10 Mayıs 1933’te Nazi’ler, Kitap Yakma Kampanyasıyla Düşünceleri Alevlere Verdi

Almanya’nın karanlık tarihine damga vuran ve Nazi rejiminin sansür ve baskı politikalarının en çarpıcı örneklerinden biri olan “Bücherverbrennung” yani “Kitap Yakma” olayı, 10 Mayıs 1933’te başladı. Nazi hareketi, “Wider den undeutschen Geist” (Alman Olmayan Ruh’a Karşı) adlı bir kampanya başlatarak binlerce kitabı yasakladı ve halkın gözü önünde ateşe verdi.

Bu barbarca eylemin ardındaki nedenler nelerdi? Etkilenen yazarlar ve kamuoyu nasıl tepki verdi? Bu olay, Alman edebiyat tarihinde ne anlama geliyor?

“Nazi Ruhuna Karşı Kampanya”

1933 yılında gerçekleşen Kitap Yakma olayı, spontane ya da izole bir eylem değildi. Aslında, Nazi rejimi tarafından Ocak 1933’teki iktidar ele geçirme sürecinin ardından, Yahudi, Marksist, pacifist ve diğer muhalif ya da politik açıdan hoş görülmeyen yazarların sistematik bir şekilde takip edilmesi ve baskı altına alınması politikasının bir parçasıydı.

Bu kampanyanın başlıca aktörleri, Alman Öğrenci Birliği (DSt) ve Nasyonal Sosyalist Alman Öğrenci Birliği (NSDStB) idi. Weimar Cumhuriyeti’nin son dönemlerinden itibaren giderek milliyetçi, antisemitik ve cumhuriyete karşı tavır sergileyen bu gruplar, kendilerini yeni Almanya’nın “entelektüel elitleri” olarak görüyor ve üniversiteleri “aşırı Yahudi entelektüalizminden” temizlemek istiyorlardı.

Bu amaçla, Mart 1933’ten itibaren çeşitli eylemler düzenlediler:

  • “Alman Olmayan Ruh’a Karşı 12 Tez” adlı bildiriyle, Alman kültüründeki tüm “Alman olmayan” etkilerin ortadan kaldırılmasını talep ettiler.
  • “Makale Servisi” adı verilen propaganda makaleleriyle, yasaklanan yazarlar hakkında gazetelerde ve dergilerde propagandayı yaydılar.
  • Yahudi veya rejime karşı olan profesörleri koltuklarından uzaklaştırmak veya istifaya zorlamak amacıyla “Profesör Boykotu” düzenlediler.
  • Kamuya açık ve özel kütüphanelerde yasaklı yazarların eserlerini araştırıp bunları el koymak veya yok etmek amacıyla “Kitap Toplama” eylemleri gerçekleştirdiler.
  • Kitap yakmaları sırasında yanmış kitapları eşlik eden “Alev Söylemleri” ile yazarları aşağıladılar.

Kitap Yakma Eylemleri

“Wider den undeutschen Geist” kampanyasının doruk noktası, 10 Mayıs 1933’te 19 Alman üniversite kampüsünde eş zamanlı olarak gerçekleşen kitap yakma eylemleriydi. Berlin’de Reich Propaganda Bakanı Joseph Goebbels bizzat hazır bulundu ve “Alman olmayan edebiyat”a karşı nefret dolu bir konuşma yaptı.

Halka açık meydanlarda ateş yakıldı ve binlerce kitap yakıldı. Bu kitaplar arasında Erich Kästner, Kurt Tucholsky, Carl von Ossietzky, Heinrich Mann, Thomas Mann, Bertolt Brecht, Sigmund Freud, Albert Einstein gibi tanınmış yazarların eserleri de bulunuyordu. Toplamda 300’ü aşkın yazarın eserleri ateşe verildi.

Yakılan kitapların seçimi, Nasyonal Sosyalist Alman Öğrenci Birliği tarafından hazırlanan yasaklı yazarlar listesine dayanıyordu. Bu liste özellikle Yahudi yazarları içeriyordu, ancak aynı zamanda demokratik, sosyalist, pasifist veya hümanist ideallere sahip olan ya da sadece ulusal sosyalist zevke uymayan yazarları da hedef alıyordu.

Kitap Yakma eylemi, Nazi ideolojisine uymayan düşüncelerin ve fikirlerin sembolik olarak yok edilmesinin bir göstergesiydi. Aynı zamanda, rejimin potansiyel muhaliflerine yönelik bir tehdit ve gözdağı niteliği taşıyordu.

Takip Edilen Yazarlar

Kitap Yakma olayı, birçok yazar için şok edici ve hayatlarında bir dönüm noktası oldu. Birçoğu Almanya’dan kaçmak zorunda kaldı, tutuklandı, işkence gördü veya öldürüldü. Diğerleri ülkede kaldı ve uyum sağlamaya veya yeraltında çalışmaya çalıştı.

Takip edilen yazarların bazı örnekleri şunlardır:

  • Erich Kästner: Kendi kitaplarının yakılmasını görmek için cesurca Scheiterhaufen (yakma yeri) önünde duran nadir yazarlardan biriydi. Almanya’da kaldı ve takma adlarla yazmaya devam etti. Gestapo tarafından birkaç kez sorgulandı ve gözetlendi.
  • Oskar Maria Graf: Kitap Yakma olayından önce zaten Avusturya’da sürgünde olan Graf, Nazi rejiminden kaçarak Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etti.
  • Thomas Mann: Nobel Edebiyat Ödülü sahibi ünlü yazar, Kitap Yakma olayı nedeniyle rejimle çatışmaya girdi ve 1933’te Almanya’yı terk etti. ABD’ye göç etti ve orada sürgünde yaşadı.

Etkileri ve Sonrası

Kitap Yakma olayı, Nazi rejiminin sansür ve baskı politikalarının en çarpıcı örneklerinden biri olarak tarihe geçti. Bu olay, özgür düşüncenin bastırılması ve totaliter bir rejim tarafından propagandanın gücünün vurgulanması açısından önemlidir.

Yakılan kitaplar arasında yer alan yazarların eserleri, düşünce özgürlüğünün savunucuları tarafından gelecek nesillere aktarılmak üzere korundu. Bu olay, uluslararası ölçekte büyük bir tepkiye neden oldu ve Nazi rejimine karşı muhalefetin artmasına katkıda bulundu.

Bugün, Kitap Yakma olayı, anıtlar, müzeler ve anma törenleri aracılığıyla hatırlanmaktadır. Bu, insanlığın kültürel belleğinde Nazi rejiminin zulmünü ve baskısını hatırlatmak için önemli bir adımdır.

Sonuç olarak, 10 Mayıs 1933’te gerçekleşen Kitap Yakma olayı, Nazi rejiminin sansür ve baskı politikalarının acımasız bir göstergesi olmuştur. Bu olayın yankıları hala günümüzde hissedilmekte ve özgür düşünceye olan saygıyı ve sansürün zararlarını vurgulamaktadır.

Kaynak: Norddeutscher Rundfunk