Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı kasım ayı bütçe verileri, Türkiye’nin vergi sistemi ve kamu harcamaları üzerine tartışmaları yeniden alevlendirdi. Verilere göre, hükümetin kasım ayında topladığı devasa vergilere rağmen, bütçe 16,6 milyar lira açık verdi. Ocak-kasım dönemi ise daha çarpıcı bir tabloyu gözler önüne seriyor: Toplanan 7,8 trilyon lira bütçe gelirine karşın, bütçe giderleri 9 trilyon lirayı aşarak, yaklaşık 1,3 trilyon lira açık oluştu.
Saatte 822 Milyon Lira Vergi Toplandı Ama Yetmedi
Kasım ayında bütçe gelirleri, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25,8 artarak 939,4 milyar lira olarak kaydedildi. Ancak bütçe giderleri yüzde 42,5 artışla 956,1 milyar liraya ulaşarak gelirleri geride bıraktı. Vergi uzmanı Ozan Bingöl’ün aktardığına göre, hükümet günde yaklaşık 19,7 milyar lira, saatte ise 822 milyon lira vergi topluyor. Ancak bu rekor seviyedeki vergi tahsilatı dahi bütçe açığını kapatmaya yetmiyor.
Vergi Yükü İşçinin ve Tüketicinin Omuzunda
Türkiye’deki vergi sisteminin adaletsizliği bu tabloyu daha da çarpıcı hale getiriyor. Vergi gelirlerinin büyük kısmı dolaylı vergilerden, yani KDV ve ÖTV gibi tüketim üzerinden alınan vergilerden sağlanıyor. Dolaylı vergilerin ağırlıklı olduğu bir sistem, gelir adaletsizliğini derinleştiriyor ve düşük gelirli vatandaşları orantısız bir şekilde etkiliyor. Bu durum, hükümetin harcama politikaları ile birleştiğinde, vergi yükünün işçiler, emekçiler ve tüketicilerin omuzlarına yıkıldığını gösteriyor.
Kasım ayında mal ve hizmetlerden alınan KDV gelirleri yüzde 97,9 artarken, akaryakıt ve doğalgaz gibi temel ihtiyaçlardan alınan ÖTV gelirleri yüzde 140 artışla 361 milyar lirayı aştı. Türkiye’de vatandaş, harcadığı her kuruş için devlete vergi ödemek zorunda kalırken, sermaye grupları ve büyük şirketler çok daha düşük oranlarda vergi yüküyle karşılaşıyor.
Sermaye Kazançları Vergide Avantajlı
Türkiye’deki vergi politikalarının temel eleştirilerinden biri de sermaye kazançlarına yönelik vergi oranlarının düşüklüğü. Büyük şirketler ve yüksek gelir gruplarının ödediği vergi, toplam vergi gelirleri içinde oldukça düşük bir paya sahip. Örneğin, ocak-kasım döneminde şirketlerden alınan vergi sadece yüzde 13,5 artarken, çalışanların maaş ve ücretlerinden kesilen gelir vergisi yüzde 119,8 arttı. Bu, emekçilerin devlete şirketlerden yüzde 54,48 daha fazla doğrudan vergi ödediği anlamına geliyor.
Türkiye’nin bütçe açığının kapanamamasının bir diğer önemli nedeni, faiz ödemelerindeki artış. Kasım ayı itibarıyla devletin faiz giderleri 1,2 trilyon lirayı buldu. Kamu harcamalarının önemli bir kısmı, borçların faiz ödemelerine ayrılıyor. Bu durum, toplanan vergilerin kamu hizmetlerine değil, borç ödemelerine yönlendirilmesine yol açıyor.
Vergi Reformu Neden Gereklidir?
Vergi uzmanları, Türkiye’nin adil ve sürdürülebilir bir vergi sistemine ihtiyaç duyduğunu vurguluyor. Vergi reformu yapılmadıkça, düşük gelir gruplarının üzerindeki yük artmaya devam edecek. Bunun yerine, dolaylı vergiler yerine doğrudan vergilere ağırlık verilmesi, sermaye kazançlarının daha yüksek oranlarda vergilendirilmesi ve vergi kaçakçılığıyla etkin mücadele edilmesi gerekiyor. Ancak mevcut durumda, hükümetin harcama ve gelir politikaları, sosyal adaletsizliği derinleştiriyor.
Türkiye’nin vergi sisteminin temel sorunları ve hükümetin mali politikaları, yalnızca ekonomik değil, toplumsal bir kriz yaratma potansiyeline sahip. Vatandaşlar, her geçen gün artan vergi yüküyle mücadele ederken, bütçe açıklarının sürdürülemez hale gelmesi ülkenin ekonomik geleceği için ciddi bir risk oluşturuyor.
Kaynaklar:
• Hazine ve Maliye Bakanlığı Kasım Ayı Bütçe Verileri
• Ozan Bingöl’ün Vergi Değerlendirmeleri
• Artı Gerçek’in “Bütçe Açığı” Haberi
- Boncuklu Tarla: 12 Bin Yıl Öncesine Uzanan Sessiz Tanık - 18 Aralık 2024
- Batı’nın Yeni Çelişkisi: Terör Listesindeki HTŞ, Nasıl Oluyor da “Ehlileştiriliyor”? - 18 Aralık 2024
- Yurt Dışına Çıkış Harcı Ödemelerinde Dijital Dönem Başlıyor - 17 Aralık 2024