Cemaat Evlerinin ve Cemaat Yurtlarının finansman kaynağı

Son yıllarda Cemaatçılar, Nurcular, Fethullahçılar   ve benzeri dinci odaklar Orta öğretim ve Yüksek öğretim gençliğinin içinde yoğun bir çalışma yaptıkları aşikardır. Bu çalışmalarını; öğrencilere ev temin etme, yurt ve Pansiyonlu evler temin etme üzerinde olmaktadır. Bu odakların bu yardımları ve sağladıkları olanaklar karşılığında ise, Onların istedikleri dini eğitime katılmaları, namaz kılmaları, oruç tutmaları ve dini ayinlere aksaksız katılmalarıdır.

İşte asıl konumuz bu mihrakların  her geçen gün dahada çalışmalarını artırarak her tarafa el uzatmaya çalışmalarını sağlayan ekonomik kaynağın finansmanının nasıl sağlandığıdır. Bu mihraklar öğrencilere uygun fiyatlarla ev kiralıyor, yurt imkanı sağlıyor, pansiyonlu evler sağlıyor. Ve bu ev ve yurtlarda halk arasında cemaat evleri, cemaat yurtları ismiyle anılıyor. Zaten çevrelerinde öyle anılmalarınıda bizzat kendileri sağlıyor.

Bu evlerde herşey hazır. Yatak,kanepe, koltuk, mutfak malzemeleri, radyo, televizyon, telefon, bilgisayarına kadar herşey mevcuttur. Buralara öğrencileri, terminallerde bekleyerek yardımcı olmadan tutunda, öğrenci ailelerini tespit ederek ailelerle görüşerek öğrenci buluyorlar. Eğer bu ev ve yurtlara gelen öğrenciler ayinlere katılmaz, namaza katılmaz, oruç tutmazlarsa, gizliden gizliye ve yavaş yavaş evlerdeki eşyaları boşaltarak bu öğrencileri evden atmayıda ihmal etmiyorlar.

Cemaatler ve diğer mihraklar gençliğin barınma ve okuma talebini karşılama vaadiyle onları kendi kıskaçlarına alarak örgütlemektedirler. Ve sonra bunları kendi örgütleme çalışmalarına, teşkilatlanma çalışmalarına katmaktadırlar. Bu gerici odakların ülke genelinde binlerce evleri, yüzlerce yurt ve pansiyonları bulunmaktadır. Her geçen günde bu sayıları hızla artmaktadır.

Asıl sözümüz bu cemaatlerin  nasıl bir işleyişe sahip olduklarıdır. Ve bu işleyişin devamı için gerekli kaynağın nerede ve nasıl sağlandığıdır? Cemaatler kız öğrenciler için ayrı ev ve yurtlar, erkek öğrenciler için ayrı ev ve yurtlar ayarlıyorlar.Bunları bir merkezde idare ediyorlar. Buraların mekanik ve teknik sorunlarının tamirinde kendi özel elemanlarına anında yaptırmaktadırlar. Buralarda barındırdıkları öğrencileride kendi örgütlülüklerinin bir parçası olarak harekete geçiriyorlar. Onların inançlarını asıl amaçlarının aracına dönüştürmektedirler.

Cemaatler üst sınıf öğrencilerinden seçtikleri “abla” ve “abi” lerle alt sınıf ve yeni öğrencileri denetime almaktadırlar. Tıpkı “Ülkücü” faşistlerde olduğu gibi. (onlarda reis leri ve asenaları ile düzeni sağlıyorlar.) Evlerde, yurt ve pansiyonlarda bu “abla” ve “abi” ler kendi alanlarındaki gençleri istenilen tarzda eğitip örgütlemektedirler. Gençliğin barınma ve okuma talebine sahip çıkıp,onları şeriatçı örgülemelerinin araçlarına, militanlarına dönüştürmektedirler. Cemaatçiler evlerde barındırdıkları kız ve erkek öğrençilere, önce dini kitaplar vererek işe başlıyorlar. Sonrada onları “Tespihat” denilen dini ayinlerine katarak, belli peryotlarla bu ayinleri devam ettirme yoluyla bu gençleri kendilerine benzetmektedirler. Bu mihrakların her biri bu işi farklı şekilde ama sonuçta şeriat ağlarının içine almaktadırlar.

Tüm bu anlatıklarımız açıkta olmakta ve çoğu çevrelercede bilinmektedir. Bunlar birer ticari kuruluş gibi çalışıyor görünseler de, aslında dini cemaatlerin örgütlenme, teşkilatlanma, ilerki eylemliliklerinin  başlangıç yuvalarına dönüşmüş durumdadır. Milli Eğitimin başındaki bürokratlarda bunların bu çabalarının artırılmasının yasal dayanaklarını düzenlemenin yolları peşindeler.

Lâik ve Demokratik ülkenin geleceğini emanet edecegi GENÇLİGİN büyük bir bölümü bu cemaat yuvalarında barındırılıp, eğitilip yarını örmeye çalışıyorlar. Cenaze törenlerinde ” Türkiye lâiktir, lâik kalacak” diye slogan atanlar acaba bu ülke gençliği için ne tür bir çaba içindeler bilmek isteriz. Bu işler slogan atarak olmaz. Bunun için çoook çaba gereklidir. Cemaatçiler, nurcular, fethullahçılar ülkeyi bir ağ gibi sarmışken. Ve her alana el atarak işlerini yürütürken, Devrimci ve demokratların soruşturma ve kovuşturmalarda başını kurtaramazken. Yasaların Demokratik ve Özgürlükçü düşünce ve yayın dünyasına yasak getirip, her tür gerici ve dinci eğilimin hoyratça çalışmalarına tolerans tanındığı bugünkü koşullarda bu ülkenin nasıl LÂİK kalacağını anlamış değilim. Haydi slogancı LÂİK çilere kolay gelsin diyelim…