AYM’den Gezi Tutuklusu Tayfun Kahraman İçin Hak İhlali Kararı

Tayfun Kahraman

Anayasa Mahkemesi (AYM), Gezi Parkı Davası’nda 18 yıl hapis cezasına çarptırılan şehir plancısı Tayfun Kahraman hakkında hak ihlali kararı verdi. AYM Genel Kurulu, Kahraman’ın “adil yargılanma hakkının” ihlal edildiğine hükmederek yeniden yargılanmasının gerektiğine oy çokluğuyla karar verdi. Kararda, mahkemelerin gerekçeli kararlarında delillerle mahkumiyet arasında yeterli illiyet bağını kurmadığı belirtildi.

Tayfun Kahraman, 2022 yılından bu yana cezaevinde bulunuyor. AYM’nin kararıyla birlikte, Kahraman’ın yeniden yargılama süreci başlamış olacak. Karar, hem Gezi Davası’nın hukuki boyutunu hem de Türkiye’de adil yargılama standartlarını yeniden tartışmaya açtı.

“İlliyet Bağı Ortaya Konmadı”

AYM kararının gerekçesinde, “esasa etkili iddia ve itirazlar hakkında ilgili ve yeterli değerlendirme yapılmadığı” vurgulandı. Mahkumiyet kararında delillerle sanık arasında yeterli illiyet bağı kurulmadığı tespitine yer verildi. Bu durum, hakkaniyete uygun yargılama ilkelerinin ihlali olarak değerlendirildi.

Tayfun Kahraman, Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel başvuruda, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş; mahkumiyet kararının keyfi olduğunu savunmuştu. Yüksek Mahkeme, başvuruyu yerinde bularak, adil yargılama hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Bu karar doğrultusunda, Kahraman’ın dosyası yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili ağır ceza mahkemesine gönderilecek.

Gezi Davası Süreci: 18 Yıl Hapis, Onama ve Cezaevi

Tayfun Kahraman, Gezi Parkı Davası kapsamında Can Atalay, Çiğdem Mater, Mücella Yapıcı, Hakan Altınay, Mine Özerden ve Yiğit Aksakoğlu ile birlikte “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçlamasıyla yargılanmış ve 18 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 25 Nisan 2022 tarihli mahkumiyet kararı, önce istinaf sürecinden geçmiş ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafından onanmıştı. Ardından dosya Yargıtay’a taşınmış ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi kararı hukuka uygun bularak onamıştı. Böylece Kahraman ve diğer sanıkların cezaları kesinleşmişti.

Sosyal ve Hukuki Yankılar

Tayfun Kahraman’ın AYM kararı sonrası yeniden yargılanacak olması, yalnızca bireysel bir hak arayışı değil, aynı zamanda Gezi Davası’nın tüm bileşenleri açısından yeni bir hukuki değerlendirme sürecinin başlangıcı olabilir. Sosyal bilimciler, bu tür hak ihlali kararlarının yargının siyasallaştığı eleştirilerine karşı yargı içinden gelen bir denge arayışı olarak da okunabileceğini belirtiyor.

Öte yandan, kamuoyunda ve uluslararası alanda Gezi Davası’nın hak ihlalleri içeren bir süreç olarak görülmesi, bu tür kararların Türkiye’nin demokratik hukuk devleti olma iddiası açısından simgesel değer taşımasına neden oluyor.

“Kızım Büyürken Ben Hapisteydim”

Tayfun Kahraman, tutuklu bulunduğu süreçte kamuoyunun yakından tanıdığı bir figür haline geldi. Eşi Meriç Kahraman ve küçük kızı Vera ile cezaevi görüşmesinde çekilen fotoğraflar, “bir babanın çocuğunun büyümesine uzaktan tanıklığı”nı sembolleştirmişti. AYM kararı, yalnızca bir yasal süreç değil, aynı zamanda bu adalet arayışının toplumsal vicdanda bıraktığı izlerin de yeniden yorumlanmasına yol açacak gibi görünüyor.