Hüseyin Karababa: Sivas Katliamı Davası’nı AİHM ya da Lahey’e götüreceğiz

Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te meydana gelen ve 33 aydın ile sanatçının yanı sıra iki otel görevlisinin hayatını kaybettiği katliamın ardından adalet arayışı devam ediyor. Katliamda yakınlarını kaybeden aileler, Adalet Yüksek Mahkemesi’ne (AYM) başvurarak katliamın ‘insanlığa karşı suç’ olarak kabul edilmesi ve zaman aşımının geçersiz kılınması talebinde bulundu. Ancak AYM, başvuruyu değerlendirmek üzere ek rapor hazırlanmasına karar verdi.

Hüseyin Karababa, katliamda kardeşi Gülsüm Karababa’yı kaybedenlerden biri olarak, AYM’nin aldığı kararı şaşırtıcı bulduğunu ifade etti. Karababa, “AYM’nin başvuruyu iki kez ertelemesi şaşırtıcı. Dosya 10 yıldır önlerinde ve daha önce iki kez görüştükleri bir dosya. Ek rapor istenmesi bence bir bahane. Mahkeme zaman kazanmak istiyor, olayı uzatıyor” şeklinde konuştu.

Artı Gerçek’ten Mehmet MENEKŞE’ye konuşan , Karababa, davayı uluslararası mahkemelere taşıyacaklarını belirterek şunları söyledi: “İnsanlığa karşı işlenmiş bir suç, zaman aşımı olur mu? Bu soykırım Çorum, Maraş, Malatya, Sivas Madımak katliamlarını kapsayan zincirleme ve sistematik olarak devam eden bir Alevi soykırımı. Burada adalet bulacağımıza inanmıyorum. Bu davayı ister istemez Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne ya da Lahey’e götüreceğiz. Mahkeme, bu davanın uluslararası mahkemelere gideceğinin farkında. Bu mahkemeler de ‘Madımak’ta hiçbir şey olmadı’ diyemez. AYM, on yıldır niçin bir karar veremiyor bunu bir düşünmek lazım. Davamın arkasındayım ve uluslararası mahkemelerde adalet yerini bulana kadar mücadelemden asla vazgeçmeyeceğim.”

Sivas Katliamı’nda Hollandalı Carina Cuanna Thuijs’in de öldürüldüğünü hatırlatan Karababa, “Hollanda Kralı Willem-Alexander’e birçok kez mektuplar yazdım, konsolosluk görevlileri ile görüşmelerim oldu. Biz davayı Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesine taşımak istememizin nedeni bir Hollanda vatandaşının da Madımak’ta katledilmiş olması. 30 yıldır adalet arayışımızı Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesine taşıyacağız. Öte taraftan Hollanda eski Adalet Bakanı Dilan Yeşilgöz de Tuncelili, Ankara doğumlu bir Türk vatandaşı. Hollanda devleti de bu sürece dahil olmalı ve vatandaşının hesabını sormalı” dedi.

Avukat Özgür Piroğlu ise “AYM kararını bekleyeceğiz ve karar ne olursa olsun bu dosyayı uluslararası ceza mahkemesine taşıyacağız. Çünkü bu bir soykırım davasıdır ve başından beri bunu savunuyoruz. Biz bu davayı insanlığa karşı işlenmiş bir suç ve bir Alevi soykırımı suçu davası olarak görüyoruz. Soykırım suçlarında zaman aşımı olmaz. Bu dosya 10 yıldır AYM’de bekliyor ve bu kadar zaman geçmiş olması da adalete ulaşmanın önünde bir engel. Ayrıca siyasi sorumluların da ortaya çıkarılması ve hesap vermeleri gerektiğini düşünüyorum. Tansu Çiller Başbakan, Temel Karamollaoğlu o dönemin Sivas Belediye Başkanı. Karamollaoğlu bir ifade bile vermedi” şeklinde konuştu.

Avrupa ve Hollanda’daki Alevi örgütlerini davaya destek olmaya çağıran Piroğlu, “Çorum, Maraş, Malatya ve Sivas’ta Alevi nüfusu azalmış, insanlar yerlerini yurtlarını terk etmişler. Soykırım insanları öldürerek yok etmek yanında zorunlu göç ettirmek, yerinden, yurdundan etmektir. 2 Temmuz 1993’te yapılan saldırı doğrudan Alevi etkinliğine ve Alevilere yönelik bir saldırı, hedefte Aleviler var, Alevilik var. Soykırımda ölüm sayısı kıstas değildir. Önceden planlanmış şekilde bir başka topluma, millete, bir başka inanç ya da mezhebe yönelik öldürme, yaralama ve ekonomik yoksunluk içinde bırakıp, yerinden yurdundan etme, göç ettirmedir” dedi.

Sivas Katliamı davası, 21 Ekim 1993’te başladı. 125 sanık, Ankara 1 Nolu DGM’de ilk kez hakim karşısına çıktı. Davada ilk karar, 26 Aralık 1994’te geldi. 85 sanık, 2 ila 15 yıl arasınd a değişen hapis cezasına çarptırıldı, diğer sanıklar ise beraat etti. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 1997 yılında müdahil avukatlarının temyiz ettiği davayı bozdu. Yeniden yargılama sonucunda 33 sanık hakkında idam cezası verildi. Ancak bu karar, bir yıl sonra Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından yeniden bozuldu. Sanık sayısı da 125’ten 33’e indi. 2000 yılında kararını açıklayan Ankara 1 Nolu DGM, 33 sanık için “idam” dedi. 9 sanık 7 yıl 6’şar ay, 4 sanık 20’şer yıl, 1 sanık 15 yıl, 1 sanık 5 yıl hapis cezası aldı. 33 sanık hakkında verilen idam kararı ise 2002 yılında müebbet hapis cezasına çevrildi.

Sivas’taki Madımak Oteli’nde 1993 yılındaki katliama ilişkin dava, 2012 yılında zaman aşımından düşmüştü. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde zaman aşımına ilişkin verilen kararda, şöyle denilmişti: “Her ne kadar önceki düzenlemede zaman aşımı sürelerinin geçmişe yürümeyeceği ve önceki düzenlemede düzenlenmemiş bir suçtan dolayı kanunilik ilkesi gereği sanıklar hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılamayacağı düşünülse de Türkiye Cumhuriyeti tarafından kabul edilen ve iç norm kuralları bakımından bağlayıcı özelliği bulunan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesinde yer alan yaşama hakkına yönelik kararlarında, ‘yaşama hakkını ihlal ettiği iddia olunan, işkence ve kötü muamele iddialarıyla suçlanan kamu görevlilerinin af ve zaman aşımından faydalandırılmaması’ gerektiği yünündeki hükümleri nazara alındığında, sanıkların kamu görevlisi değil, sivil oldukları, ayrıca olayın asli maddi faili değil feri şerik olarak yargılandıkları, 765 sayılı TCK’nın 146/3. maddesinde öngörülen hürriyeti bağlayıcı hapis cezasının 5 yıldan 15 yıla kadar ağır hapis olduğu, lehe olan 765 sayılı TCK’nın 102/3, 104/2 maddeleri gereği 15 yıllık olağanüstü zaman aşımı süresi 2 Temmuz 2008’de dolduğundan sanıklar hakkında açılan kamu davasının 765 sayılı TCK’nın 102/3 ve 104/2 maddesi gereği ortadan kaldırılması hükmünü doğurmak üzere CMK’nın 223/8. maddesi gereği ayrı ayrı düşürülmesine oy birliğiyle karar verildi.”