Gazeteci Barış Pehlivan, 30 Kasım 2022’de Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde “Mide bulandıran öykü” adlı bir makale kaleme almıştı. Makalede, adı kodlanarak yazılan Yargıtay üyesi Ömer Faruk Aydıner’in, bir iş kadını ile uyuşturucu baronu arasında para alışverişinde aracılık yaptığı iddia ediliyordu.
Aydıner, Pehlivan hakkında “iftira”, “suç uydurma” ve “kamu görevlisine hakaret”ten suç duyurusunda bulunmuştu. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 9 Kasım 2023’te görülen ilk duruşmada Pehlivan’ın tahliye talebini reddetti.
Pehlivan, duruşma sonrası yaptığı açıklamada, “Bomboş bir dava” yüzünden tutuklu kaldığını söylerken hakimi de eleştirdi. Pehlivan, “Beş paragraf, 1,5 dakikada okunacak bir yazıda hakaret olup olmadığını inceleyecek cesareti olmadığı için ben yarın tekrar cezaevine döneceğim” dedi.
Pehlivan’ın avukatı Hüseyin Ersöz ise, davanın gazetecilere sansür uygulanmak istendiği bir dava olduğunu belirtti. Ersöz, “Bu yazının suç teşkil edeceğini söylemek basın mensuplarına otosansür uygulamaları yönünde bir baskı doğurur” dedi.
Pehlivan’ın Tahliye Edilmemesi Neden Önemli?
Pehlivan’ın tahliye edilmemesi, Türkiye’deki basın özgürlüğü açısından önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Bu karar, gazetecilerin haber alma ve yayma özgürlüğünün kısıtlanabileceği yönünde bir mesaj veriyor.
Pehlivan’ın yazısında yer alan iddialar, yargıya yönelik ciddi bir suç duyurusu niteliğindeydi. Bu iddiaların araştırılması ve sorumluların cezalandırılması, hukuk devletinin işleyişi açısından önemliydi. Ancak Pehlivan’ın tutuklu yargılanmaya devam etmesi, bu iddiaların araştırılmasını ve yargıya olan güveni zedeleyebilecek bir gelişme.
Pehlivan’ın tahliye edilmesi için hukuki süreç devam ediyor. 16 Kasım 2023’te görülecek ikinci duruşmada Pehlivan’ın tahliye edilmesi bekleniyor. Ancak Pehlivan’ın tahliye edilmemesi halinde, bu karar Türkiye’deki basın özgürlüğü açısından önemli bir gerileme olarak değerlendirilecek.