Platon “devlet” adı eserinde ideal devletin yöneticisini şöyle tanımlar. ”Ya filozoflar devlet adamı olmalı ya da devlet adamları filozof olmalı” demiştir. Peki, günümüzde bu öneri ne kadar gerçekçi? Yani bir yöneticinin gücü kullanırken aynı zamanda erdemli davranması ne kadar olanaklıdır? Daha doğrusu insanın kişilik yapısı bunu ne kadar taşıyabilir?
Platon’un bu önerisi aynı zamanda ideal bir devletin kurumlarının başında olan tüm yöneticiler için de geçerlidir. Dünyada böyle bir devlet var mı onu da bilmiyorum. Çünkü gücü ve erdemi aynı anda taşımak zordur. Onun için çoğu lider “güç zehirlenmesi sendromuna” kapılır ve bilgeliği bir kenara bırakarak yoluna bu zehirle devam eder. Ülkemizde son dönemlerde hep şöyle bir söylem var “genç ve dinamik bir başkan” oysa bunu şöyle değiştirmek daha uygun dinamik, gücü ve erdemi aynı anda taşıyan, yaklaşımlarına, söylemlerine ve davranışlarına da bunu yansıtan. Aynı zamanda siyasi nezaketi elinden bırakmayan.
İşte siyasette ve toplumsal yaşamda hepimizin ülke olarak böyle figürlere ihtiyacı var. Kendi adıma Türkiye’deki siyaseti uzun yıllardır uzaktan takip ettiğimi söylemeliyim. Son seçimlerle ilgili ise biraz daha umutlandım.
Niye diye sorarsanız bence bu seçimin kazananı Sayın Kılıçdaroğlu oldu. Çünkü Kemal Beyin yaşına rağmen adalet yürüyüşü sırasındaki performansı da çok iyi idi. Bu bana hemen Antik Çağ’da Asos’ta da yaşayan komşum ve derslerini yürüyerek anlatan ve kurduğu felsefe ekolüne de “Peripatos” (Yürüyen) adı verilen Aristoteles’i anımsattı. Çünkü bazı şeyleri sadece yürüyerek anlatabilirsiniz. Onun için de Bektaşi bilgeliğinde “Yol sözcükten uludur” denir.
Ayrıca yine Kemal Beyin 24 Haziran seçimleri için de gösterdiği çaba ve sonrasında İYİ Parti, Saadet ve HDP’nin de mecliste yeniden temsiline gösterdiği katkıyı da kimse inkâr edemez. Bugün bu üç parti de mecliste temsil ediliyorsa bu aklın arkasında ve katkı bulunanlardan birinin de Kemal Beyin olduğunu yadsımak sadece siyasi körlük ve harisliktir.
Yine adalet yürüyüşünde onunla birlikte yürümek için can atan ve aynı kareye girebilmek için on takla atanların bugün onun karşısına geçip siz yaşlandınız başkanlığı genç ve dinamik birine bırakın demeleri de abesle iştigaldir. Unuttunuz mu beyler sadece bir yıl önce Kemal Bey yaklaşık 450 kilometre yol yürüdü ve bu yürüyüş aynı zamanda erdemli bir duruştur. Kemal Beyin bu yürüyüşü Bektaşi bilgeliğinin “yol sözcükten uludur” anlayışına sadakattir.
Kemal bey son basın toplantısında ise “Demokrasiye inanmayan bir insan tebrik edilemez. Yasama yargı ve yürütme organını kendisine bağlayan bir insan tebrik edilemez. Nesini tebrik edeceğim? Bir partinin genel başkanı olarak mahkemelere hakim tayin ediyor onu mu tebrik edeceğim? Demokrasiyi savunuyorsa, evet bu konuda yeni anayasa değişikliği yapacağız diyorsa ilk ben tebrik edeceğim.” Eminim bunu eleştirenler de olacaktır elbette bu da onların düşüncelerini ifade etme hakkıdır.
Tüm bu söylemlerimden CHP’li olduğum fikrine kapılmayın lütfen. Bu yazıyı şunun için yazma gereği duydum; Daha seçim bitmeden hatta seçim aralarında bile liderlerini eleştiren, nasıl alt edeceklerini düşünen CHP’lileredir bu yazım.Türkiye tarihini ve CHP’nin kuruluşunu iyi okursak parti içi tartışmalar son bulur. Gelecek yazımız HDP üzerine olacaktır.
- Yazar Takdir bekler mi? - 14 Ağustos 2024
- Kör İnanç ve Terör - 4 Ekim 2023
- Z Kuşağı ve Deprem! - 9 Şubat 2023