İzmir’de Orman Vasfından Çıkarılan Alanlar İçin Dava Açıldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İzmir’de meydana gelen yangınların ardından 375 hektarlık bir alanın orman sınırından çıkarılmasına yönelik karar, Danıştay’a taşındı. Karara göre, 31 Ağustos 2024 tarihinde imzalanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla, sel ve yangınlarla hasar görmüş bölgedeki 95 hektarlık alan orman statüsünden çıkarıldı. Ancak bu karar, çevre örgütleri, hukukçular ve sivil toplum kuruluşları tarafından Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle yargıya götürüldü.

Dava Dilekçesinde Vurgulanan Hususlar

Dava dilekçesinde, orman vasfından çıkarılan alanın heyelan bölgesi olduğu ve bölgenin doğa açısından kritik bir öneme sahip olduğu belirtildi. Dilekçeyi verenler arasında Doğa Derneği, Doğal Hayatı Koruma Vakfı, EGEÇEP, İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Tunç Soyer ile birçok avukat yer alıyor. Dilekçede, “Kendi tarihinde zaman zaman doğa ve çevre yanında konumlanabilen yargı organının duracağı yeri merakla bekliyoruz” ifadesiyle, yargının bu konuda alacağı kararın dikkatle izlendiği belirtildi.

Daha Önce İptal Edilen Karar

Davacıların sunduğu dilekçede, söz konusu alanın daha önce de orman statüsünden çıkarılarak şehir hastanesi ve TOKİ rezerv alanı olarak kullanılmak istendiği, ancak Danıştay 8. Dairesi’nin bu kararı iptal ettiği hatırlatıldı. 1995 yılında yaşanan sel felaketinde 65 kişinin hayatını kaybettiği Laka bölgesinin de bu alanın içinde yer aldığı ve ormanlaştırılması gerektiği belirtildi. Ayrıca, Anayasa’nın 169. maddesine dayanarak, yanan orman alanlarının yeniden ormanlaştırılması gerektiği vurgulandı.

Anayasa’ya Aykırılık İddiası

Dilekçede, Anayasa’nın 169. maddesine atıfta bulunularak, “Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka tür tarım ve hayvancılık yapılamaz” hükmü hatırlatıldı. Bu bağlamda, yanan ya da selden etkilenen orman alanlarının başka amaçlarla kullanılmasının Anayasa’ya aykırı olduğu savunuldu.

Bu dava, Türkiye’de çevre koruma ve anayasal hakların korunması konusunda önemli bir hukuki sınav olarak değerlendiriliyor. Danıştay’ın alacağı karar, hem bölgenin geleceği hem de benzer çevre davaları için emsal teşkil edebilir.