Temiz Hava Temel İnsan Hakkıdır. Kirletilmemelidir

Her canlı gibi insanında temiz havaya ihtiyacı vardır. Temiz hava yaşamın sigortasıdır. Temiz havasız yaşam, sağlıksız yaşam demektir. Normal koşullarda hava zaten temizdir. Bazı doğa olaylarından dolayı kirlensede, kısa zamanda havanın kendi sirkülasyonu ve doğal döngüsü yoluyla yine temiz hale gelir. Ancak insanoğlunun müdahalesiyle oluşturulan kirlilikler süreklilik arz ettiği için, temizlenmesi mümkün olmamaktadır. Doğanın kendi döngüsüde bunu temizlemeye yetmiyor. Temiz havanın kirletilmesi, yine insan eliyle olmaktadır. Ancak kirletenlerin dışında kalan büyük çoğunluğun temiz hava hakkı, bu kirletenler tarafından ortadan kaldırılmaktadır. Hak olan bu temiz hava sermaye grupları tarafından yok edilmeye çalışılıyor. Ancak sosyal devlette bu temiz hava hakkını korumakla mükelleftir. Ancak son yıllarda devlet bu kirletici rolü üstlenenlere destek çıkmak, onların pervasızlığına göz yummakta ve bizlerde zehirli havayı solumak zorunda kalıyoruz.

Şimdi İlimizin havasına olumsuz etkileri olan sektörlere bir bakalım. Başta faal olan 35 Jeotermal Enerji santrallerin havaya saldığı gazlar, Latmos ve diğer alanlarda işletilen, sayıları yüzleri bulan maden ocakları, taş ocakları ve kil ocaklarından açığa çıkan partiküller, Çimento fabrikası ve parelelinde işletilen Gaz-Beton işletmelerinden açığa çıkan tozlar ve zehirli gazlar. Seramik fabrikaları, Tekstil fabrikaları ve Çırçır fabrikalarında açığa çıkan gaz ve tozlar, diğer sanayi sektörlerin yanında Biyokütle Enerji santralinde açığa çıkan gaz ve partikül maddeler, son yıllarda artıklar ve oto lastik atıkları ile işletilen Termik Santrallerde açığa çıkan zehirli gazlar ve partiküller, yoğun trafikten kaynaklı egzoz gazları, Evsel atık arıtma tesislerinde açığa çıkan Metan gazları ile havamız her geçen gün daha çok kirlenmektedir.

Bu durumun yarattığı tehlikeyi,  Aydın Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünün, Aydın İli 2020 yılı Çevre Durum Raporunda birkaç alıntı ile duruma biraz daha açıklık getirmeye çalışacağız. Bu Raporda şöyle denilmektedir: “Hava kalitesi İndeksi gözlemlenenler  sadece partikül maddeler (PM10), karbon monoksit (CO), kükürt dioksit (SO2), azot dioksit (NO2) ve ozon (O3) dur.” Bunun dışındaki gazlar takip edilmemektedir. Bunlardan bazılarının insan sağlığına etkilerinede, raporda şöyle yer vermektedir;

“İnsan sağlığına etkileri açısından, sağlıklı insanların çok yüksek NO2 derişimlerine kısa süre dahi maruz kalmaları, şiddetli akciğer tahribatlarına yol açabilir. Kronik akciğer rahatsızlığı olan kişilerin ise bu derişimlere maruz kalmaları, akciğerde kısa vadede fonksiyon bozukluklarına yol açabilir. NO2 derişimine uzun süre maruz kalınması durumunda ise buna bağlı olarak solunum yolu rahatsızlıklarının ciddi oranda arttığı gözlenmektedir.” Rapor Azot dioksitin öldürücü etkisini çok açık izah etmiş.

“PM10 için gösterilebilecek en büyük doğal kaynak yollardan kalkan tozlardır. Diğer önemli kaynaklar ise trafik, kömür ve maden ocakları, inşaat alanları ve taş ocaklarıdır. Sağlık etkileri açısından, PM10 solunum sisteminde birikebilir ve çeşitli sağlık etkilerine sebep olabilir. Astım gibi solunum rahatsızlıklarını kötüleştirebilir, erken ölümü de içeren çeşitli ciddi sağlık etkilerine sebep olur. Astım, kronik tıkayıcı akciğer ve kalp hastalığı gibi kalp veya akciğer hastalığı olan kişiler PM10’a maruz kaldığında sağlık durumları kötüleşebilir. Yaşlılar ve çocuklar, PM10 maruziyetine karşı hassastır. PM10 yardımıyla toz içerisindeki mevcut diğer kirleticiler akciğerlerin derinlerine kadar inebilir. İnce partiküllerin büyük bir kısmı akciğerlerdeki alveollere kadar ulaşabilir. Buradan da kurşun gibi zehirli maddeler %100 olarak kana geçebilir.” Burada PM10’nun insan sağlığında yarattığı tahribatı açıkça belirtmektedir. Burada sadece insan yaşamını değil, tüm canlı yaşamını olumsuz etkilemektedir. Bitkileri, meyveleri ve bitkilerde yarattığı kirlilikten dolayı, hayvanlarında sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir.

