Nuriye ve Semih ölümle pençeleşirken, ceza evleri tıka basa doluyken, ihraçlar hız kesmiyorken, etik değerler yok sayılırken, keyfi tutuklamalar almış başını giderken elbette en fazla ihtiyaç duyduğumuz şey her kesimi kapsayan bir Adalet isteği olacaktır.
Toplumsal özgürlüğe ve Adalete ihtiyacımız varsa anti Kürt histerilere, cinsiyetçi histerilere gerek yoktur. Ezberleri bozacak sloganlara ve sembollere ihtiyacımız var.
Bildiğimiz gibi Toplumsal özgürlük; Bir ülkede temel kişi haklarını korumaya deniyor. Bir ülkede çıkarılan yasalar, kurumlar ve kamu kuruluşları o ülke koşullarında bütün yurttaşlarının temel haklarının eşit ve onurlu bir şekilde koruyor ve sağlıyorsa o ülkede toplumsal özgürlük var demektir. Türkiye’ye baktığımızda bu kavramın varlığından, toplumsal ilişkilerdeki çarpık anlayışlardan dolayı çok işler olduğundan söz edemiyoruz.
Adalet- Eşitlik- Özgürlük toplumsal değerlerdir. Biz kişi haklarıyla toplumsal hakları sürekli karıştırıyoruz. Sözgelimi vicdanlı olmak kişisel bir değerdir, o kişiyi bağlarken Adalet kavramı ise toplumsaldır. Günlerdir gerçekleştirilen Adalet yürüyüşü toplumsal bir haktır ve kişiler gerçekleştirdiği için de bu kişilerin değerini korumaya yöneliktir. Kişi kendi gerçekliğinin farkındaysa bu hakkı için yürür… O yüzden şunlarla yürürüz, bunlarla yürümeyiz gibi dayatmalardan uzak durmalıyız.
Çıkar düşkünlüğüne kurban edilmeyecek bir eylem Adalet Yürüyüşü.
İktidara muhalif olan ve şüphe edilen her insanın konuşma hakkı, seyahat hakkı, adil yargılanma hakkı elinden alınmıştır. İnsanlar ulusal, inançsal, cinsel kimliğinden dolayı kutuplaştırılmış, birbirine düşman gözüyle bakmaya başlamıştır. Ayrıca utanmasalar iktidar yanlılarına ömür boyu “Suçsuzluk karneleri” verilecek. Suriye’de yaşanan savaştan dolayı da Türkiye panayır yerine dönmüş zavallı Suriyeli mülteciler lanetlenmiş neredeyse utanmasalar “gördüğün yerde vur” diyecekler. Biz ne zaman böyle vicdansız olduk bilmiyorum.
Tam da böyle bir dönemden geçerken Adalet Yürüyüşü önce küçük çapta başlamış sonra kitleselleşmiştir. Bu eylemi küçümsemek kimin değirmenine su taşır? Tehditlerin, provokasyonların dolaştığı bu eylem de ok yaydan çıkmıştır. Gördüğüm kadarıyla kimse engel olamayacak. Özcesi; ben bu eylemi kelebek etkisi olarak değerlendiriyorum ve yaprağın kıpırdamadığı bu dönemde önemsiyorum. İyi ki de Adalet herkese lazımmış sözünü anımsadılar Chpliler… Ayrıca şunu da belirtmeliyim ki baskının tavan yaptığı şu dönemde kim ki evinde oturup sokağa çıkanları küçümsüyorsa edepsizlik ediyor. Veli Saçılık devletin alıp köpeğe attığı tek koluyla işi aşı için sokaktaysa ona saygı duymak gerekir. Yetmiş yaşında insanlar kilometrelerce Adalet için Demokrasi için yürüyorsa ona saygı duymak lazım… Bazen insan susmayı da bilmeli.
- Yazar Takdir bekler mi? - 14 Ağustos 2024
- Kör İnanç ve Terör - 4 Ekim 2023
- Z Kuşağı ve Deprem! - 9 Şubat 2023