7 Ekim 2023 Cumartesi günü, Gazze’de HAMAS tarafından üstlenilen, bununla yetinilmeyerek, tüm dünyayı infiale sürükleyen görüntülerin servis edildiği bir saldırı düzenlendi. Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi(FDKC) tarafından tüm dünya basınına gönderilen bildiriye göre saldırı, FDKC dahil tüm Filistin Direniş güçlerini kapsayan Birleşik Operasyon Odası’ndan yönetilmişti (www.haber.sol.org.tr, Gazze’de İkinci Gün: Çatışmalar Sürüyor, 8 Ekim 2023): “İsrail işgal hükümeti, El Aksa Tufanı Operasyonunu ‘Terörist bir operasyon’ olarak niteledi. Ancak, Filistin halkına ait toprakları işgal etmiş olan işgalci bir devlet oldukları gerçeğini göz ardı etti. Eğer gerçekten Ortadoğu’da barış istiyorlarsa, işgale son vermeliler.”
İsrail Başbakanlık Basın Ofisi açıklamasına göre Başbakan Netanyahu, Savunma Bakanı Yoav Gallant, Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ve diğer istihbarat ve üst düzey yetkililer bir araya geldiği Güvenlik Toplantısında “Savaş Hali” ilan edildi. Netanyahu’nun Gazze’de yaşayanlara yönelik, Gazze’ye saldırı başlatacakları, Gazze’yi terk etmeleri çağrısı üzerine, 20 binden fazla Filistinli BM.Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’nın yönetimindeki 44 okula yerleşti. Ne kadar insani değil mi!
Savaş, AB/D destekli işgalci İsrail ordusu ile Filistin Direniş Örgütleri arasında. HAMAS “tufan” oluyor, İsrail’in burnun dibinde, MOSSAD duymuyor! CIA duymuyor! HAMAS Vuruyor! İsrail “savaş hali” ilan ediyor! ABD, Doğu Akdeniz’e USS Gerald R.Ford Uçak Gemisi eşliğinde kruvazör ve saldırı gemileriyle Austin uçak gemi filosu gönderiyor; bölgedeki F-35, F-15, F-16 ve A-10 savaş uçağı filolarını artırıyor. Çok demokratik AB ise, Filistin’e yaptığı yardımları askıya alıyor.
İsrail’in yanında konumlanan bütün bu savaş güçleri göstermektedir ki, Filistin, sadece İsrail değil emperyalist işgal altındadır. Emperyalizme karşı bağımsızlık ve özgürlük savaşı meşrudur. HAMAS ve Al Aksa Tufanı Direnişin meşruiyetine darbedir. Her ne kadar FDKC’nin de bir parçası olduğu Birleşik Operasyon Odası olarak sahiplenilse de, öznesi de eylem biçimi de emperyalizme karşı bağımsızlık savaşı yöntemlerinden uzaktır. Zira, faşizm nasıl ki mali oligarşinin iktidarı ise kökten dincilik ideolojik silahıdır. 1991’de Sovyetler’in çözülüşünü takip eden süreçte siyasal birliği parçalanan ülkelere bakınız. Hepsi, istisnasız emperyalist ülke ve merkezler tarafından eğitilip, donatılan faşist ya da kökten dinci çeteler eliyle parçalanmıştır. Eski Sovyet coğrafyasında kendi içinde ve komşusuyla savaş halinde onlarca devletçik; eski Yugoslavya’da, etnik kökene dayalı, başında emperyalizmin atadığı valilerin “demokratik” yöntemlerle seçildiği devletçikler!
Lübnan’dan Katar’a, İran’dan Irak’a, Mısır’dan Libya’ya, Afganistan’dan Filistin’e, Suriye’den Türkiye coğrafyasına… Daha yetmişli yıllarda tohumları atılan, 80’lerde örgütlenip, Sovyet sonrasında iktidar oluncaya değin Sovyet yanlısı ulus devlete, antikomünist ise emperyalizme karşı bağımsızlık, özgürlük, demokrasi şiarıyla parçalanan coğrafyalarda siyasallaşan kökten dinci örgütler arasında sürekli savaş hali söz konusudur. Elbette NATO Barış gücü gözetiminde.
