Pontus Meselesi: Tarihsel Bir Bakış

Pontus Meselesi, Türkiye’nin yakın tarihinde önemli bir yeri olan ancak resmi tarih yazımında pek yer almayan bir konudur. Pontuslular, Karadeniz kıyılarında yaÅŸayan ve Rumca konuÅŸan bir halktır. Tarihi kökenleri MÖ 4. yüzyıla kadar uzanan Pontuslular, Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun son döneminde ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluÅŸ yıllarında yaÅŸadıkları zorluklar, baskılar ve katliamlar nedeniyle büyük ölçüde göç etmek zorunda kalmışlardır.

Pontus Meselesi, Türk resmi tezine göre, Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında Pontusluların Yunanistan’ın desteÄŸiyle bağımsız bir devlet kurmak için ayaklandıkları ve Türk ordusu tarafından bastırıldıkları ÅŸeklinde anlatılır. Bu tez, 1922 yılında Matbuat ve Ä°stihbarat Matbaası tarafından basılan “Pontus Meselesi” adlı propaganda kitabındaki iddialara dayanır. Ancak bu tez, Pontus Meselesi’nin tarihsel arka planını ve bütün yönlerini göz ardı eder.

Pontusluların tarihi, Yunanlıların Karadeniz kıyılarında koloniler kurmalarıyla baÅŸlar. Bu koloniler, bölgenin yerli halkları olan Gürcüler, Tzanlar, Lazlar ve Bizanslı soylu ailelerle karışarak Pontus kültürünü oluÅŸtururlar. Pontuslular, Ortodoks Hıristiyanlığı benimserler ve Rumcanın Romeika denilen bir diyalektini kullanırlar. Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun bölgeyi fethetmesinden sonra da varlıklarını sürdürürler. Ancak 18. yüzyılın son çeyreÄŸinden itibaren Karadeniz ticaretinin Batılı devletlerin eline geçmesi, Pontusluların ekonomik durumunu zayıflatır.

19.yüzyılın ikinci yarısında ise Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun çöküş sürecine girmesi, Balkanlarda ve Anadolu’da milliyetçilik akımlarının yükselmesi ve Rusya’nın bölgedeki etkisinin artması, Pontusluların siyasi durumunu deÄŸiÅŸtirir. Pontuslular, Osmanlı yönetiminden memnun deÄŸildirler ve Yunanistan’la kültürel baÄŸları vardır. Ancak bağımsızlık fikri henüz yaygın deÄŸildir. Pontusluların siyasi örgütlenmesi 1904 yılında kurulan Pontus Rum Cemiyeti ile baÅŸlar. Bu cemiyetin amacı, Pontusluların eÄŸitim, kültür ve ekonomik haklarını savunmaktır.

Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun Almanya’nın yanında savaÅŸa girmesi, Pontus Meselesi’ni derinleÅŸtirir. Osmanlı yönetimi, savaÅŸta düşman olarak gördüğü Hıristiyan azınlıklara karşı katliam ve tehcir politikaları uygular. Ermeni Soykırımı’nda olduÄŸu gibi, Pontuslular da bu politikalardan nasibini alır. 1916-1918 yılları arasında yaklaşık 350 bin Pontuslu öldürülür veya sürgün edilir.

Savaşın sonunda Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu yenilir ve Mondros AteÅŸkes AntlaÅŸması imzalanır. Bu antlaÅŸma ile Karadeniz kıyıları iÅŸgal altına alınır. Yunanistan da bu iÅŸgale katılır ve Samsun’u iÅŸgal eder. Bu durumda Pontusluların bağımsızlık umutları artar. 1919 yılında Paris Barış Konferansı’na bir heyet gönderen Pontuslular, bağımsız bir devlet talep ederler. Ancak bu talep kabul görmez.

1920 yılında Sevr AntlaÅŸması imzalanır. Bu antlaÅŸma ile Anadolu’da Ermenistan ve Kürtistan kurulması öngörülürken, Pontus bölgesi özerklik verilir. Ancak bu antlaÅŸma da Türk KurtuluÅŸ Savaşı nedeniyle yürürlüğe girmez.

Türk KurtuluÅŸ Savaşı sırasında Pontuslular arasında farklı siyasi eÄŸilimler vardır. Bazıları Yunanistan’la iÅŸbirliÄŸi yaparak bağımsızlık için silahlı mücadele verirler. Bunların başında Topal Osman AÄŸa gelir. Bazıları ise Mustafa Kemal PaÅŸa’nın liderliÄŸindeki Türk milliyetçiliÄŸi hareketine destek verirler. Bunların başında ise Ali Fuat Cebesoy gelir.

Türk KurtuluÅŸ Savaşı sonunda Yunanistan yenilir ve Lozan AntlaÅŸması imzalanır. Bu antlaÅŸma ile Türkiye Cumhuriyeti kurulurken, Türkiye ile Yunanistan arasında nüfus mübadelesi kararı alınır. Buna göre Türkiye’deki Rumlar Yunanistan’a, Yunanistan’daki Müslümanlar Türkiye’ye göç edecektir. Ancak bu kararda bir istisna vardır: Karadeniz kıyısındaki Müslüman Rumlar (Gizli Hristiyanlar) mübadeleden muaf tutulurlar.

Nüfus mübadelesi sonucunda yaklaşık 400 bin Pontuslu Yunanistan’a göç ederken, yaklaşık 100 bin Gizli Hristiyan da Türkiye’de kalır. Ancak Gizli Hristiyanlar da asimilasyon baskısı altındadır. Rumca konuÅŸmaları yasaklanmıştır ve Arap alfabesini kullanmalarına izin verilmemiÅŸtir.

Pontus Meselesi böylece resmen sona erer ancak tarihsel travmalar devam eder. Bugün hem Yunanistan’da hem de Türkiye’de yaÅŸayan Pontusluların kültürel hakları tanınmamaktadır. Pontus Meselesi’nin gerçekleri de resmi tarih yazımında yer bulamamaktadır.

Pontus Meselesi’ni anlamak için daha fazla araÅŸtırma yapmak gerekmektedir. Bu araÅŸtırmalar hem tarihsel belgelere hem de yaÅŸayan tanıklara dayanmalıdır. Ayrıca Pontus Meselesi’ni sadece bir milliyetçilik sorunu olarak deÄŸil, aynı zamanda bir insan hakları sorunu olarak ele almak gerekir.


Kaynakça:

  • AyÅŸe Hür: Pontus’un Gayrıresmi Tarihi – politikars.com
  • Tarihin PeÅŸinde-2- AyÅŸe Hür- ErdoÄŸan Aydın- ‘Pontus Meselesi’ 9 Haziran 2019 – YouTube
  • AyÅŸe Hür on Twitter: “”Pontus Meselesi” adlı propaganda kitabındaki tezlerin tekrarlanmasından ibarettir…”
  • Osmanlı’nın Son Döneminde Pontus Rumları: Büyük Güçler, Diaspora ve Silahlı Kalkışma – Aydın Özgören
  • Pontus Meselesi – Bkmkitap