Türkiye’nin tarım sektörü, ülkenin ekonomik ve sosyal yapısının temel taşlarından biri olarak kabul edilir. Ancak son yıllarda, çiftçilerin karşı karşıya kaldığı finansal zorluklar, sektörün geleceği hakkında endişeleri artırmaktadır. 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nde yapılan açıklamalara göre, tarım sektörünün toplam borcu 700 milyar lirayı aşmış durumda ve bu durum, çiftçilerin borçlarını ödeyememesine yol açmaktadır.
Bu borç krizi, çiftçilerin ürünlerini yetiştirememesi ve tarlalarını ekememesi gibi sorunlara neden oluyor. Bu durum, hem çiftçilerin geçim kaynaklarını hem de ülkenin gıda güvenliğini tehlikeye atıyor. Çiftçilerin borç yükü son 20 yılda 122 kat artarak, tarım sektörünün sürdürülebilirliğini ciddi şekilde tehdit ediyor.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül, çiftçilere verilecek desteğin önemine işaret ederek, “Tarımı hor görürsek yarını zor görürüz” demiştir. Buğday taban fiyatının en az 15 lira olması gerektiğini vurgulayan Sarıgül, arpanın taban fiyatının da 12 lira olması gerektiğini belirtmiştir. Bu, çiftçilerin ürettikleri ürünlerden adil bir gelir elde etmelerini sağlamak için kritik bir adımdır.
Çiftçilerin borçlarındaki bu artış, Türkiye’nin tarım politikaları ve destek mekanizmalarının yeniden değerlendirilmesini gerektiriyor. Çiftçilere sağlanacak mali destekler ve adil taban fiyatları, onların borç yükünü hafifletebilir ve tarım sektörünün canlandırılmasına katkı sağlayabilir. Ayrıca, yerel üretimi teşvik ederek dışa bağımlılığı azaltmak ve ülkenin döviz rezervlerini korumak da önemli bir strateji olarak öne çıkıyor.