HAMAS’ın Al Aksa Tufanı, Filistin halkının Direnişini gölgelemektedir. İsrail ve ABD’yi harekete geçiren işaret fişeği olmuştur. Afganistan’da El Kaide, Mısır’da Müslüman Kardeşler, Filistin’de HAMAS ve diğerleri, her yerde, her zaman emperyalizmin işbirlikçileridir, antikomünisttirler. Dünya işçi sınıfının, emekçi halkların binlerce yıldır yurt edindiği, emperyalist işgal ve savaşlarla parçalanan coğrafyalarda uğruna mücadele ettiği özgürlük ve bağımsızlık savaşı, emperyalizmin Yeni Dünya Düzenin gereklerine uygun olarak siyasallaşan, kökten dincilerin iktidar savaşında sadece bir kılıftır. Tarihte, hiç zaman emperyalizme karşı olmamışlardır. Olamazlar. Varlıklarını ve iktidarlarını ona borçludurlar. Şaşırtıcı olan, emperyalizm ve ulusal birliğin parçalanmasından sonra iktidarı paylaşacak olan kökten dinci paramiliter güçlerin yenilgilerden çıkardığı dersleri, dünya solunun çıkarmaması; gericilikle işbirliğine devam etmesidir.
Sol Haber’de yayınlanan, Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi (FDKC) Uluslararası İlişkiler Departmanı sorumlusu Fuad Bekir’in ilettiği, HAMAS’ın ülkesini ateşe attığı insanlık suçu oluşturacak şekilde gerçekleştirdiği saldırıyı sahiplenmesi düşündürücüdür: Bildiri’de sahiplenilen, HAMAS’ın tek başına gerçekleştirdiği Al Aksa Tufanı: “Faşist ve ırkçı İsrail işgal hükümetinin Yahudileştirme, yerinden etme, yerleşimleri genişletme, toprakları ilhak etme, Mescid-i Aksa avlularına ve Filistin Kamplarına baskın yapma, sürekli tutuklamalar ve 75 yıldan fazladır mücadele eden Filistin halkının ulusal haklarını ve davasını ortadan kaldırma girişimlerine bir tepki”ydi!
FDKC’nin yanı sıra HAMAS ve İSLAMİ CİHAD, Bildiriyi yayınlayan Birleşik Filistin Odası’nın parçasıydı. Filistinlilerin ulusal haklarından, “topraklarındaki İsrail işgaline son vermeyi, başkenti Kudüs olan bağımsız devletlerini kurmayı ve mültecilerin vatanlarına dönmesini” anlıyorlardı! Bu nedenle, ABD kontrolünde yürütülen, Filistin direnişini, ulusal varlığını yok sayan Suudi Arabistan-İsrail arasında “normalleşme süreci” adı altında sürdürülen görüşmeleri reddiyorlar. Filistin Filistinlilerindir. Amaç meşrudur. Araç da meşru olmak zorundadır.
HAMAS (İslami Direniş Hareketi), 1987’de Birinci İlk İntifa sırasında Mısır’da örgütlenen Müslüman Kardeşlerin Filistin kolu olarak kurulmuş, paramiliter bir örgüt. 2006 Yılına değin İzzettin el Kassam Askeri Tugayları ile İsrail’de çok sayıda siyasi suikast gerçekleştirirken, Filistin işçi sınıfı ve yoksul emekçiler arasında sosyal dayanışma ağıyla örgütlenmeyi ihmal etmemiş. 2006 Seçimlerindeki siyasi zaferi ile Parlamento’da çoğunluğu sağlayan HAMAS, El Fetih’le girdiği çatışmalardan sonra 2007’de Gazze’yi fiilen kontrol altına alır, siyasi bir güç haline gelir. HAMAS’ın parlamento seçimlerini El Fetih’e karşı ezici çoğunlukla kazanmasından sonra Gazze’yi ele geçirir. “Demokratik” seçimlerin HAMAS’a (verilen oylarla) yetki ve siyasi güç verdiği anlaşılıyor. Bu Filistin’de son seçim olacak; Filistin yönetimi, El Fetih liderliğindeki Batı Şeria ve Hamas liderliğindeki Gazze arasında paylaşılacaktır (www.artıgercek.com, Filistin Direnişinin ‘İslami’ yüzü: Hamas Nedir?)
