Daron Acemoğlu: “Türkiye’nin önündeki en büyük tehlike böyle vasat bir şekilde devam etmesi.”

Ünlü ekonomist Daron Acemoğlu, Türkiye’nin ekonomisi hakkında yaptığı değerlendirmelerle dikkatleri bir kez daha üzerine çekti.

Acemoğlu, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda Türkiye’nin ekonomik problemlerinin yapısal olduğunu ve bu sorunlara yanıt getirecek bir yaklaşımın olmadığını belirtti. Ayrıca, Türkiye’nin önündeki en büyük tehlikenin “böyle vasat bir şekilde devam etmesi” olduğunu vurguladı.

Acemoğlu, Mehmet Şimşek’in atanmasından sonra yabancı ve Türk yatırımcıların daha iyimser bir yaklaşım sergilediğini belirten Acemoğlu, rasyonel politikaların Türk ekonomisine katkıda bulunabileceğini ifade etti. Ancak bu yaklaşımın Türkiye’nin ekonomik sorunlarına çözüm getirmesinin gerçekçi olup olmadığı konusunda şüpheleri olduğunu dile getirdi.

Acemoğlu, Türkiye’deki ekonomik problemlerin yapısal olduğunu vurgulayarak, Türkiye’nin son yıllarda düşük kaliteli bir büyüme kaydettiğini ve teknolojik ilerlemenin ve verimliliğin çok az arttığı bir durumda olduğunu ifade etti. Faiz oranlarının düşük reel faizlerden daha az negatif seviyelere çıkmasının bu yapısal sorunlara büyük bir katkı sağlamayacağını belirtti. Türk ekonomisinin potansiyelinin yüksek olduğunu ve daha kaliteli bir şekilde büyüme gösterebileceğini söyledi. Genç nüfus, girişimcilik potansiyeli ve üretkenlik artışı gösteren şirketler gibi faktörlerin Türkiye için önemli bir potansiyel oluşturduğunu ifade etti.

Acemoğlu, Türkiye’nin önündeki en büyük tehlikenin “böyle vasat bir şekilde devam etmesi” olduğunu vurguladı. Bu potansiyelin gerçeğe dönüştürülmesi için kurumsal reformlara ihtiyaç olduğunu belirtti. Yolsuzluğun azaltılması, rekabetin artırılması, politik belirsizliğin azaltılması ve yargı kurumlarının iyileştirilmesi gibi önlemlerin önemli olduğunu ifade etti. Ayrıca, teknoloji, eğitim ve işçilerin üretkenliğine yapılan yatırımların da büyük önem taşıdığını belirtti. Türkiye’nin düşük kaliteli büyüme ile birkaç on yıl daha devam etmesinin potansiyelinin kaybedilmesi anlamına geleceğini ve bu süre zarfında nüfusun yaşlanmaya başlayacağını ve yapay zeka gibi teknolojilerin Türkiye’yi daha da geride bırakabileceğini ifade etti.