Aydın genelinde 7  Hava İndeksi Gözlem istasyonu kuruludur. Bunlardan üçü Aydın il merkezinde, biri Nazillide, Germencik, Söke ve Didim de birer tane bulunmaktadır. Bunun sadece birinde alınan veriler değerlendirilerek belirtilen sonuçlara ulaşılmıştır. Bu raporda bu konuda da şöyle denilmektedir: “Günlük ortalama PM10 değerleri incelendiğinde 2020 yılı için belirlenen 50 µg/m3 sınır değerinin yılda toplam 89 defa aşıldığı gözlemlenmektedir. Efekent Semt Pazarında yer alan istasyondan alınan veriler havaizleme.gov.tr adresinde yayınlanmaktadır.” Geri kalan 6 istasyonun verileri hala değerlendirmeye alınmamıştır. Kısaca İstasyonlar kurulu, çalışıyor, ancak veriler değerlendirme ye girmiyor. Bu istasyonların verileri de değerlendirmeye alınmalı ve daha fazla İstasyonun devreye alınması hayati zorunluluk haline gelmiştir. Sadece bir istasyonda da olsa yılın dörtte biri zamanında kirlilik sınır değerlerin üzerinde seyrediyor.

Gerek yoğun trafikten, gerekse sanayi bacalarında açığa çıkan gazlardan dolayı havada Karbonmonoksit emisyonu yoğun olmaktadır. Ki bunlar çimento fab. Atıkla çalışan Termik Santral, Seramik Fabrikası, Biyokütle Enerji Santralı, jeotermal Santrallerden açığa çıkan gazlar ve diğer sanayi tesisleri havaya yoğun gaz ve toz salımı yapmaktadırlar. Bununla ilgili aynı raporda şöyle denmektedir; “CO’in ana kaynağı trafik ve trafikteki sıkışıklıktır. Sağlık etkileri, akciğer yolu ile kan dolaşımına girerek, kimyasal olarak hemoglobinle bağlanır. Kandaki bu madde, oksijeni hücrelere taşır. Bu yolla, CO organ ve dokulara ulaşan oksijen miktarını azaltır.” Bu ise birçok akciğer hastalığı ve hasarı yoluyla ölümlere neden olmaktadır. Daha fazla ölümlerin olmaması için önleyici çalışmalara zaman geçirilmeden başlanmalıdır.

İlimizde PM10’la ilgili veriler alınmasına rağmen PM2.5 ile ilgili veriler hala alınmamaktadır. Kısaca PM10’a göre PM2.5 daha tehlikeli olmasına rağmen bu çalışmanın yapılmamış olması bizler için büyük sıkıntı olmaktadır. Çünkü nasıl bir tehlike ile karşı karşıya olduğumuzu bilemiyoruz. Bunun için Raporda şu cümle kuruluyor; “PM2,5 μm’ye kadar olan partikülleri kapsayacak yasal düzenlemeler konusunda çalışmalar devam etmektedir.” Bu yasal düzenlemeler en kısa zamanda yapılarak gözlemler yayınlanmaya başlanmalıdır.

Bilim insanları ise PM2.5 için şu uyarıyı yapıyorlar “Küçük boyutları nedeniyle, (2.5 mikrondan küçük) bu partiküller burun ve boğazdan rahatlıkla geçebilir ve ciğerlere nüfuz edebilir ve hatta bazıları dolaşım sistemine bile girebilir.  İnce parçacıkların astım, kalp krizi, bronşit ve diğer solunum problemleri gibi kronik hastalıkları tetiklediği veya kötüleştirdiği bilinmektedir.” İşte bu nedenlerden dolayı, ilçemizdeki bu kötü hava gidişine en kısa zamanda bir çözüm bulunması gerekiyor. Toz yutmaktan, camı, kapıyı her gün silmekten yorulduk. Temiz Hava Hakkımızın sağlanması ve bu kötü illetten korunmamız için ivedilikle gerekli çalışmaların yapılmasını, içine girdiğimiz yeni yılda bekliyoruz.