Kuşkusuz, bu ikili iktidar Lenin’in Nisan Tezleri’nde sözünü ettiği, Ekim Devrim’ine ön gelen günlerde Rusya işçi sınıfının işçi, asker ve köylü Sovyetleri ile 1905 Cumhuriyet’inin burjuva hükümeti arasındaki “ikili iktidar” ilişkisine benzetilebilir. HAMAS’ın tetikleyici olduğu emperyalizm ve İsrail tarafından başlatılan savaş, Filistin Direnişi’nin zaferi ile sonuçlansa dahi, “hiç kuşku yok ki, bu karışıklık uzun zaman süremez. Bir devlette iki iktidar olamaz.”(Lenin, Nisan Tezleri ve Ekim Devrimi) Filistin Direnişinin ilerici unsurları, emperyalizme karşı bağımsızlık savaşını kazandıklarında, özgür ve eşitlik temelinde bir toplumsal iktidar yürüyüşünde, bugün yanında durduğu emperyalizmin beslemesi kökten dinci güçlerle karşı karşıya gelecektir. Filistin işçi sınıfını, emekçi halklarını birbirine kırdıracak bir iç savaş kaçınılmazdır. Ancak tarafları iki sınıf değil, Filistin işçi sınıfı içinde örgütlü ileri güçlerle başta HAMAS olmak üzere şeriatçı çeteler arasında bir iç savaş. İç savaş, varsa, diyalektik materyalist öncülük tarafından Filistin işçi sınıfının iktidar savaşına evrilemedinde bu kez şeriatçı güçler arasındaki iktidar savaşına, ilerici güçlerin katline sebep olacaktır. İran, Irak, Mısır, Libya’da emperyalizmin kontrolü altında yükselen antikomünist dalganın üstünde gericilik eliyle sürdürülen iç savaşlardan ders çıkarılmalıdır.
HAMAS’ın Al Aksa Tufanı, on yıllardır, öznesi İsrail olan emperyalist işgale karşı süren, FKÖ önderliğinde başlayan Filistin Direnişi’nin ezilmesi amacıyla emperyalizme kanlı davetiyedir. Nasılsa, önceki örneklerde olduğu gibi Direniş ezildiğinde, parçalanmış Filistin yurdunda iktidar, NATO gözetiminde kendisine verilecektir! Bunun tek açıklaması olmalı: Alper Birdal-Yiğit Günay imzasını taşıyan, yazılama Yayınevi’nden çıkan kitabın başlığına taşınan “Arap Baharı” Aldatmacası- Ortadoğu’da Emperyalist Restorasyon süreci devam etmektedir. Tunus’da “Burgiba’yı ‘bunak ve kifayetsiz’ ilan ederek ‘Yasemin Devrimini’ yapan Bin Ali ’bunak ve kifayetsiz’ ilan edilerek ‘Yasemin Devrimi’ ile devriliyor… sürecin bu ‘nesnel’ ve tarihsel zeminin yanı sıra emperyalizmin öznel müdahaleleriyle ilişkisi” kurulmalıdır. (Arap Baharı).
Gelelim, HAMAS’ın Filistin kolu olduğu Müslüman Kardeşler’e (İhvan el Müslimin). İlk olarak, 22 Mart 1928’de Mısır’da kurulduğunu wikipedya’dan öğreniyoruz. 1984 yılında Wafd, 1997’de İşçi Partisi ve Liberal partiyle ittifak yaparak Mısır’ın en güçlü siyasi muhalif niteliği kazandığını, BBC’den öğreniyoruz. Nasır’a göre; “Bunlar Müslüman değil, kardeş de değil, hepsi kötücül insanlar. Bağdat Paktı ile Arap gericiliği ile düşmanlarımız ile işbirliği yapıyorlar. Açık kanıtlar ile ispat ettik ki, Müslüman Kardeşler kendilerini besleyen sömürgeciler ve gericilerin çıkarları için çalışmaktadır.”
Müslüman Kardeşler; ”Hedefimiz Allah’tır(Allah’a ulaşmaktır, Peygamber liderimizdir, Kur’an anayasamızdır, cihad yolumuzdur, Allah yolunda ölmek en büyük umudumuzdur.” Demektedir. Tunus’da başlayan başkaldırıların emperyalisler eliyle Arap Baharı’na çevrildiği süreçte, Mısır halkı sokağa döküldükten, Hüsnü Mübarek’in istifasından sonra Müslüman Kardeşler, 2011’de Özgürlük ve Adalet Partisi adıyla ilk parlamento seçimlerinde Radikal İslamcı Nur Partisi ile iktidarı “demokrasi” sayesinde ele geçirir. Tabii, BBC’ye göre Müslüman Kardeşler Suriye, Filistin gibi Mısır’da da demokratik yollarla, “devrim” yapıyorlar! Özcesi, karşıdevrimdir. Antikomünizdir.
