Yazıma başlık olarak, bir ara moda olmuş, herkesin diline pelesenk olmuş bir sözü seçtim. Çünkü bugün Seneca’nin bir sözüne takıldım.
Uzun süre üzerinde düşünüp durdum…
Bize dayatılan, ezberden tekrarladığımız, “Acılar paylaşıldıkça azalır” önermesiyle çelişmesi, bana hah iste burada varım dedirtti!
Yani bildiğimiz gibi işlemiyor evrensel düzen. Acılar paylaştıkça azalmıyor.
Acınız varsa üzerinde pek durmayacaksınız.
Kurcalamayacaksınız.
Başka turlu baş edemesiniz. Şayet yazıyorsanız, çiziyorsanız ya da resim yapıyorsanız, o başka. Velhasıl kime hangi acınızı anlatsanız, içinizi hüzün kaplar. Çünkü her anlatıma yaranızı açma, başkalarının dokunma izni vermek anlamına geliyor. İnsanlar belli belirsiz bir keyifle acılarınıza dokunacaklar. Ne yazık ki; insanoğlunda başkalarının sıkıntılarından mutluluk duyan, haz alan hayvansı bir içgüdü vardır.
Sizin mutlu olup olmadığınız çok önemli değildir. Önemli olan sizi dinleyenler kadar mutsuz insanların da olup olmadığıdır.
Ne gariptir ki, böyle.
Halbuki herkesin içinden çıkamadığı ve atamadığını düşündüğü acıları vardır. “Benim acım, derdim en büyüğüdür, anlatsam kitap olur” diyene çok rastladım. Ama ne yalan şöyleyim, hiç “o derin acısını” anlatabilecek kadar cesur birine rastlamadım.
Unlu İspanyol filozof Seneca, “hafif acılar konuşulabilir, ama derin acılar ise dilsizdir…” derken ne kadar da haklı…
Kim bilir insan dediğimiz varlık, bu konuda bile cimri, kendine saklıyor, kimse bilmesin istiyor; o en büyük acısını.
Şu da var, size garip gelebilir belki, ama bazı acılar değerlidir. Bu yüzden insanın onları kendine saklaması, cimrilik yapmış olmasından dolayı suçlanmasını güçleştirebilir…
Haksız mıyım?
Sadece mutlu anları düşlediğimiz, yeniden yaşadığımız ve hissettiğimiz bir hafta sonumuz olsun…
* *
Deli rüzgâr nereden çıktın?
Sen olmadığında ortancalarımla konuşuyorum
Sessizliğimi bozuyorum onlarla
Bana iyi geliyorlar.
Onlarda senin gibi nazlılar.
Ne sıcağı seviyorlar ne soğuğu,
Ne gün ışığını ne de karanlığı.
Öylesine başına buyruklar işte!
Sonra deli bir rüzgâr çıkıveriyor akşamları
Ortancaları nasıl sevindiriyor…
O estikçe ben cesaretleniyorum
Pusuya yatırdığım duygularım gürlüyor
O vakit yarım kalan cümlelerim tamamlanıyor
Sen özlemle beklenilenlerdendin
Hangi rüzgâr değiştirdi seni?
Oysa ki hayat daha basitti ortanca güzeli
Hissederek yaşaman yeterliydi.
- Büyük balık küçük balığı yutar mı? - 4 Nisan 2017
- Acı var mı, acı?
- 26 Mart 2017 - Siyasetçiden doğa sever olur mu? - 17 Mart 2017