkmayan bir cinayette imzaları var çünkü. Halen katili bulamadılar, bulmak istemediler. Aslında buldular tabii, biliyorlar, baştan biliyorlardı katili. Dosyayı “faili meçhul “ diye rafa kaldırırken de biliyorlardı katili.
O yılların savcılarına da yazıklar olsun!
Bana kan davası olabilir mi diye sordukları için yazıklar olsun! Bu cinayetin peşinde beni yalnız bıraktıkları için herkese yazıklar olsun. Bana bunun peşini bırak dedikleri için yazıklar olsun. Silvan’da Ağıt kitabımda bu cinayeti, faili meçhul cinayetleri yazdığım için “bunları sana birileri mi yazdırdı” diyenlere yazıklar olsun! Beş paraya kendini satan sefillere, katillere de yazıklar olsun. Böylesi güzel insanları öldürdükleri için iki cihanda rahat yüzü görmesinler.
Acılarımız/ Acım kâbusları olsun!
10-6-1992 yılında Silvan’da İç hastalıkları uzmanı dr Mehmet Emin Ayhan’ı tek kurşunla vurdular. Hiçbir örgütle bağı yoktu. Ama Kürt’tü. Bilge bir insandı; şiir severdi, türkü dinlemeyi severdi. Kitap okumaya aşıktı, mesleğine aşıktı. Kendini bilime ve insanlığa adamıştı. Yoksul hasta insanları sağlığına kavuşturmak için uğraşırdı. Parasız sağlık için mücadele ederdi. Hasta ayrımı yapmazdı, yapamazdı Hipokrat yeminine sadıktı. Hastanenin en sevilen doktoruydu. Kürt halkının makus talihini yenmek için onca yoksulluğun içinde yatılı okullarda okuyup dr olan bir insanı öldüren canilere de yazıklar olsun. Onca emeğe bir kurşun sıktıkları için katillere VUR emri verenlere yazıklar olsun. “Dicle’nin kenarında bir koyunu kurt kapsa, bunun hesabı bizim üzerimizdedir.” Diyen iktidarlara da yazıklar olsun.
30 yıldır düşünüyorum; Bu insan öldürülmek için ne yaptı acaba? Sahi bu öldürdüğünüz Kürtler size ne yaptı? Kuşkusuz Kürt olmasa yaşayacaktı Doktor Emin Ayhan; saçları ağaracaktı, çocukları olacaktı, torunları olacaktı, mesleğini yapacaktı, kim bilir kaç hastayı iyileştirecekti? Bu doktor size ne yaptı da o beyne kurşun sıktınız? Belki de savcı haklıydı; Kan davası mı vardı? Diye sorarken. Şimdi düşünüyorum geçmişten günümüze geliyorum; Evet Kürtlerle kan davaları vardı katillere vur emri verenlerin.
Dünyayı zindan, akılları zarar ziyan ettiniz!
“Marifet iltifata tabidir” Doktor Emin Ayhan’ı tanıyanlar bilir, o bütün iltifatları hak ediyor, iltifat edildiğinde utangaçça gülümserdi. Ama siz ne yaptınız? Hayatının en verimli çağında gencecik bir insanı sırf Kürt diye öldürdünüz. Başka ülkelerde olsa başarılı kimseler övülür, onlara çalışmaları için olanaklar sağlanır. Türkiye’de ise kimliğine bakılır, inancına bakılır ve bizden değil diye beynine bir kurşun sıkılır.
Ey katillere bu vur emrini verenler, bu dünyaya size haramdır. Çünkü siz yüreğimize mezarlar kazdınız. Söylemek istediğim ama söyleyemediğim asıl sözcüklerim düğümlenip kalıyor boğazımda, gün gelir ağıt olur, türkü olur, şiir olur belki de. Belki tarihin tozlu raflarından iner Faili meçhul dosyalar, cezasını çeker aramızda dolaşan katiller.
- Yazar Takdir bekler mi? - 14 Ağustos 2024
- Kör İnanç ve Terör - 4 Ekim 2023
- Z Kuşağı ve Deprem! - 9 Şubat 2023