Dış Ticaret Hedefleri Tutmuyor

Ticaret Bakanlığı’nın yayımladığı Genel Ticaret Sistemi (GTS) geçici verilerine göre Şubat ayında ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2,3 artarak 14,65 milyar dolar, ithalat yüzde 9,9 oranında artış ile 17,65 milyar dolar oldu.

Böylece bir önceki yılın aynı döneminde 1,73 milyar dolar olan dış ticaret açığı 2,99 milyar dolara yükselirken, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 83,0’e geriledi.

Son 12 aylık dönemde ihracat bir önceki yıla göre yüzde 2,0 oranında artış ile 182,08 milyar dolar, ithalat ise yüzde 2,9 oranında azalış ile 214,98 milyar dolar oldu.

Bir önceki ay birikimli ihracat 181,75 milyar dolar, ithalat ise 213,39 milyar dolar düzeyindeydi. Bir önceki ay 31,63 milyar dolar olan dış ticaret açığı ise 32,89 milyar dolara genişledi.

Yatırım, üretim ve iç talebe ilişkin önemli sinyaller veren Geniş Ekonomik Grupların sınıflamasına göre yatırım malları ithalatı yüzde 6,7 daralırken, ara malları ithalatı yüzde 10,9 tüketim malları ithalatı yüzde 30,1 artış kaydetti.

Sermaye malından ziyade tüketim malı ithalatının artıyor olmasını ise özellikle tüketici kredilerinde gördüğümüz büyümeyle uyumlu olduğunu değerlendirmekteyiz.

Kısa vadeli eğilimi anlamak için bu üç veriyi mevsim etkisinden arındırdığımızda ise her üç mal grubunun azalış eğilimi içinde olduğunu gözlemlemekteyiz.

Yine ithalat tarafında, enerji ithalatı yüzde 7,0 azalırken, enerji dışında altın ithalatının yüzde 69,2 arttığını görmekteyiz.

Yeni Ekonomi Programında 2020 yılı için ihracat hedefi (GTS) 190 milyar dolar olarak öngörülmekte. Bu, ihracatın bir önceki yıla göre yüzde 5,1 artması anlamına geliyor. Ocak ayında bu hedefin üzerine çıkılarak yüzde 6,4’lük bir artış sağlanmıştı. Şubat ayında artışın yüzde 2,3 ile hedefin altında kaldığını görmekteyiz. Bu durumda yılın kalan aylarında ihracatın yüzde 5,3 artması durumunda hedef yakalanabilecek.

Yatırım, ara malı ve tüketim malları ithalatında mevsim etkilerinden arındırdığımızda gördüğümüz gerilemenin arkasında ise Çin’de ortaya çıkıp tüm dünyaya yayılan virüsün küresel iktisadi faaliyet üzerinde oluşturduğu baskının etkili olduğunu düşünmekteyiz.

Böylesi bir baskı ve yavaşlama Türkiye ekonomisinin büyümesi üzerinde de bir risk oluşturacaktır. Diğer taraftan küresel merkez bankaları ve hükümetlerin bu etkiyi azaltmaya yönelik atacakları parasal ve mali adımlar seyirde belirleyici olacaktır.