Dolayısıyla, 7 Ekim 2023 Cumartesi günü HAMAS’ın bizzat Gazze’nin Batısı’nda gerçekleştirdiği insanlık dışı katliam, Filistin’in işgale karşı direnişinde son perde olma olasılığını taşımaktadır. Emperyalizmin on yıllardır yapamadığını yapma olanağı yaratmıştır. Üstelik, dünya işçi sınıfının, ezilen halklarının gözünde “meşru” bir savaşla. Al Aksa Tufanı’nın 4.gününde, ABD deniz ve hava gücü destekli İsrail savaş gücü tarafından, abluka altındaki Gazze’de sular kesilerek “ölüm ablukası” başlatıldı. Arap Baharı bu kez Filistin için uygulamada!
Şimdilik, sözü burada kesip, Filistinli karikatürist Mohammad Sabaaneh’in çizgilerinde ifadesini bulan Filistin Direnişi’nin sesine, Mahmud Derviş’e bırakmak istiyorum:
“I
Ey yürüyenler eğreti sözcükler arasında!
Sırtlanın isimlerinizi, çekip gidin.
Saatlerinizi çekin zamanımızdan, çekip gidin
Denizin maviliğini, belleğin kumlarını
çalın dilediğinizce çalın.
Dilediğinizce fotoğraf çekin ki anlayın
anlamayacağınızı
toprağımızdaki bir taşın
nasıl öreceğini göğün çatısını…
II
Ey yürüyenler eğreti sözcükler arasında!
Sizden kılıç-Bizden kan
Sizden çelik ve ateş- Bizden et ve Can
Sizden yeni bir tank- Bizden taş
Sizden gaz bombası- Bizden yağmur
Bizim üstümüzde de sizinki gibi gök ve hava
Hissenizi alın kanımızdan, çekin gidin
Danslı yemekli bir akşam partisine gidin
Bize düşen korumaktır şehitler gülünü
Bize düşen yaşamaktır dilediğimizce
III
Ey yürüyenler eğreti sözcükler arasında!
İğrenç tozlar gibi dilediğiniz yerden geçin ama
uçan haşarat gibi dolaşmayın aramızda!
Yapılacak işlerimiz var toprağımızda
Buğdayımız var yetiştireceğimiz
Bedenimizin teriyle sulayacağımız
Sizi hoşnut kılmayacak şeylerimiz var burada;
Bir taş ya da keklik
Alın maziyi dilerseniz çıkarın elma pazarına
Dilerseniz sedef bir sini içinde
Mabed-i Süleyman’ıgeri verin hüdhüde
Bizimdir sizi hoşnut kılmayacak şeyler:
Bizimdir yarınlar
Yapılacak işlerimiz var toprağımızda.
IV
Ey yürüyenler eğreti sözcükler arasında
Yığın kuruntularınızı boş bir çukura, çekip gidin
Ayarlayın akrebini zamanın
Kutsal buzağının meşruiyetine
ya da tabanca müziğinin vaktine!
Bizimdir sizi hoşnut kılmayacak şeyler, çekip gidin.
Bizimdir sizde olmayanlar: Halkı kan ağlatan bir vatan
Nisyana ya da belleğe yaraşan bir vatan
Ey yürüyenler!
Eğreti sözcükler arasında!
Nerede isterseniz orada oturun ama oturmayın aramızda.
Geldi artık çekip gitme zamanınız
Nerede isterseniz orada ölün ama ölmeyin aramızda.
Yapılacak işlerimiz var toprağımızda.
Burada bizimdir mazi
Bizimdir hayatın ilk sesi
Bizimdir bugün, bizimdir gelecek
Burada bizimdir dünya ve ahiret
Çıkıp gidin toprağımızdan, denizimizden, karamızdan,
buğdayımızdan, tuzumuzdan, taşımızdan
defolun her şeyimizden!
Defolun.
Belleğimizdeki anılardan
ey yürüyenler eğreti sözcükler arasında!
- “Güneş Toprağı” Afganistanlı Taş İşçileri ve “Gölgeler Turnuvası” - 13 Haziran 2024
- Anayasa Değişikliği Ya Da “Working Class Hero” - 4 Mayıs 2024
- Bu Adamlar Neye Gülüyor? - 20 Nisan 2024