Murat Belge’den Halk TV’deki Ayrılıklara Dair Değerlendirme: “Küsme Zamanı Değil”

Murat Belge

Halk TV’de yaşanan ayrılıklar, yalnızca bir medya krizinden ibaret değil; aynı zamanda Türkiye’deki muhalif seslerin bir arada kalabilme kapasitesine dair önemli bir turnusol kağıdı işlevi görüyor. Rasim Ozan Kütahyalı ile yapılan bir röportajın ardından bazı gazetecilerin istifa etmesi, muhalefetin medya içerisindeki kırılgan yapısını bir kez daha gözler önüne serdi. Bu gelişmeleri değerlendiren T24 yazarı Murat Belge, içinde bulunduğumuz siyasi konjonktürde böylesine bölünmelerin muhalefete zarar vereceğini savunuyor ve dayanışma çağrısında bulunuyor.

Belge’nin köşe yazısında vurguladığı temel nokta, Halk TV’nin uzun süredir muhalif çizgide yayın yapan ve özellikle son yıllarda iktidar baskısına karşı önemli bir alternatif sunan bir kanal olduğudur. Türkiye’nin mevcut siyasi atmosferinde, basının büyük ölçüde iktidarın kontrolüne girdiğini belirten yazar, Halk TV’nin bu ortamda bir denge unsuru olarak öne çıktığını ifade ediyor. Ancak son yaşanan olay, muhalif medya içinde dahi derin görüş ayrılıklarının bulunduğunu ve bu ayrılıkların bir dayanışma zemini oluşturulamadığında krize dönüşebildiğini gösteriyor.

Rasim Ozan Kütahyalı’nın Halk TV’ye konuk edilmesi, birçok izleyici ve çalışan tarafından tepkiyle karşılandı. Kütahyalı, geçmişte özellikle iktidar yanlısı söylemleri ve ayrımcı açıklamalarıyla bilinen bir isim olarak, Halk TV’nin izleyici kitlesi nezdinde kabul edilemez bir figür olarak görülüyor. Kanalın sahibi, bu yayından haberi olmadığını ve eğer haberdar olsaydı engelleyeceğini söylese de bu açıklama tatmin edici bulunmadı ve bazı gazeteciler istifa etti. Murat Belge, bu tepkilerin anlaşılır olduğunu ancak böylesine keskin tavırların muhalif medya için bir zarar oluşturduğunu belirtiyor.

Belge’ye göre gazetecilik, karşıt görüşlere mesafeli ama açık bir duruş sergilemeyi gerektirir. Rasim Ozan Kütahyalı’nın Halk TV’de yer bulmasını “zevksiz” bir tercih olarak değerlendirse de bunun bir istifa sebebi olmasının abartılı bir tepki olduğunu düşünüyor. Gazeteciliğin doğası gereği farklı seslere belirli bir alan açması gerektiğini ifade eden yazar, muhalif medya içinde bu tür kopuşların uzun vadede iktidarın ekmeğine yağ süreceğini savunuyor.

Bu noktada Belge, Türkiye’nin otoriterleşen siyasi ortamında muhalefetin kendi içinde bölünmek yerine birlik içinde hareket etmesi gerektiğini vurguluyor. İktidarın muhalefeti zayıflatma stratejisi uzun süredir devam ediyor ve muhalif medya da bu süreçten bağımsız değil. Halk TV, iktidarın baskılarına rağmen ayakta kalmayı başarmış bir mecra olarak bu iç çekişmeler nedeniyle zayıflamamalı. Bu nedenle yaşanan ayrılıkların yeniden değerlendirilmesi ve muhalefetin kendi içinde daha sağlam bir birliktelik kurması gerektiğini belirtiyor.

Belge, Halk TV’nin mevcut siyasi konjonktürde oynadığı kritik rolü hatırlatarak, kişisel tepkilerin ve kırgınlıkların bir kenara bırakılması gerektiğini ifade ediyor. Muhalif medya organlarının güç kaybetmesinin, Türkiye’de ifade özgürlüğü ve basın bağımsızlığı adına olumsuz sonuçlar doğuracağını söyleyen yazar, bu tür ayrışmaların iktidarın manipülasyonuna açık bir alan yarattığını belirtiyor. Bu nedenle, muhalif kesimlerin krizler karşısında birbirine kenetlenmesi gerektiğini ve muhalefet medyasının bölünmek yerine güçlenmesi gerektiğini savunuyor.